Sınırsızlıkların buluştuğu ülkedeki özgür insanlar..
Son bir senedir Israel'de gittikçe daha fazla erkeğin sakalları bir karış uzamış olarak dolaştıklarına şahit oluyorum. Daha doğrusu etrafı iyice bir bakımsızlık alıp gitmiş gibi görünüyor gözüme. Zaten, hem çok sıcak bir yer, hem de bir savaş ülkesi oluşumudur bilinmez, Israelliler genel olarak kıyafetlerine çok özen gösteren bir millet olmadı hiç bir zaman. Özellikle Israelli erkekler, her gün mutlaka banyo olmayı ihmal etmemeleri dışında kalan kimi beynelmilel giyim standartlarını yerleştirememişlerdir bu toplumda. Bunun yanında son bir iki senedir bir takım yeni yeni bir tuhaf moda daha yerleşti buralarda... Bir kaç günlük sakalla etrafta gezen erkeklerin sayısında bir hayli artış gözlüyorum ben .
Etraf, düzeltilmiş bir sakal büyütmüş genç erkeklerin ( modaya uygun!! ) dışında, can sıkıntısından, vakitsizlikten, tembellik ya da yorgunluk ve daha bilimum sebeplerden, son sakal modasını kendilerine iyi bir gerekçe olarak algılayıp bir kaç günlük pis sakallarla gezen peşmurde kılıklı erkeklerle dolup taşmaya başladı.
Çocukken ilk kez Israel'e geldiğimizde buranın insanıyla tabii ilk tanışmam olmuştu. Bizim o bildiğimiz o mikroskop altında birbirini inceleyen, tabusal darvranışlar ve kimi giyim kodlarının yer etmiş olduğu, muhafazakar fikirlerle, sıkı bir denetleme mekanizmasına sahip küçücük toplumumuzun tam tersi bir toplumla tanıştığımda buradaki rahatlığı ve hiç bir şeyi aldırmamayı ilke edinmiş insanları çok fazla analiz edecek kadar büyümemiştim daha.
Buranın insanlarının giyimdeki umursamızlığını farketmek şöyle dursun o zamanki çocuk aklımda en çok yer eden şey ilginçti. Bir kez daha olumsuzlukların kafamda tamamen sansüre uğradığı bir anlayışla ve kalbimde hemen başlayan o derin Israel aşkıyla birlikte benim gördüğüm Israellilerin ayaklarındaki bir şeydi...Hahahaha nereden çıktı bu ayaklardaki şey de şimdi diye sorulabilir!?! .. Dura dura ayaklara mı bakmıştım ben?!! Evet, halkın rahatlığının bakımsızlağa vardığı halleri bir tarafa ben ayaklarındaki sandaletlere aşık olmuştum.
Aman Allahım ne üzeldi o sandaletler. Herkesin ayağındaydı bunlar, Ülkenin sıcak havasıyla en çok uyum sağlayan şeylerden biriydi bu sandaletler. Sıcak iklimin getirdiği şartlarla, gereksinim gördükleri rahatlığı onlara getiren, Tanah Sandaletleriydi bunlar.. İbranicedeki adlarıyla; Sandalim Tanahiot"" .. Tora'da geçen hikaylerde, iki bin yıl evvel yaşamış İbranilerin, çöllerde gezerlerken ayaklarına geçirdikleri, en basit ve en rahat şeydi bunlar.. Deriden iki parçayla yandan bağlı bu kösele ayakkabılar, çocukların, erkeklerin, askerlerin, genç kızların, kısaca herkesin ayaklarındaydılar. Benim için Israelli olmakla bir, bir sembole dönüşmüşlerdi bu sandaletler..
Kibutzlarda evlenen çiftlerin düğünlerinde, tırmığa yerleştirilmiş Israel bayrağının tallit yerini aldığı dini törenlerde bile, o sıcacık günlerde hupanın altında kutsanan iki gencin yanında yer alan şortlu gençlerin ayaklarında yine aynı tanah sandaletleriyle eşlik ettikleri anlarda bile farkedilen son derece serbest bir yaşam vardı o zamanlarda da.. Tüm kurallardan, tüm formalitelerden uzak bir özgürlük hissiydi bu. Ve bu sandaletler benim kafamda, bu ülkede var olan o rahatlığın sembollerinden biriydiler...
Dünya ülkelerinin çoğunun uzun tarihleri kitaplarda yazarken, Israelliler iki bin seneden sonra ilk kez bu topraklarda bir ülke kurmuşlarken, hala daha yaşanan savaşlar ülkenin yeni kimliğini oluşturmaya devam ederken daha kimse giyim üzerinde durmuyor gibiydi. Sıcacık güneşin altında toprak işleyen eller, yoktan bir şeyler yaratmaya çalışan insanlar yeterince meşguldüler.
Bir gün toprakta çalışan ertesi gün silah tutmak zorunda olan kadınlar ve erkekler bebeklerini kibutzlardaki ortak bebek odalarına teslim edip kurak topraklara sebze ve meyve ekmekle ugraşıyorlardı ilk zamanlar. Yoksa aç kalabilirlerdi. Çocuklarını günde sadece bir kaç saat görüyorlardı...
İlk zamanların rahatlığıysa bu ülkede sonunda bir adet olarak kaldı. Düğünlere bugune dek sadece bir gömlek ve sandaletlerle gidebilenlerin bulunduğu bir yer olan Israel'de dünyanın diğer yerlerinde oto kontrolleri en yüksek çalışan toplumlardan biri olan o klasik Yahudilerin tam tersi bir yeni millet yaratılmış gibidir buralarda. Israel'e gelenler kendi kendilerini kontrol mekanizmalarından arınırlar bir anda. Burası Israel denir. Burada fazla kural yoktur. Burası rahat davranılan ülkedir.
Ortadoğunn orta yerinde kurduklari Yahudi ülkesine gelenler, bir taraftan özgürlük anlayışı gibi aldıkları bir çok şeyi sınırsız yaşamaya başlarlarken kendilerini giyimde olduğu gibi diger davranışlarında da yeterinden fazla koyvermiş olabilirler.
Onlarca senenin ardından artık büyüyen bir çocuk gibi. Bazı şeylerde olgunlaşmak gerekiyor belki kısmen... Artık geçen zamanla bazı şeylerin değişmesini bekler olduk. Kimi rahatlığın aymazlığa vardığı toplumun artık daha bir disipline oturtulmasını bekler olduk...Yeni doğan ülke yavaş yavaş gerilerde kalırken, yerine göre davranmayı öğrenmiş olmalarını düşündüğümüz bir toplum bekler olduk.
Geçen senelerle bazı şeylerin bir parça değişmesini bekler olduk. Kafamızda özgürlükle, rahatlıkla özdeşleşen kurallardan, kodlardan başka artık bugünkü dünyanın tümünü kapsayan kimi başka kuralları da arar olduk. Bunlarsa bir çok şeyi kapsıyor. Konuşma kurallarından tutun, kibarlık, yeri geldiğinde ses tonunu ayarlayabilmek, bir çok zamana uygun toplumsal kurallar yavaş yavaş yerleşmeli artık der olduk. Böylesi daha düzgün yürüyebilir değil mi? Dünyanın tüm doğru dürüst ülkelerindeki gibi kimi giyim kodları da artık o buralardan çok uzak kalan giyim tarzının burada da değişmesini bekler olduk. Hala büyüyen bir çocuğun arayışında olan bu genç ülkede kimi güvenlik konularıyla, her an gelmeye devam eden kimi yeni göçmenleriyle, zengin High-Tech şirkeleriyle, laikleri ve ultramodern gençleriyle, kimi töreleriyle ya da seküler insanlarıyla, yanlışları ve doğrularıyla, ve çokça değişmeyenleriyle.. güzellikleri ve çirkinlikleriyle ve kimi yeni tip karışan sakallarıyla etrafta gezen erkekleriyle..ve herşeyleriyle, daha fazla disiplini de bekler olduk!!!
Elli sene sonra kim bilir nasıl görünecek bu ülke ya da dünyanın diğer yerlerindeki diger ülkeler ve hiç durmadan değişen bu koca dünya....
Batya R. GALANTI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder