HERŞEYDE DENGE ÖNEMLİ
Bu geçtiğimiz sene çocuklarımızla düşündüğümüzden de fazla zaman harcamak zorunda kaldık. Evde geçirilen saatler, günler her zamankinden çok daha uzundu . Kimi karantina günleri, kimi eve kapatılan milyonlar ve kısıtlamalarla gencler zamanlarını evde, aileleriyle geçirmek zorunda kaldılar çoğu kez.
Aynı şekilde biz evli, olgun yaşa gelen insanlar için de durum farklı değildi. Mecburen dört duvar arasına sıkışan hayatımızı sadece çocuklarımızla birlikte geçirmekten başka pek bir şey yapamadık bu son sene.
Onlarla her zamankinden daha çok birlikte olmanın avantajları oldu. Bazen her iki tarafta özelini özleyip odalarına çekilmeyi tercih etti.
Evde geçirilen uzun saatleri renklendirmenin en klasik yollarından biri de bol bol filmler izlemek oldu.
Bazıları belki hiç durmadan film izlerken, kimimiz daha çok araştırmaya, daha fazla okumaya, yazmaya vakit buldu.
Bazıları hiç durmadan çalıştı. İşlerini evden idare edenler hiç az değil bugün. Hatta tahminim bu son zamanlardaki kapanışlarla oturmaya başlayan kimi yeni alışkanlıklarla birlikte pandemi sonrası hayat yeniden gündeme geldiğinde bile bir çok şey değişmiş olacak.
Çok daha geniş boyutlu bir " online hayat " artık bir vazgeçilmez olacak gibi görünüyor.
Bilgisayarın evlerimize girdiği günden beri hiç birbirimizden böylesi uzaklıkta bir hayat sürmemiştik..
Neyse arada görüştüğümüz insan sayısı da inerken eve genelde en yakınlarımız gelir oldu . Yakın aile, yakın arkadaşlarla sınırlandık, bulunduğumuz kapalı alanlarda ..
Geçenlerde kızımın askerlikten samimi bir arkadaşı bir çok akşam olduğu gibi bizimleydi.
Danielle'in bu arkadaşı salonda hep birlikte oturmayı sevenlerdendir. Bizimle birlikte zaman geçirmeyi seviyor. Böylece bizler de onların sohbetinin bir parçası oluyoruz. Karşılıklı iletişim hepimizi kapsıyor.
O akşam eşim televizyon'da bir film koymuş izliyordu. Biz de hep birlikte kahve içip konuşmaya çalışırken filmde gayet açık bir seks sahnesi başladı.
Genelde dikkat ederim insanlar böyle bir anda hemen suskunlaşır, dikkat " belli bir noktaya " kayar!!
Galiba hiç bir şey seks kadar insanın ilgisini çekmiyor. 😊
Aynı saniyelere kadar politikadan girip doğal yaşamı korumaktan çıkan koyu bir muhabbetin içindeydik. Seks sahnesi başladığında bir anda hepimiz sustuk ve herşeyi o an bir kenara bırakıp neler döndüğuna bakmadan duramadık. Konu seks olunca, yaşınız kaç olursa olsun gözleriniz otomatik olarak o şeye kilitleniyor.
Aklıma annemin iki yaşımdayken benimle yaşadığı komik bir durum geldi. Bunu bana kaç kez anlatmıştı. Yaşınız kaç olursa olsun konu cinsiyet olunca insanın tepkisi hep aynı derken bu olay aklıma geldi. Oturduğumuz Sıracevizler caddesi'nde bir sinema vardı. Haftada bir filme giderlermiş annemler. Bir defasında iki yaşımdayken beni de götürmüşler ( O zaman Türkiye'de demek bebeklerle sinemaya gidilebiliyordu ) Filmde iki liseli aşıkla bir romantik sahne varmış. İki genç aşık parkta oturdukları bankta birbirleriyle iyice yakınlaşmışlar . Daha çok genç olmanın çekingenliğiyle kıza yaklaşan genç çocuk kızın gözlerine uzun uzun bakmaya devam ederken sahne yeterinden fazla uzayınca benim sabrım tükenmiş birden ve sinema'nın orta yerinde, o sessizliğin içinden birden ben : " Öpsene be öpsene! " diye bağırınca herkes gülmeye başlamış!!
Yani cinsellik daha bebek yaşta insanda mevcut olan, insiyaki, doğal bir dürtü. Bizimle doğan ve ölene dek bir şekilde hep var olan bir parçamız cinselliğimiz. O saniyelere dek ilgilenmediğimiz filme kayan bakışlarımız ve bir an konuştuğumuz konuyu unutuşumuz bu cinsel tarafımızın çok basit bir dışa yansımasıydı..Yataktaki çiftin nefes alışları hızlanırken, biz ekrandaki kadın ve erkeğin çırılçıplak bedenlerine bakarken Danielle'ın arkadaşı bana döndü gülerek; " Batya şimdi sen kesin utanıyorsundur " dedi.. Niye ben utanıyorum? diye sordum. Sen müslüman ülke'de büyüdün.. Sen daha kapalısındır mutlaka!! Onun kafasındaki tutuculuk ya da liberlizm standartlarını bilmiyordum . Bunu söylerken bahsettiği kapalılığın ölçüleri neydi? Kimisine göre liberal olan bir diğerine göre tutucu olabilir. Ben güldüm. Bu sahneyi onların yanında seyrederken utanıyormuyum, " Yok hayır, öyle bir sorunum yok!
Herşey sadece büyüdüğünüz ülkenin neresi olduğuyla bitmiyor sanırım. Sizin kendi büyüdüğünüz ortam, aile yaşantınız ve bu konudaki kendi kişisel fikirleriniz, kişisel donanımınız gibi etmenler herşey de olduğu gibi cinsel konulardaki duruşunuzu da etkiliyor. Örneğin toplumun genelinin liberal olduğu Amerika'da kimi dindar kişilerin çok daha muhafazakar olabildikleri bilinir. O an ona; " Kafandaki kapalılık ve açıklık ölçülerini bilmiyorum ama sanırım ne çok açık ne de çok kapalı bir ortamda büyüdüm ben. " dedim. Düşünsel , fikirsel şeylerin bazen kimi anlamda ölçülerini belirlemek kolay değilse de dengeli bir hayat sürmek insan için bir ihtiyaçtır diye düşünüyorum
Hayatımızın her alanında " sağlıklı" bir ölçü olması gerektiğine inanıyorum. Cinsellikte de bu böyle. Cinsellik doğal bir parçamız ama onu o doğallığı içinde güzellikleriyle, insani taraflarımızla korumak zorundayız diye düşünüyorum ben. Bizi hayvanlardan ayıran duygusal yönümüzü sıfırlayan , moral değerleri tamamen unutan, sınırları belirsiz bir liberalizmi zararlı gördüğüm kadar doğal gelişimimizin bir parçası olan cinsel gelişimi bastıran topumlara da tamamen karşıyım.
Sanırım sağlıklı bir cinsel gelişim için temel standartları destekleyen bir toplum ve bir ailenin içinde büyümek önemlidir. İnsan, yaşı büyüdükçe geliştikçe, karşılamak zorunda olduğu cinsel dürtülerini toplumsal tabular ve yasaklarla bastırmak zorunda bırakılmamalıdır. İnsan cinselliğini tatmin ederken vahşi hayvanlar gibi de davranamaz. İnsan psikolojisini olumsuz yönde etkileyecek tüm aşırılıklara karşıyım ben. Aslında insan hayatının her yönüne bu şekilde bakıyorum .. Örneğin politik görüşlerde de bu böyledir . Hiç bir aşırı uç iyilik getirmiyor insana .
Ne fazla kısıtlanmış toplumların kapattığı, baskı içine soktuğu insanların, ne de kimi aşırı liberallerin oluşturduğu diğer toplumlardaki sınırları belirsiz bir serbestlik içinde yetişen bireylerin gerçekten mutlu ve sağlıklı insanlar olacaklarına inanıyorum ben.
Batya R. GALANTI
 
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder