Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Israel'i İnsan Hakları İhlaliyle suçladı.
Bundan yıllar evvel bir video klibi seyrettim. Lüks bir Arap evinin bahçesinde yapılan bir kutlamadan küçücük bir kesitti bu. Tüm video belki bir iki dakika sürüyordu. Galabiyalar içindeki araplar müzikle alkışlarla, büyük bir eğlence havasındalar . Arada kamera küçük bir çocuğa yönelirken, çocuk etrafında havaya ateş eden erkekler gibi yanındaki adamın beline yetişen minicik eliyle kemere iliştirilmiş silahı alıp tetiğe bastığı gibi adamı göbeğinden hedef alıyor. ( istemeden ) . Ve o an video çekimi bitiyor
Şimdi nereden çıktı bu? Mevzuya geleceğim....
Kızım, Hebron'da hizmet verdiği iki sene içinde hiç olmadığı kadar silah sesi duydu. Bulunduğu askeri üssün yakınında her gece silahlar patlıyordu. Arap Kültüründe silahın yeri tartışılmaz. Sevinçte, üzüntüde ve intikamın olduğu her yerde silah var. Daha önceki yazılarımdan birinde bundan bahsetmiştim. Kızımın bulunduğu noktadan, yani askeri üssü çevreleyen duvarın yaklaşık bir kilometre ötesindeki bir evin bahçesindeki bir düğünü cep telefonuyla görüntülemişti Danielle. Bu düğünde büyük bir neşe vardı. Kadınlar olabildiğince süslenmişler, insanlar coşkuluydular. Ve o coşkunun orta yerinde belindeki silahları havaya doğrultan erkekler kurşunları havaya sıkarken de çok keyifliydiler. Bu onların sevinçlerini ortaya koydukları bir yoldu. Kurşunun sekip birisini yaraladığını ya da öldürdüğünü hiç mi düşünmezlerdi bunlar? Bu tip durumlarda belkide kader deyip geçiyor olabilirler.
Bundan kırk sene evvel eşim Batı Şeria'dan Israel tarafına giren arabaları kontrol etmek için güvenlik noktasında askeri hizmetteydi. Kimi zaman otomobilin bagajını arayıp herhangi bir silah ya da patlayıcı olup olmadığını kontrol ettiğimde kocaman, kapkalın tahta sopalar gördüğüm olurdu; " bu sopa nedir?" diye sorduğumda genç Filistinlilere ; "Düğüne gidiyoruz, gerekirse yanımızda bulunsun diye alıyoruz !" şeklinde cevap verirlermiş.
Şiddet toplumun doğal bir parçası olduğunda standartlar değişmeye başlıyor.
Hevron'da bazen sevinçten, bazen kıskançlıktan, bazen karşılıklı grupların kuvvet savaşı içinde her gece kurşunlar gecenin karanliginda sanki gökten kayan yıldızlar gibi, ateş böcekleri gibi işaretler çizdiklerine şahit olursunuz. Her gece içlerinden birileri vururlar ya vurulurlar. Ölenler, yaralananlar...bitmeyen bir kan gölüdür bu. Kaybettiklerinin farkinda olmayan insanlar var dunyanin kimi yerlerinde.
Bu son yıllarda Israel sınırları içindeki Arap Köylerinde, Israel merkezindeki kimi Arap nüfusun ağırlıkta olduğu şehirlerde de gittikçe artan bir şiddet sorunu mevcut. Geçen hafta Israel'in Kuzeyíndeki Arap yerleşimlerinden birinde yine 15 yaşlarında iki Arap genç Pizzacı'dan satın aldıkları pizzayı yerlerken yanlarına yaklaşan kimliği belirsiz kişilerce silahla vuruldular. Sanırım yine bir iç hesaplaşmanın kurbanları oldu bu iki gençte. Sık sık meydana gelen cinayetlerden sadece bir örnek veriyorum ben. Biri ağır yaralanırken diğeri olay yerinde öldü. Hiç bir günahı olmayan iki genç yanlış hedef olmanın bedelini ödediler. Özellikle hayatını kaybeden 15 yaşında olan çocuk!!
Senelerdir kendilerini Israel Meclisinde temsil eden Arap Politikacıların onların haklarını savunmaktan bahsederlerken , öncelikle kendi içlerindeki şiddeti durdurmakta bile yetersiz kaldıkları için üzerlerine büyük tepki çekmeye devam ediyorlar.
Israel'deki Arap Halkı seçtikleri liderlere karşı tepkililer. Bu yüzden son seçimlerde oy kullanma oranının en düşük olduğu kesim Israel'in Arap vatandaşlarıdır. Kendi içlerindeki şiddetle yaşamakta zorlanan Araplar. Kendi Kültür yapılarının sonuçlarından en çok kendileri çeken bir millet.
..................................
Geçtiğimiz haftalarda Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Israel'i İnsan Hakları İhlaliyle suçladı. Son olarak Cenevre'de biraraya gelen ülkeler bu suçlamanın ardından, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından Israel'e karşı oluşturulan yeni iddialarla birlikte, Israel'e Silah Ambargosu konulması doğrultusunda yeni bir önerge sundu. Önerge içlerinde Almanya, Hollanda, Fransa, Danimarka ve Polonya gibi beş Avrupa ülkesi dahil olmak üzere 32 ülke tarafından kabul edildi.
Israel'in Filistinlilere, İnsan Haklarını ihlal edecek şekilde davranmasının önünü açacak silahları kullanmasına karşı olan bu önergeye ilk kez, son dönem Israel'le dostluk kuran bir Körfez Ülkesi olan Bahreyn oylamaya katılmayarak, Hindistan, Çek Cumhuriyeti, Bahamalar, Nepal, İngiltere ve Marshall Adaları gibi çekimser oy kullanan diğer ülkelerin yanında, bu karara karşı sessiz kalmayı tercih etmiştir.
Bugüne dek Israel'e karşı oy kullanmamayı tercih eden Avrupa Ülkeleri, iddialara son eklenen belgelerle birlikte bu defa Israel'e karşı oy kullandılar .
Israel'in Cenevre'deki Temsilcisi Meirav Shahar, Avrupa'ya; Bu kararı nasıl adil ve uygun gördüklerine şaştığını söyledi.
Öncelikle Hamas'ın adının bile geçmediği bir belgede sadece tek tarafı suçlamanın nesi adil olabilir? Tüm suçlamaları tek bir tarafa yüklerken, karşı tarafın olaylardaki sorumluluklarını görmezden gelen bir kararın nesi adil olabilir?
2014'teki Gazze operasyonu sırasında Türkiye'de Milliyet Gazetesi, iki belge değerindeki resmi biraraya getirerek, Israel zulmünü ortaya koymak adına bir paylaşım yapmıştı. Sağ tarafta Nazi askerinin doğrultuğu tüfeğin önünde elleri havada, korkuyla duran bir çocuk. sol resimdeyse Israel askerinin önünde yine elleri havaya kalkmış şekilde duran bir Filistinli gençti. Ve tabi ortaya konulan klasik karşılaştırma ortadaydı. Yahudilerin Soykırım'da gördükleri işkencelerin aynısını bugün Israel Filistinlilere uyguluyordu .
Ancak bu resimlerde saklanan önemli gerçekse. sol tarafta, paltosuyla, gömleğini çıkartması beklenen 15 yaşındaki Filistinli çocuğun üzerinden çıkan bombaydı. Sol resimdeki çocuk bir canlı bombayken, sağ resimdeki ufaklık evinden, yatağından ölüme götürülen. kimseye zararı olmayan gerçek bir masumdu.
Dünya standartlarına göre 18 yaşının altındaki bir çocuğun silahla üzerini soymasını beklediğinizde siz zulüm yapmakla suçlanırsınız . Ancak, aynı çocuğun üzerinde bomba yüklü bir kemer koyup, masum insanları hedef almak için kullananları ağıza almayan standartlar adil olmaktan bir hayli uzaktırlar.
Israel Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Temsilcisi Shahar, iki millet arasında yaşanan çatışmalarda. Hamas'ı bir kez bile ağzına almayan, olayların geçtiği yerde yaşanan gerçeklere doğru noktadan bakmayan ve savaş suçlarını sadece belli bir tarafa yüklemeye çalışan ülkelerin adil bir barış için yapılacak görüşmelerde dürüst olmalarını beklemek mümkün değildir demiş.
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder