26 Şubat 2021 Cuma

Unutulmayan kostümler 


2020' de Korona'nın gölgesinde kalan Purim'den bir yıl geçmişPandemi'nin getirdiği koşullarda farklılaşan bayramlardı peş peşe gelen... Pesah, Lag Ba Omer, Yom Atsmaut ( Cumhuriyet Bayramı ) ve diğerleri....Tekleşen, yanlızlaşan insanlarla doluydu heryer...

Bu sene yapılan aşıların ardından bir çokları kendilerini artık biraz rahatlamış hissetseler de daha bildiğimiz o büyük Purim Festivali geri gelmedi. Partiler yine yok... Gençlerin içkili gece eğlenceleri ve kıyafet baloları iptal. Hatta dün geceden itibaren  Pazara kadar gece sokağa çıkmak yasak. Tabi birileri yasakları delmeye devam etselerde..

Çocuklar okul avlularında kısmen biraraya geldiler. Okullarda müzik ve yine kimi kısıtlı eğlenceler tertiplendi..  Halbuki Purim ne güzeldir. Rengarenk bir bayramdır bu. Çok renkli ve çok gürültülüdür,  Bir o kadar da  şekerlemelerle doludur.. Caddelerin insan kaynadığı bir festivaldir bu.Daha aylar öncesinden organize edilen,  düşünülen sevinilen, yenilen içilen ve danslar edilinen bir bayram!

Özellikle çocukların giyecekleri kostümlerin, fikirleri ve ortaya çıkışları baya bir zaman alır kimi anneler, ya da büyükanneler için..

Ya her Purim yeni bir kostüm düşünülüp dikilir ya bir sürü para verilerek en çok sevilen, en çok arzu edilen satın alınır ya da en basit ve en  pratik ve bir o kadar da yaratıcı fikirlerle yepyeni kostümler yaratılır. Şansınız varsa da bazen çocuğunuz bir önceki yıl giydiği kıyafeti yeniden giymek ister!!

Gençlerse hep birlikte kendi elleriyle kendileri için fikirler yaratırlar. Kartonlardan, naylon ya da kutulardan,  hiç akla gelmeyecek bir çok günlük atıklardan Purim kıyafetleri çıkarırlar kendilerine. Bazen grup halinde aynı kostümü giyerler, mesela bazen bütün bir sınıf  "Smurfs!' olur. İş yerlerinde de hafif  içkiler içmek, tatlılar ve güzel yemekler ısmarlamak ve yine aksesuarlar ve zaman zaman  yaratıcı kıyafetler ve peruklarla  gelip insanlara süprizler yapmak bu bayrama özgü geleneklerdir.

Bazıları içinse Purim de diğerleri gibi bir gündür.

Gal'e geçenlerde sordum,  herhangi bir kıyafet düşünüp düşünmediğini? Oğlum durur durur insanı güldürür birden..Nereden aklına gelmişse? "Ortodoks Yahudi Cowboy!" olacakmış! Gal öyle bir kıyafet mi olur ? diye güldüm Neyse sonunda  geçen sene satın aldığı güzel ceketi yeniden giymek istedi.. Şapkası ve kravatıyla.. ve tabii jeans pantalonla.. Bu kadarı yetti ona. Zaten suratini yarım yamalak kaplayan tüylerini de traş etmemek için  (sakalı) Ortodoks Yahudilik tam bir sebep olarak çıkınca ondan mutlusu yoktu.

Daniellese artık umursamıyor böyle eğlenceleri.. Ama aklına geldi birden onun ilk Purim macerası. "Anne hatırlıyormusun, üç yaşımdayken fil olmuştum ben!" dedi.

"Nasıl unuturum ki!".  Üç yaşında iken  Purim Partisi vardı yuvasında. Bütün çocuklar kıyafetle geleceklerdi. Danielle tutturmuştu, "Anne ben fil olmak istiyorum!"diye.. İlle ben Fil olacam!! Ben de nasıl istersen demiştim.. Gidip ona, fil kıyafeti bulmuştuk.

Purim sabahı sadece fil kıyafetini giydirmekle kalmamış, öyle her tarafı dökülen zapzayıf bir fil olmasın, kıyafetin içinde kaybolmasın diye, içine de şişirdiğim can simidini koymuştum. İşte bu fikirle Danielle tam küçük bir file dönmüştü.  Yuva'nın kapısına kadar keyifle gelmişti. Halinden gayet memnundu.. Yanlardan içine koyduğum simidi yakalayarak yuvadan güle güle içeri girmişti.

Herşey işte o kapıdan içeriye attığı ilk adımdan sonra alt üst olmuştu. Çocuğun yüzü bir anda değişmişti. Kızların büyük çoğunluğu rengarenk elbiseler içinde, tüllerle, saten eteklerle, masal kitaplarından fırlamış tiplemeler gibi duruyorlardı. Bir çokları ya kraliçe ya da prensestiler. Bir diğerleri Walt Disney'in eserleriydiler sanki.. Bir tek o National Geographic'teki vahşi hayvanlardan biriydi! 😄Küçücük, şirin bir fildi ama o böyle düşünmüyordu! Çocuklar Danielle'e bakıyorlardı. Aslında onu o simitle şişirmem çocukların ilgisini çekmişti. O ise  olduğu halden utanmıştı birden. Hem de öyle çok utanmıştı ki daha bir ya da iki fotoğraf çekmeme kalmadan,  "Ben fil olmak istemiyorum!"diye ağlamaya başlamıştı.  Yaşadığı hayalkırıklığı kocamandı. Farklı olmaktan utanmış gibiydi.  Kendini dünyalılar arasına düşmüş bir uzaylı gibi hissetiği belliydi. Diğerleri gibi cici bici bir kız çocuğu değildi.Kıyafetini orada o anda üzerinden çıkarmıştı.  O senenin ardından yaşı biraz büyüyene kadar bir dahaki tüm Purimler'de Danielle ısrarla her seferinde prenses olmuştu.

Bu da bana benim ondan çok daha büyük bir yaşta yaşadığım benzer bir anımı hatırlattı bana.. Liseyi bitireceğimiz zaman Hilton Otelinde okulun balosu olacaktı. Benim kafamda ille de sade, gereksiz şatafattan, saten kumaşlardan uzak bir kıyafet giymemin en güzeli olacağı  düşüncesi saplanmıştı. Kimi arkadaşlarımın uzun tualetlerden, saten kumaşlardan elbiseler diktirmekten bahsettiklerini duyduğumda bunun çok abartılı olacağında ikna olmuş bir şekilde, ne gerek var diyordum hep. Ama partinin ismi belliydi, bu bir "Balo'ydu "ve ben işin içeriğini hala pek anlıyamamıştım.

Baloya bir kaç gün kala, Nişantaşı'ndan gayet alelade bir beyaz takım, etek ve kısa bir ceket almıştım. Sorun bunun uzun bir elbise olmamasından çok kumaşıydı.  Kumaşı tamamen alelade bir pamukluydu. Gece için değildi. Ben o yaşlara kadar arkadaş partilerine, sıradan eğlencelere gitmeye alışkındım ama böylesi ciddi bir balo tecrübem yoktu. Peki diğerlerinin varmıydı? Evet, belki vardı. Belki diğerleri daha tecrübeliydiler belki de diğerlerine doğru fikirler veren birileri vardı. Beni uyaransa olmamıştı..

Babam beni otelin kapısında bırakıp gittiğinde, içeri girdiğim gibi tüm kızların, istisnasız herkesin saten kumaşlardan diktirilmiş gece elbiseleri içinde olduklarını görünce ne kadar yanıldığımı anlamıştım. Ancak yapacak bir şey yoktu. Saçlarım yapılı, makyajım yerindeydi.. Belki de kimse benim alelade kumaştan eteğime bakmıyordu bile.. Her biri yeterince kendileriyle meşgullerdi belki.

O şekilde merdivenlerden yukarı çıkarak, yerimi aradığımı anımsıyorum. Kocaman salonda rengarenk kıyafetler içindeki kızların ortasında kendime bir yer bulmuştum sonunda. Rejin de yakınlarımdaydı.. Sadece yerime yerleşeli dakikalar geçmişti ki  bir an için iskemlemden doğrularak masanın daha ilerisine konulmuş olan camdan su sürahisini almak için uzanmak istemiştim. Kolumu ileri attığımda birden bire caaaart diye bir ses duyduğum gibi elimi arkama atınca  eteğimin baştan aşağı söküldüğünü farketmiştim..  Öyle böyle değildi, eteğimi elimle tutmasam üzerimde durmayacak şekilde boydan boya sökülmüştü. İnanamıyordum, elbisemin ortamla hiç bir ilgisi olmadığı yetmemiş gibi şimdi bir de baştan aşağı ikiye ayrılmıştı.

Herşeyi bırakarak, elim arkamı yakalamış şekilde Lobby'ye indiğimde evi telefonla aramaktan başka çarem olmadığını biliyordum. Ama o zaman daha cep telefonları da yoktu. Nasıl ve nereden bilmiyorum  otel'in telefonunu kullanmak için izin isteyerek annemi aramıştım. "Anne lütfen hemen gel, eteğimi dikmek zorundasın derken ağlamıyordum ama epey büyük bir sıkıntı içindeydim!"

Yarım saat tualetlerde annemi beklemiştim. Geldiğinde en çabuk şekilde içeriden eteği yeniden dikmişti. Arkadan eteğin dikilmiş olduğu bellimiydi, onu bile pek bilemiyordum.. Bir süre sonra herkes müziğe kendisini kaptırıp resmiyet yerini eğlenceye bıraktığında ben de ister istemez biraz rahatlamaya çalışmıştım, ( böyle şeylerde yine de daha mülayimdim )

Danielle'in küçüklüğünde yaşadığı o bir anlık olduğu gibi olmaktan utanç duymanın çok daha ağırıydı belki de bu. Çünkü artık genç bir bayandım ben ve bu Purim değil ciddi bir baloydu. Fakat eminim ki yine de hangi yaşta ya da durumda olursa olsun yaşanılan yoğun utanç duygusu insan için bir unutulmaza dönüşebilir!


Batya R. Galanti






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder