Biden'in İran Politikası
Geçtiğimiz gün Israel sınırındaki Yiftah Yerleşim Bölgesinin batısında, Lübnan hava sahası üzerinde, Israel'e ait bir İnsansız Hava Aracı Hizbullah Terör Örgütü tarafından düşürüldü.
Lübnan son yıllarda Israel' in hava sahasını ihlal ettiğine dair şikayet ediyor..
Ancak bir hukuk devletinin, hem sınırları içinde bir terör örgütünün resmen ülkeyi ele geçirip istediği gibi hareket etmesine izin verip hem de bunun sonuçlarını reddetmesi mümkün değildir.
Eğer Hizbullah Lübnan' da parlamento' da söz sahibiyse ve Lübnan sınırları içinde ve dışında terör faaliyetlerine devam ediyorsa, başka ülkelerin güvenliklerini tehtid ediyorsa o ülkenin uluslararası hukuktan, ülke hava sahası geçerliliklerinden bahsetmeye kesinlikle hakkı yoktur.
Israel' in Lübnan'dan ülkesinin bütünlüğünü ve güvenliğini tehtid eden oluşumlara karşı her tür girişimde bulunmaya hakkı vardır.
Bölgede yaşanan olayları, sözde uluslararası standartlar ölçüsünde eleştiren örgütler ve ülkelerse sadece laf olsun diye konuşanlardır.
Israel sözcüsü olayın ardından yaptığı açıklamada, her zamanki operasyonel faaliyetler çerçevesinde, araştırma uçuşu sırasında düşürülen drom' un Israel hakkında önemli bilgiler taşıyor olmasının söz konusu olmadığını belirtti.
Aynı gece Israel, Güney Suriye' nin Quneitra bölgesindeki İran hedefleriyle, Suriye Havaalanını vurdu.
Geçmiş yıllarda Rusya'nın Israel'e İran' ın bölgede konuşlanmasına izin vermeyeceğinin güvencesine rağmen, İran bölge' de dört bir yana ahtapot gibi kollarını göndermeye devam ediyor.
Irak' ta Lübnan ve Yemen' de Şii örgütleri desteklerken, Ortadoğu'daki gücünü kuvvetlendirmek için durmadan çalışıyor.
Geçen gece yine Suriye'nin güneyindeki İran mevzileriyle , Tahran'dan Suriye Havaalanına gelen cephaneleri hedef alan Israel ise suskunluğunu korumaya devam ediyor.
Bugüne dek düzenlediği hava saldırılarını ne direk olarak üstlendi ne de reddetti Israel.
Bu arada kısa bir süre önce ABD Başkanlığı görevini teslim alan Joe Biden İran politikası'nda Trump' tan farklı bir yol izlemek niyetinde olduğunun ilk işaretlerini verdi.
Trump. İran konusunda sonuna kadar Israel'in yanındaydı.
İran'a güvenemeyeceğini biliyor ve İran'ın bölgedeki emellerine kavuşmasını engellemek için gerekenin yapılmasına inanıyordu.
Trump Başkanlığı'nda, 2015'te Obama döneminde imzalanan Nükleer Antlaşmasını terketmekle kalmadı, İran'ı dize getirmek için önceden olan yaptırımlara yenilerini ekleyerek Molla Ekonomisine bugüne kadar hiç olmadığı kadar büyük bir darbe indirdi.
Demokratların en başından karşı çıktığı bu politika'yı destekleyenlerse bölgede İran'ın büyüyüp genişlemesinden çekinen Körfez Ülkeleri ve her fırsatta haritadan silinmesinin şart olduğunu söyleyerek direk olarak tehtid ettiği Israel'di.
Bu şekilde geçtiğimiz yıl Amerika Bağdad Havaliman'na yaptığı bir saldırıyla bu kez İran İslam Cumhuriyeti'nin dini lideri olan Hamanei'den sonra gelen en güçlü ikinci adamı Kasem Süleimanı'yı yok etti.
Amerika'nın bu büyük hamlesiyle bölgedeki gerginlik had safhaya çıkarken, İran cevap vermek için acele etmedi ve ABD'deki seçimlerin sonuçlarını bekledi.
Şimdi Biden' in seçilişi bilinen klasik Amerikan politikasının geri dönüşü oldu.
Trump'ın ticari kafasıyla çevirmeye çalıştığı, daha hırçın ve daha şantajcı politikalar yerine daha ölçülü ve yine de kararlı Amerika'nın sahnelere geri dönüşüdür Biden.
Dünya'nın ve özellikle Avrupa' nin özlediği ağır duruşlu Amerikan politikasının geri dönüşüdür.
Avrupa'yla paralel çizgide olan Biden'ı Avrupa zaten uzun yıllardır tanıyordu.
Biden'in Trump' la en fazla karşıt olduğu konulardan biri Israel' in Yehuda ve Somron' u ilhak kararıdır.
Bu şekilde Biden'la yeniden ısınmaya başlayan Filistin Amerikan İlişkileri Israel'den yeni ödünler beklentisinin işaretleridir.
Bunun yanında Biden, Trump' in Amerikanın Yeruşalayim' i Israel' in Başkenti olarak tanıması kararından geri dönmeyeceğini bildirdi.
Önümüzdeki aylarda Israel ile Filistin' in yeniden müzakerelere başlamaları konusunun gündeme gelmesi ise iki taraf için yeni bir başlangıç demek olabilir
Ve son olarak, Biden' in geri dönüşüyle İran Amerika'ya, Süleimanı' nin yok edilişine karşılık cevap vermemekte haklı çıkmıştır.
Esas sorun da sanırım Biden' in İran konusundaki bu tutumundadır.
Geçtiğimiz günlerde, Obama' nin danışmanlarından ve 2015'te İran' la yapılan Nükleer sözleşmenin başrol oyuncularından olan Robert Malley'i Biden bir kez daha İran'la yapılacak müzakereleri yönetecek kişi olarak atayarak Israel' in endişe ettiği noktaya geri dönüşün işaretini vermiştir.
Amerika geçmişte yaptığı yanlışa geri dönmek niyetindedir.
Avrupa'yı ve Barack Obama'yı diplomatik yalanlarla oyalamayı beceren İran'la aynı senaryo yenilenecek gibi görünüyor.
Nükleer Tesislerini Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının temsilcilerine açtığını söylerken Uluslararası camia'dan gerçekleri saklayan ve sözde barışçıl amaçlarla çalıştırdığı Nükleer tesislerde her gün bir adım daha nükleer başlıklı silaha kavuşmaya doğru yaklaşan İran'ı sözde yeni bir antlaşmayla oyalayabileceğini zannedenler var.
Daha kısa bir zaman evvel Uranyum zenginleştirme çalışmalarına yüzde yirmi hız verdiğini açıklarken kimseyi umursamadığını gösteren İran, uzak menzilli balistik misiller geliştirmek için de çalışmalarına devam ediyor .
Batı Israel'in uyarılarını göz ardı etmektedir.
Çünkü kısa vadede İran'la bir antlaşmaya varmak onların işlerine geliyor.
Avrupa kendi sınırları içinde de terör faaliyetleri gösterdiği bilinen İran'a yine de güvenmeyi tercih ederken, Ortadoğu'daki tek gerçek müteffiklerinin uyarılarını duymazdan geliyor.
Ortadoğu'da Batının tek gerçek güvenilir kapısı olan Israel'in İran karşısında yanlız bırakılmasının sonuçlarının düşündükleri kadar olumlu olmayacağını sonunda hep birlikte göreceğiz.
İran'a verilecek ödünlerin ileride Ortadoğu'nun çok daha tehlikeli bir bölge olmasının yolunu açacağı açıktır.
Uzun vadede Iran'ı durdurmak istediklerinde geç olacak!
Gerekirse Israel İran'a karşı tek başına harekete geçmekten çekinmeyecektir.
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder