Stres'in insan performansı üzerindeki etkileri!
Hayatımda ilk kez gerçek yapabilirliklerimle, bildiklerimi icra etmekte problem yaşadığımı farkettiğimde daha çok gençtim. Sanırım 15 yaşlarımdaydım. Bir şeyleri bildiğim halde girdiğim sıkıntı, heyecan, başararamama korkusu, hatta bile bile aptal olarak adlandırılma endişemi anladığımda ne yazık ki çevremde yardım isteyebileceğim birileri yoktu.
Daha çocuk yaşta beynimin bir yerlerinde bir şeylerin, farklı işleyen bazı fonksyonların kimi yoğun duygulardan ( heyecan, endişe gibi ) nasıl etkilendiklerini farketmiş olmam çaresizliğimi değiştirmiyordu..Bir taraftan yaşadığım zorluklara rağmen yine de içimde okula duyduğum belli bir ilgi vardı ve yine bir o kadar yanlız olmanın cefası !.
Hayatımda yaşadığım en yoğun performans endişelerimden biri ilk kez özel okul sınavlarına girişte olmuştu.. Bu şekilde Saint-Benoit Lisesi'yle ilk tanışmam gerçekleşmişti.
Yazın en sıcak günlerinden birinde, kız tarafının bahçesinde toplanmış olan yoğun kalabalığı, velileri küçücük çocukları ve bendeki; "Burada işim ne? "duygularıyla karışık bir farkındalıkla kaybolmuşluk arasındaki durumumu anımsıyorum.
Sizin için toplumun koyduğu standartları tutturmak, ailenize ve onların egolarına küçücük yaştan borçlu olduğunuz şeyler üzerinize hiç hazır olmadığınız bir yük gibi bindiriliyor bazen. Hele bir de bazı insanlardan kimi açılardan farklıysanız bu yük sizi çok daha fazla ezerken aklınızdan anlam veremediğiniz sorular geçiyor. Cevap verecek kimse yoksa da!!
Neden sınavlardan geçiriliyorum? Özel okul ne demek? Başaramazsam ne olacak ?
Hele İlkokul'da geçen senelerimden sonra... Bize hiç bir şey öğretmeyen o cadı öğretmenin sınavlarından aldığım ilk düşük notlardan ve birileri benden bir yaş büyük kuzenimin ne kadar zeki ve iyi bir talebe olduğundan bahsederlerken yaşadığım utançtan sonra şimdi de bu çok önemli sınavlar....
Peki eğer kazanırsam ne olacak? Bu kimi mutlu edecek? Aile mi? Beni??? Belki birisi sonunda affeder mi!! Artık belki kızmaz bana annem.. Sonuçta sınava gelmiştik ve sanırım bahçede bizi gruplara ayırmışlardı.. Avludan direk girilen bir sınıf vardı. Sanırım hemen çeşmelerin yanında idiGaliba hazırlık sınıflarıydı oraları..Mideme giren sancıyı anımsıyorum.. Ya da bulantımıydı....ikisi birbirine mi karışıyordu yoksa? Neden bu kadar korkuyordum? Öylesi büyük bir heyecana kapılmıştım ki o anlar. Avucumda tuttuğum kalemler, silgim bir anda terden ıslanırken ellerim iyice titremeye başlamışlardı.Bu da başıma gelebilecek en kötü şeydi o an.. eğer ellerim çok titrerlerse nasıl yazacaktım ben?!
.............................
Yıllar sonra o bahçeye tekrardan geri geldiğimde 16 yaşımdaydım. Aynı senenin başında Madame Janet Çekmez'in sınavında Panik Atak gelmişti ilk kez! O sene yaşadığım heyecana yenik düştüğümü biliyorum. Aptal gibiydim bir yandan..öyle olduğuma inanmaya başlamıştım artık. Günlük hayatta bir çok arkadaşımdan daha becerikli, çözüm bulmaktaysa hızlı olsam da! Yine de anlamıyordum neden?Pratik zekam bir çoklarınkinden çabuk işliyor, günlük yaşam içinde bir çoklarının beceremediklerini beceriyordum. Sorunum bu değildi. Dikkat Problemimle birlikte yaşadığım kimi öğrenme güçlükleri yetmemiş gibi büyük bir heyecan sorunum vardı!!! Zaten bütün bunlar birbiriyle yakından alakalı problemlerdi.
............................
İnsanların büyük bir bölümü normal zekaya sahiptirler. Yani açıklamalarda şöyle deniyor; insanların yaklaşık yüzde 68'ínin IQ' su 85'le 115 arası bir yerdeymiş..
Ortalama % 95'ín IQ'su 70 ile 130 arası seviyelerde yer değiştirirken . % 99.7' si 55 ile 140 arasında bulunuyorlarmış. Yani genel nüfusun yalaşık %70'i normal seviyelerde bir yerlerdeler.. Geri kalan da daha aşağı ya da üstün zeka grupları içinde yüzdeyi değiştirenler..
Mesela Pfızer aşısını geliştiren, Amerika'da Manhattan'da gökdelenler dikenler, uzayı araştırıp yepyeni buluşlara imza atan kimi Da Vinci ya da Nikola Tesla gibi muhteşem zekalar küçücük bir yüzde içinde hayatımızı değiştiren dehalar grubundalar .
Ve kocaman bir normal kitle içinde ufak tefek farklılıkla yaşayan insanlar çoğunluğu oluşturuyorlar. Ve tabi bir de ben gibiler var .. Aslında sanıldığından daha çokuz ben gibiler. Diğerlerinden kimi konularda belki biraz daha zayıfken, kimi konularda daha üstün olabiliriz. Ama yine de yaşadığımız zorluklar hafife alınamaz.
Normal zekalarına rağmen kimi performans sıkıntısı yaşayan insanların hayatları kolay değildir!!
Yıllar evvel bana ilk kez kimi psikolojik ve zeka testleri yapmış bir psikoloğu hatırladım..Ilk panik ataklarımın peşinden Dr. Joseph Benbanaste'ye yaptığım tek seferlik ziyaretimde, bana olanları anlattığımda beni Türkiye'de çok ünlü bir isim olan psikolog Suna Tanaltay' ın kliniğine göndermişti.
Suna Tanaltay yine kendi gibi psikolog olan eşiyle birlikte çalışıyorlardı.Bana bir kaç defada yapacakları psikolojik testlerden sonra problemimin gerçekten sadece bir Panik Atak sorunundan ibaret olup olmadığını anlamak istiyordu sanırım.
Sonuçta muayehanesine geldiğimde doktora kendi kendime yabancılaşmaktan bahsetmiştim. Ve bu sorun sadece endişe bozukluğunda değil Şizofreni hastalarında da adı geçen bir şikayetti. Ancak endişe bozukluğundaki kendinden bir an için uzaklaşıyor olma hissiyle Şizofreni'de görülen yabancılaşma aynı değildir. Bendeki durum sadece yaşadığım yoğun endişenin verdiği bir hisle alakalıydı. Bir bulutun içine girer gibi olmaktır bu. Ve bu uzaklaşma kesinlikle mantığın kaybolması demek değildir
Sonuçta gittiğim klinikte, bu iki psikologla doktorun temel amaçlarının bana yardımdan çok, iki ihtisas sahibi tarafın birbirleri arasında hastayı paslaşmaktan ileri hiç bir şey yoktu belki de..Suna Tanaltay, yeterince güleryüzlü tatlı bir bayandı, Ama o kadar!
İlk randevumuzda bana Rorschach Testi yapmıştı. Elime verdiği kartlarda bulunan kocaman lekeleri içinde ne gibi şekiller, neler gördüğümü söylüyordum. Benzettiklerim hakkımda biraz daha ipucu veriyordu kadına. Bu test hoşuma gitmişti. Bu tam benlikti..Konuştukça konuşmuş, anlattıkça anlatmıştım. Sonunda Tanaltay bana; "Duygulu ve akıllı bir genç kızsın "demişti. Ertesi sefer geldiğimde bu defa diğer odada, daha soğuk ve daha resmi olan kocası kabul etmişti beni .. Oda da adam gibi soguktu 😕. Sağ taraftaki büyük yazı masası yerine ortada bulunan küçük yuvarlak sehpanın üzerine bir kağıtlar koymuştu. Masanın yanına iliştirdiği iskemleye en başından sıkıntıyla oturduğumda elime verilen kalemle, sayfadaki kısa soruları bir an önce cevaplamam gerektiğini anladığımda artık iyice gerilmiştim.
Birbirini takip eden şekiller , kimi seri numaralar ve onları takip edenleri bulmak, kelimeler... kısaca bu bir IQ testiydi. Adamsa tepemde dönüp duruyordu. Dur be adam diyecem ama diyemiyorum 😟Arada o devamlı saatine bakarken bana verilen teste kendimi vermekte zorlanıyordum. Bazen adamın açık mavi pantalonuna bakıyordum, bazen kemerine, bazen mokasenlerine gözlerim kayıyordu... Adam sanki bir an önce bitirmemi ister gibiydi.. Sabrı mı yoktu yoksa bana mı öyle geliyordu..
O testten çıkan sonucu bana söylememişlerdi!
Bilmekse istememiştim.
.................................
İki sene sonra, onuncu sınıfta iken benim aklimda bir yerlerde hala o test vardi...
Bir gün ders sonunda psikoloji hocamizin yanına giderek: " Zeka testlerindeki performansın heyecan ve stresten ne derece etkilenebileceğini ? " sormuştum Madame Liliane bana heyecanın testte çok büyük bir etkisi olmaz diye cevap verip bitirmişti işi!! "Bunu bir de sen bana sor ! " diyecektim . Demedim !Ancak söylediğinde bu kez tamamen yanıldığına inanıyordum. Peki eğer öğretmenin cevabını kabul etmeyeceksem niye sormuştum? Belki bu cevabı beklemiyordum.
Ancak gerçekten zamanında bizi eğitmiş insanları gözümde gerektiğinden fazla büyüttüğümü anladığımda hayata başka türlü bakmaya başladım.. Bize öğretilen herşeyin mutlaka doğru olmadığını farkettiğim gün dünyaya ve insanlara bakışımın çoktan değişmiş olduğunu anladım.
Seneler sonra bir kitapçı'da zeka testleri olan bir kitapçık bularak hemen satın almıştım.Eve geldiğimde ilk işim o testleri çözmek için odama kapanmak olmuştu. Karşıma saati kurarak, o testi sessiz bir ortamda çözmüştüm. Ve cevaplara baktığımda inanamamıştım. Sonuçlar çok iyiydi! Rakkamsal olarak eskisiyle mukayese edecek bir bilgim olmadığı halde çok daha iyi bir sonuç aldığımdan emindim.
Ancak belki şöyle bir iddia olabilir; stresli anda ölçülerek elde edilen rakkam esas olarak alınıyor olabilir. Fakat bu da sizin yine esas zekanızın değil, stres anındaki performansınızın göstergesidir sadece. Hayatın kendisi içinde gösterdiğiniz performansınız sakin ortamlardaki gibi olsaydı belki herşey çok daha kolay olabilirdi. Gereksiz stresler, gereksiz sınavlar ve toplumsal baskı daha çok küçük yaştan düşmanınız olabilir.
Eğitmenlerin bu konudaki yetersizlikleri, bilinçlenmemiş toplum ve yeterli ilgi ve sevgiyi vermeyen anne babalar çocukların düşmanları olabiliyorlar . Buna karşın modern toplumlarda çocuklar daha çok küçük yaştan ilgi alanlarına ve yapabilirliklerine göre eğitiliyorlar. Daha çok sevgi ve ihtimamla çok daha fazla performans alabilmek mümkün. Ve bu sadece bireysel değil toplumsal gelişimi de getiren en baş şeylerden biridir diye düşünüyorum..
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder