17 Şubat 2021 Çarşamba

İster istemez bir çeşit kobay grup haline geldik. Labaratuar'daki beyaz farelere döndük bizler...




  Israel'de bizler kobay, ülkeyse bir deneme modeli rolünde.


 Geçtiğimiz günlerde kızımın arkadaşları arasında ateşli bir tartışma olduğunu gördüm..

Aralarındaki problem Covid-19'a karşı yapılan aşılar.

Aşıya karşı çıkan arkadaşlarından bir tanesinin iddialarına göre, aşılanmış kitle içinde gözlemlendiğini iddia ettiği yeni bir mutasyon, daha tehlikeli bir virüs geliştirmiş ve bu yüzden aşı olmuş arkadaşlarını evine davet etmekten korkuyormuş.

Sonuçta aşıya karşı çıkan kitle içinden ortaya atılan yalan yanlış teorilerden biri daha ortada.

Tabi kızların arasında büyük bir tartışma yarattı bu iddia.

İnsanların, bilmedikleri bir aşıdan çekinmelerini anlayabiliyorum. Vücutlarına hiç tanımadıkları bir maddenin enjekte edilmesinin onlarda tedirginlik yaratmasını anlamak tabi ki mümkün.

Sonuçta herşeye rağmen bugüne dek ilk kez bu derece büyük kitleler üzerinde yeni denenendiği söylenebilecek bir ilaç söz konusu. ( Senelerdir binlerce hasta üzerinde denenmiş olduğu söylense de )

Bu aşıyı olurken benim de kafamı en fazla meşgul eden şeylerden biri, seneler sonra bedenimizde yaratabileceği zararlar üzerinde en ufak bir fikrimizin olmaması idi.

Yaşı 80'i geçen birinin bugünü kurtarması çok daha mantıklı gibi görünürken 30 yaşlarındaki bir genç kadının, acaba söylenildiği gibi doğurganlığıma bir zarar gelebilir mi gibi soru işaretlerini tuhaf karşıladığımı söylesem yalan olur!

Geçmişimde bana verilen bazı ilaçların uzun dönemde bedenime verdiği zararları bilen biri olarak, ilaçların ya da aşıların sadece bugünkü etkilerini tanıyan araştırmalara çok ta fazla güvenmeyen insanları çok iyi anlıyorum aslında. 

Fakat şu an için yaşadığımız tehlikenin içinde ne yazık ki önümüzde bizi bekleyen daha iyi bir seçeneğimiz yok gibi görünüyor.  Ve sanırım bir yerden sonra insanların azımsanmayacak bir bölümü ister  istemez şu an için bundan daha iyi bir seçenekleri olmadığına inanmış görünüyorlar.

Israel'de ilk etapta büyük kitlelerin aşılanması tamamlandıktan sonra, geriye kalan insanlardaysa aşıya koşmadaki hızda baya bir yavaşlama görülüyor.

16 Şubat tarihini gösteren takvime baktığımızda Israel'de 30 yaş üzeri insanların yarısı en az birinci aşıyı oldular.

60 yaş üzeri grubun yüzde 90'ini ikinci aşıyı dahil olmuş görünüyorlar.

Fakat 50 yaş ve altında olanlar arasında kesinlikle karşı çıkanları aşı olmaya ikna etmek daha zor olacağa benziyor.

Dünya'da aşılama ağır aksak giderken,  bu konuda lider ülke konumuna yerleştiğimiz şu günlerde aşıların toplumun sağlığında nasıl bir değişim yarattığı ve yaratacağı konusu üzerinde tüm uluslar tarafından sıkı bir takibe alındığımız açıktır.

İster istemez bir çeşit kobay grup haline geldik. Labaratuar'daki beyaz farelere döndük bizler 

Ve bu labaratuar'daki  (!)  gözlemlemelere göre farklı grupların aşıya nasıl tepki verdikleri kayıtlara geçiyor gün ve gün.

Aşıdan kaç kişinin öldüğü, yapışma  ve hastalığı bulaştırma oranlarında olan farklar ve yan etkiler üzerine yapılan geniş bir araştırmanın bir parçasıyız artık bizler.

Efendim model olmuşuz.

Yani ya batacağız ya çıkacağız!! 😅

60 yaş üstü grupta hastalanma yüzdesi son derece ( %90) azalırken, şu an hastanelerde yatan insanlar 50 yaşın altında ve çocuklarda da yeni variantların da işin içine girmesiyle hasta oranları artışta..

Şu an önümüzde görülen ilk sorun  aşıya direnen en az 500.000 kişilik bir kitle olması ve 16 yaşın altındaki çocuklar üzerinde yeterli bir araştırma yapılmamış olduğu için çocuklara bu aşıyı yapmanın mümkün olmaması .

Arada dünya nüfusunun çok büyük bir bölümün aşılanmamış olması ve geçen zamanla gittikçe daha fazla mutasyonların ortaya çıkması yüzünden sizin aşılanmış olmanızın sizi  garantiye almayabileceği sorunu da ayrı.

Bu virüsten gerçekten kurtulabilmek için aşının tüm dünya nüfusunu hedef alması gerekiyor.

Arada Israel'de ilk kez aylardan sonra kültürel tüm aktivitelerin yeniden açılması söz konusu. Tiyatrolar, konser ve gösteriler uzun bir aradan sonra yeniden hayata geri dönüyorlar..

Restoranlar tekrardan müşterileri kabul edebilecekler.

Alışveriş Merkezleri önümüzdeki hafta yeniden alışveriş yapmak isteyen kitleleri karşılayacaklar.

Tüm bunlar çok büyük bir denetim altında olacak deniyor.

Hiç bir şey eskisi gibi rahat olmayacak.

Çok daha sıkı kontrollerle.. insanlar arası mesafeler korunarak ve özellikle hastalığı geçirdiğinize ya da aşı olduğunuza dair elinizde bir belgeyle normal yaşamınızı sürdürebilmeniz mümkün olacak. Bu da oyunun kurallarını değiştirecek.

Bir taraftan aşı olmak zorunlu değil denirken diğer taraftan aşı olmayanlara bir çok şeyin kapalı tutulacağı gerçeği demokrasi tartışmalarını yeniden gündeme taşıyacak ve taşıyor da ve daha bu konu üzerinde insanların başı çok ağrıyacak gibi.

Kişilerin Hak ve Özgürlükleri üzerinde tartışmalar doğal olarak artacak..

İnsanları zorla aşı olmaya itecek kurallar demokrasi savunucularını sokaklara dökecek diye tahmin ediyorum. Şimdilik sadece konuşulan şeyler yakında uygulamaya geçildiğinde yeterince polemi ve karmaşa yaratacak.

Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir yazıda bu son sene, dünya demokrasilerinde Covid-19'la birlikte gelen kimi kısıtlamalar,  sokağa çıkma yasakları, pandemi yüzünden kişilerin hareket özgürlüklerinin kısıtlanmış olması demokrasiyi genel olarak tüm dünyada geriletmiş.

Covid-19'la gelen tedbirler demokratik standartlarda yaşanan bir gerileme olarak kayda geçmiş.

Batı Avrupa Ülkeleri demokrasileri'nde de  uzun zamandan sonra  ilk kez bir gerileme görülmüş.

Bana kalırsa bu tip bir kayda geçirme tam kesin bir mantık taşımıyor.

Griple yatan bir hastanın 40 derece ateşi olduğunu gözlemleyip. bu hastanın artık ölümcül bir hasta olduğuna karar veren doktorun yanlış teşhis koymasına benzetiyorum ben bu anlamsız standartları..

Griple yatan bir hastanın genel sağlık durumu için sağlıksız bir insan denemeyeceği gibi!! (Normal şartlarda tabi ) 

Yaşanan olay, ölümcül bir virüs olduğuna, büyük kitleleri tehdit eden bir pandemi söz konusu olduğuna göre, bu pandemiyi durdurmak adına, insan hayatını ve dünya ekonomisinin uzun vadede kurtarmak adına alınan "geçici" tedbirler yüzünden hemen demokrasinin artık gerilediğinde karar kılmak ne kadar doğrudur?

Bu tedbirler sadece yaşam normale dönene kadar alınmış tedbirlerdir.

Ancak, Covid-19 arkamızda kaldıktan sonra hala daha yönetimler denetimlerini halkların üzerinden çekmezlerse  o zaman demokrasiler gerçekten tehlike altına girmiş demek olacaktır.

Dilerim dünya'da aşılar hızla yapılmaya başlanır. Ve hayat bir an önce tekrar eski temposuna yeniden geri döner.




Batya R. Galanti





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder