6 Eylül 2020 Pazar

 Rüyalar...


Bu ara her gece bir maceradan diğerine atlar gibiyim rüyalarımda.. Ne mutlu bana ki senelerden sonra yeniden rüya görmeğe başladım..

Nasıl da sinir oluyordum bir anda hiç rüya görmez olduğum için.. Ne öyle, hiç rüya görmeden uyku mu  olur diyordum!!  Sinemaya kadar gidip film seyretmeden eve dönmek gibi bir şey bu!..

Aslında son günlerde Israel'de havalar o kadar ısındi kı .. Rüyalara gelene kadar insanın ilk etapta nasıl uykuya dalacağım sorununu halletmesi gerekiyor. Nefes bile alınamayan gecelerin içinde kendi kendinize boğuştuğunuz yatakta bir oraya bir buraya dönmekten usanıp  evin her bir ucundaki  pencereleri sonuna kadar açıp içeriye hafif bir rüzgar, bir meltem girmesi umuduyla dolanırken yine de bulamadığınız esintiyi bu defa balkonda yakalarım derken gecenin bir vakti kendinizi açık havaya teslim etseniz de nafile.. belki bir  kez de  klimayla uyumayı denesem,  acaba  desem de, çekilmez ki şimdi gürültüsü diyerek vazgeçip yorgun bedeninizi yatağınıza yeniden atarken ,  üzerinizdeki kısacık geceliğin ipince kumaşına rağmen size fazla gelmesiyle  birlikte kollarınız, bacaklarınız yataktan dışarılara taşmış bir durumda uyuya kaldığınızı farketmiyorsunuz...

Ama ilginç bir durum var ki. Tüm bu sıcaklara  ve  uykuya dalabilmek için sarf ettiğim enerjiye rağmen son zamanlarda yeniden rüya görmeye başladığımı farkettim.

Eh artık , madem yeniden rüya görmeğe başladım bu şekilde uykuya dalmak belki daha zevkli olabilir.

Aslında rüya görmeyen insan yoktur denir. Uzmanlar öyle diyorlarsa bu gerçekten öyledir herhalde. Her insan rüya görürmüş.. O yüzden rüya görmediklerini iddia edenler sadece rüyalarını hatırlamayanlardır denir..

Çoğu zaman rüyalarımızda gün boyu yaşadıklarımız, düşündüklerimiz farklı farklı parçalar halinde birleşerek adeta bir puzzle gibi bir bütün haline gelip bir senaryoya dönüşürler.. Hem de ne senaryolar!!! .Bazense zihnimizde  yer eden hislerin, yaşanmışların, hüsranların ve bir çok farklı hissiyatların bir uzantısı olarak çıkıverirler karşımıza ... Şuur altında yer etmiş korkularımız tekrar tekrar sembolleşerek rüyalarımızda  özgürce yerlerini bulurlar. Kimi zaman kafamızı karıştırırlar kimi rüyalar.. kimi zaman bir anda bazı şeylere çözüm olurlar..

Freud'a  gore rüyalar " bastırılmış arzuların " üstü örtük bir şekilde dışavurumuymuş....

Kimi klasik rüyalar vardır , herkesin gördüğü türden . Mesela her insan rüyasında bir kez uçmuştur.  Neredeyse her insan en az bir kez hiç olmadık bir yerlerde çırılçıplak kaldığını ve ne yapacağını bilemediğini görmüştür rüyasında..ya da bir anda bütün bedeninizin ağırlaştığını ve  yürüyemediğinizi hissetmişsinizdir ..ya da dişlerinizin döküldüğünü...ve ne kadar da korkutucudur bu tip rüyalar..o anı rüya değil de sanki gerçek gibi yaşarsınız..Ne yapacağınızı bilemezsiniz..ve gözlerinizi açtığınızda .." Ohh be rüyaymış! " dersiniz!!!

Bir de benim gecenlerde gördüğüm rüya gibileri var ..Seneler evvelinde hep gördüğüm tipik bir tekrar rüyası bu.. Yeniden kendini hatırlattı bana.. Zihnime yer etmiş bir çeşit travmanın dışa vurumu gibi bir rüya bu..




Rüyamda 32 sene sonra yeniden liseyi  bitiremediğimi gördüm. Bu rüya beni uzun zaman meşgul eden rüyalarımdan biriydi .. Seneler sonra bir daha gördüm .. İşin ilginç tarafı üniversiteyi değil, liseyi bitirememişim. Kendimi 11.sınıfta görüyorum..sınıfta bu kez bir kaç kel kafalı kocaman yaşlı başlı öğrenciler var. Bu adamların lise'de ne işleri var derken. yetkili kişi bana lise'de kimi derslerden geçemediğimi ve bu derslerin yanına  şimdi yeni derslerin de eklendiğini benim bunlardan da sınav vermem gerektiğini ve ancak bu şekilde diploma alabileceğimi söylüyor. Ve o an kendime; " Peki ama eğer ben liseden diploma alamamışsam nasıl oldu da üniversiteye devam ettim?  diye soruyorum...  Olur olmaz derslerden ikmale kaldığım o senenin bende yarattığı hüsran bugün bile rüyalarımda beni yoklar gibi..

Aradan kaç yıl geçerse geçsin yaşadığımız kimi yoğun hisler, senelerden sonra bile beynimizin bir yerlerinde kimi anlamda bizi etkilemeye devam ediyor bazen.

Upuzun bir hayat geçse de ardından hala lisede geçemediğiniz bir dersin sınavında bulabiliyorsunuz kendinizi..

Tüm bunlara rağmen aynı rüyada o döneme karşı  belli anlamda hissettiğim nostaljiyse yine bir o kadar ilginç .. Başlıbaşına duygusal bir çelişki , bir paradoks gibi.

Ama sanmayın ki , yanlız mücadele ederim ben rüyalarda..O zaman niye özleyeyim ki rüya görmeyi?

Beynimin ürettiği, sonu gelmez senaryolar beni en olmadık mekanlara taşıdı hayat boyu..

Hani insanlar boşuna demezler çok hoşlarına giden bir şey için rüya gibi diye.. Güzel bir yer gördüklerinde, karşılaştıkları şeyi en iyi tarif edecek kelimelerden biri;  " rüya gibi" dir.

Gerçek hayatta sanki hiç bir şey rüyalardaki kadar kusursuz değildir.. Rüyalarda başka türlü bir büyü var gibidir.. Sanki ruhumuz bir anda tüm ağırlıklarından kurtulup , bedeni bir an için bırakarak bir seyahate çıkar gibidir rüyalarda.. Sanki o an ayrı bir faza geçer gibidir insan..Tüm olumsuzluklardan arınmış ve normalde hissetmediğimiz kadar hafif bir duygu dünyasının içindeyizdir o an. Hiç bir şey o büyüyü bozamaz gibidir. Nerede olduğumuz önemli değildir.. Bambaşka bir histir bu..  İşte bu duygu öylesine kuvvetli yaşanır ki bazen o rüya hiç bitmesin istersiniz.  Ben mesela hala çocuklar gibi uçarım  rüyamlarımda. Her defasında; " Bak rüya değil işte.. gerçekten uçmayı başarabiliyorum...bunu beceriyorum..Yeniden uçtum işte !!" derim...

Gerçek hayatın yüklerinden  kurtulurken bir an hafifleyen ruhumuzun uçuyor olduğu hissi hiç olmadığı kadar özgürleştiriyor insanı... Sanırım bu yüzden  rüyalara ihtiyacımız var.. Gerçekte olamayacağımız kadar özgür olabilmek için geceleri zaman zaman kaçtığımız bir yerler var sanki.




Batya R. Galanti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder