Otizm'le kimi şeylerin zamanla değişmesini beklemek zor
Geçen senelerde bir arkadaşım; "Sanki siz pek öyle sosyal değilsiniz gibi geliyor bana?!"diye sormuştu.
Sosyal değilmiyiz? Mmmmm...Bu konu ince bir konu.
Önce bu insanın bu soruyu sorma sebebi neydi? Birden durduk yerde nereden aklına gelmişti?
Kendisini gençlikten tanıdığım, çok tatlı, çok samimi bir bayan arkadaşım bu. Ancak birbirimize çok yakın oturmadığımız için genelde sosyal medya'dan kimileri yazışır, bazen telefondan konuşur, ender olarakta şahsen görüştüğümüz olabilir.
Bu insan benim sosyal medya'da çok fazla girip çıktığım ortamların resimlerini ve toplantı fotoğrafları paylaşmamamdan dolayı bu soruyu sormuştu telefonda.
Aslında her kişinin sosyal medya içinde ille de bulunduğu ortamların resimlerini paylaşması şartmıdır?
Galiba bu çok yaygın bir sosyal medya anlayışı bugün. Yani çoğu insan için sosyal medya gezdiği ve bulunduğu yerlerin resimlerini paylaşmak için bir fırsat alanı.
Benim içinse bundan daha çok, özellikle kimi akşamlar, aktüel konular ve genel olaylarla ilgili paylaşımlar yapmak ve mizahi dokunuşlarla biraz hayata gülebilmek için bir fırsattır sosyal medya. ( Bu konuda daha evvel de bir iki kez yazdım aslında ) Bu yönünü çok sevdiğimden herhalde, hala daha sosyal medya hesabımı kapatmadım ben. Çünkü bir çok kez bana başağrısı getiren insanlar oldu ve olmakta.
Peki insanlar böyle bir soruyu niye sorsunlar?
Birilerini neden sizin sosyal hayatınız bu kadar ilgilendirsin?
Sanırım, insan denen varlığın en bilinmiş özelliklerinden biri meraklılığıdır. Bazen sadece merak ederler.
Ve sorulan soru bir anlamda doğru, bir anlamda da çok kişisel bir alana dokunduğunda, ( soran kişiye bu böyle gelmemişse de) karşınızdakini kırmadan nasıl bir cevap yetiştirmeniz gerektiğiyle ilgili düşünmeye iter.
Her insanın sosyal hayattan ne anladığı değişirken, kişilerin hayattan beklentileri ve seçimleri diğerlerinden farklı da olabilir, bunu bilmeseler de.
Ve her insan kişisel kimi durumlara göre belli bir hayat çizgisi çizmek zorunda da kalabilir.
Gerçeklerse şudur ki, otist bir çocuğunuz olduğu gün hayatınızın akışı tamamen değişebilir.
.............................................
Daha önce bu ve benzeri konuları çok yazdıysam da bir kez daha yazmamda bir kusur yok sanırım.
Otistik bir çocuğun hayatınıza girdiği gün, sizin yaşam şekliniz, yaşam çizginiz tamamen değişmeye başlar. Normatif ailelerden, diğer insanlardan farklı bir hayata alışmak zorunda kalırsınız.
( Ve yeniden belirtmemde fayda olan bir şey daha var. Her otist, aynı değildir. Kimileriyle hayat daha zor, kimileriyle daha rahat olabilir. Her otistik insan kendine özgü özelliklere sahip olabilir. Bazıları diğerlerinin tamamen tersi özellikler gösterebilirler. )
Bu yüzden kendi otistik cocuklarıyla bir çok farklı faaliyetleri sorunsuz yaşayan bir aile, benim oğlumla yaşadığım şeyleri kesinlikle yaşamamış olabilir.
...........................
Otistik bir çocukla her kapıdan dışarı çıkışınız bir hikayeye, engelli bir yarışa dönebilirken..
Daha konuşmayı beceremediği zamanlarda, onu her giydirmek istediğinizde odasını yıkıp döken ve kendi kendini dövmeye başlayarak çığlıklar atan bir çocukla kapıdan dışarı çıkmanız gerektiğinde..
Her süper market alışverişinde, etraftaki meraklı bakışlara aldırmadan, çocuğunuzu yatıştırmakta uğraştığınızda...
Kimileri arabayı durdurup, onu sakinleştirmek için yeni yollar aradığınızda...
Çoğu kez, restoran, kulüp ve bilimum gezilerin orta yerinden çıkıp gitmek zorunda kaldığınızda..
Her arabayı park ettiğinizde, nedenini bilmediğiniz şekilde ağlamaya başlayan çocuğunuzun krizini yatıştırmak için neler yapmanız gerektiği üzerine düşünmek zorunda kaldığınızda, kendinizi hep aynı noktaya geri dönmüş olarak bulabiliyorsunuz...
EV!!
..............................
Ve çocuğunuz yavaş yavaş büyümeye başladığında, krizler kısmen hafifliyor.
Ve siz onunla yine de ve hala onun kaldırabileceği türde programlar yapmaya alışıyorsunuz.
Birlikte zevk alabileceğiniz, onun da sizinle olmaktan mutlu olacağı şeyler oluyor...
Ve yine de her gittiğiniz ortamdan sadece kısacık bir süre geçtiğinde, görev tamamlanmıştır komutanım moduna girip bundan sonraki hedef neresidir diye tutturan bu ergenin sadece yeni geldiğiniz o yerde sizi hiç durmadan sorularıyla ve neden buraya geldik aslında burada olmak istemiyordum ben deyişleriyle yormaya başladığında yeniden eve dönmek en iyi seçim gibi gelebilir.
Her defasında ve yine de ev sizin en için en sakin en ideal ortamdır...
................................
İki hafta evvel arabaya binip, müziği koyarak kendimizi yine yola attık ve Gal öğle olduğunda, "Nerede yemek yiyelim ?"sorusunu gündeme getirdi.
Ve son dönemde çok hoşlandığı Japon Lokantasını teklif etti yeniden.
Hepimizden çıkan; "Olur!"cevabıyla kendimizi bir defa daha Tel Aviv'in merkezindeki bu yerde bulduk.
Ancak ne görelim, restoran kapatılmış!!
Bizimkinin bütün planları suya düşünce bir anda huzursuzlaştığını farkettiysem de ilk anda görmezden geldim.
Hemen aynı sırada bir başka Japon Restoranı görünce, "Ne dersiniz, buraya girsek?" dediğimde hepimiz için sorun ortadan kalkmış gibiydi. Tamam, ne farkeder!!
Bizim için ne fark eder derken Gal için bu çok şeyi değiştiryordu. Bir anda çocuk öyle bir sıkıntı yaşamaya başladı ki.
Onun adeta bir panik atağa tutulduğunu gördüm. Nedenini anlamak zordu. Ama Gal ilk kez geldiği bu yerde birdenbire son derece sıkıntıya girmişti. Lütfen çıkalım, ben eve gitmek istiyorum derken neredeyse ağlıyordu.
Ve o an başka hiç bir çaremiz kalmamıştı....
..............................................
Yazılarımda her ne kadar Gal hakkında bir çok şeyleri anlatmışsam ve anlatsam da genelde hayatımda arkadaşlarımla bir araya geldiğimde, günlük yaşantım içinde yaşadığım güçlükleri, Gal'in kimsenin tanımadığı taraflarını pek dile getirmem.
Çünkü kimsenin bizim neler geçirdiğimizi pekte merak etmediğinin farkındayım. Herkes kendi problemleriyle yeterince meşgul ve bugünkü hayatın hızı içinde sizin kişisel sorunlarınızı dinlemeye hazır insanları bulmak eskisinden de zor.
Ve ben, her ne kadar başkaları hakkında çok şeyi dinlemekten hoşlansam da kendi hikayemin çok büyük bir bölümünü günlüğüme, yazılarıma ve kendime saklarım. Bir de oğlumun psikoloğuna!
Yazılarım bana, bir çok şeyleri tahlil etmek şansını verir. Yazdıkça rahatlarım. Yazdıkça geçirdiklerimizi daha iyi analiz edebilirim. Yazdıkça zorlukları, kalbimde yaşadığımı ağırlığı kısmen de olsa hafifletmeyi başarırım.
Sustuğumuz sürece göremediğimiz bir çok gerçekleri sadece bir yolunu bulup ifade ettiiğimizde fark ederiz.
Bu yüzden çoğu kez günlüklerimin sayfalarını doldurduğum kimi konuları zaman zaman yazılarıma da taşırken, benimle benzer durumları yaşayan insanlara belki bir örnek olabileceğimi de düşünürüm.
..................................................
Her daim, çocuğumun otist olduğunu bilen ve yeni teşhis konulmuş torunlarıyla, küçük çocuklarıyla yaşadıkları tecrübeleri benimle paylaşanlar, soru soranlar, bazen telefonda, bazen ayaküstü bu konuyu açanlar olur.
Gal'den örnekler versem de dediğim gibi aslında bu insanların her biri diğer insanlar gibi ayrı birer dünyadırlar.
Biri diğeri için her zaman kesin bir örnek olmasa da, sizinle benzer sorunlar yaşayanlara yine de normatif çocukları olan ailelerden çok daha fazla yardımcı olabileceğiniz açıktır.
Gal, son senelerde kendi kızgınlıklarına, hüsranlarına, ağladığı anlarda girdiği zor durumlara hakim olmak için büyük bir mücadele veriyor aslında.
Yaşadıklarının sadece kendisini değil hepimizi çok etkilediğini gayet iyi biliyor ancak bir çok durum ve girdiği sıkıntı, endişe ya da tahammül etmekte zorlandığı kızgınlık nöbetlerine hakim olmakta yine de zorlanıyor.
Ve onun kendisiyle verdiği mücadeleyi yakından tanıdığımız için ona kızmamız söz konusu değil hiç bir zaman.
Bazen onunla bir kaç adım daha ilerlediğimizi hissettiimiz olsa da birden yeniden gerilediğimiz oluyor.
Ve bu her defasında hepimiz için yeni bir hayalkırıklığı olsa da ona bir kez daha başaracağını söylemekten başka çaremiz kalmıyor.
................................
Dün gece yatmadan evvel, köpeği benimle indirmek isteyip istemediğini sordum. Ve hava yeterince bulutluydu. Bütün gün serpiştiren yağmur bir kaç saattir ara verdiginden Gal bir iki dakikalık tereddütün ardından bana tamam seninle geliyorum dedi.
Ve birlikte dolaşırken, iyi ki gelmişim seninle gezmek keyifli anne!! derken mutluydu.
Ancak bir, bir buçuk kilometre mesafelik bir yürüyüşten sonra yağmur serpiştirmeye başladığında birden yeniden sıkıntıya girdi.
Son zamanlarda yağmurdan korkar gibi oğlum. Onu yağmurda tedirgin eden şeyin ne olduğunu tam bilmiyorum.
Anne damlamaya başladı yeniden dediğinde, benim Pitzi'yi daha gezdirmem gerektiğini, isterse onun daha çabuk eve gidebileceğini söyledim.
Önce evet dedi sonra yeniden bir şey onu durdurdu.
Gök gürültüleri mi bilmiyorum onu tedirgin eden. Savaştan kalan bir korku mu bu? Gök gürültüleri atılan füzeleri mi anımsatıyor?
Ondan bazı şeylerin detaylarını öğrenmek zor. Beni susturuyor. Yeniden psikoloğuyla konuşmak gerekiyor.
................................
Ve hayat bir günden diğerine hep bir adım ileri iki adım geri devam ediyor...
Otizmin tedavisi var diyenlere gücüm ve tahammülüm, ne de sabrım hiç yok.
Otizm bir ömür devam eden bir sorundur.
Bu insanlar sorunlarını bilecek kadar akıllı olsalar da onları huzursuz eden hislerden kurtulmaları zordur.
Onları yeterince izole eden farklı yapıları, insanların temeldeki, göz rengi ya da iskelet yapısı gibi, onları diğerlerinden ayıran özellikleridir. Bu şeyleri kökten değiştirmek mümkün değil.
Kısmen onunla yaşamayı öğrenmek mümkün. Ve bizlerin onlarla daha rahat iletişim kurabilmeyi öğrenmemiz mümkün ancak onların da katıldığı yaşantınızın bir daha eskisi gibi olmasını beklemek zor!!