20 Mayıs 2020 Çarşamba

                             

                               
                                      Dünkü yazıyı neden yazdım




Geçtiğimiz günlerde kızımın askerlikten bir arkadaşı uzun bir karantina süresi sonunda, bir akşam üstü bize uğradı. Kapıdan girer girmez bana doğru dönerek; "  Batya salonda hep beraber bir kahve içsek güzel olur değil mii? Seni de çok özledim. "  dedi. Ben tabii keyiflendim: Tabii ki içeriz!! dedim gülümseyerek ona!

Ne tuhaftır ki kızım ve arkadaşlarıyla oturduğumda kendimi onlardan biri gibi hissederim hep. Sanki o yaşlardan seneler geçmemiş gibi bir hisse kapılırım çok zaman. Sanki ben hep aynı yaşta kalmışım gibi olur o anlar. Aynı deli dolu Batya, kimi yönlerimle hep aynı çocuksu insan , ama diğer taraftan da ciddiyeti bir o kadar eline almaya çalışan bir kadın... Onlar içinse ben sadece  ( doğal olarak ) Danielle'ın annesi olsam da :) .

Aslında ben gençliğimden beri kişilerle ilişkilerimde yaşı hiç önemsemedim. Önemli olan karşımdaki insanla anlaşabilmekti hep. Genç kızken annemin kimi arkadaşlarıyla büyük bir keyifle oturup sohbet ederdim. Önemli olan karşınızdaki insanla dialog kurabilmek, anlaşabilmektir...gerisi boş... Neyse kısacası karşılıklı kahveleri elimize alarak oradan buradan konuşup biraz güldük.. Daha sonra bu genç bayan bana dünkü yazımı yazmak için vesile olan soruyu sordu..

Bana bir şey danışmak istediğini söyleyince , kendi kendime.." Dur bakalım " dedim bir an. Benim geçmişte antidepresanlar hakkında yaptığım bir uyarıyı anımsamış. Altı yaşında, çok sorunlar yaşayan, agresif davranışlar gösteren yeğeni için gittikleri psikolog, terapilere çocuğun olumlu cevap vermediğini ve onların bir psikiatriste danışmalarında fayda olacağını söylediğinde aklına benim uyarım gelmiş..


Ona sadece dikkatli olmalarını, küçücük bir çocuğun bu tip ilaçlara başlamasının kolay olduğunu ama bunun hayatlarını daha fazla karıştırabileceğini söyledim. Eğer herhangi bir teşhis ve danışmanlığa ihtiyaçları olursa bunun için gerekli bir merkez ismi ve telefon numarasını ona verebileceğimi söyledim. Bundan fazla bir şey konuşmam, ikna etmeğe kalkışmam üzerime düşmeyen bir hareket olurdu.

O gün,  bir kez daha küçücük bir çocuğun alelacele psikiatr ile görüşmek için yönlendirilmiş olduğunu duymak bana çok üzücü geldi.

Ne tarafa dönsem yaşadığım toplumda, yaşlı, genç ya da çocuklar arasında bu tip ilaçların büyük ölçüde kullanıldığını gördüğüm için dünkü yazıyı yazmak istedim. Kendi yaşadıklarımdan yola çıkan otantik bir yazıydı bu.  Antidepresanlardan direk zarar görmüş bir insan olarak en içten duygularımı, yaşadıklarımı birebir anlattım.  Gereksiz eklemeler yapmadan ve hiç bir kişisel çıkarım olmadan yazdım. Hatta bir yerde kendimi belki de fazlasiyle açmış oldum, beni okuyacak herkese. Tabii sonuçta bu yazıyı kaç kişi okuyacak bilmiyorum.

Dün yazımın altına bir iki link eklemiştim ilk önce. Biraz aceleyle hareket edip, şöyle bir göz atarak bulduğum bir kaç link'ı sayfamda yazıyla beraber paylaştım. Sonra benim yazdıklarımla kimi açılardan tam benzeşmeyen açıklamalar olduğunu gördüm bu iki link'te de. İnternette bir çok site'de anlatıldığı gibi psikiatrik ilaçlar üzerine insanları yeterince uyarmayan, doğruyu tam olarak açıklamayan çok fazla bilgi var internette. Gerçekleri tamı tamamına anlatan ve kimi kişilerin yaşayabilecekleri kabusu gözler önüne açıkça seren çok fazla doktor, çok fazla psikiatr, çok fazla kurum, kuruluş, site, gazete, dergi ya da televizyon kanalı yok gibi. Halbuki hayatlarını bu ilaçların zararlarını insanlara açıklamaya adıyan doktorlar da mevcut. Bir çok bilinçsiz, habersiz doktorların yanında bu doktorlar hastalarının nasıl zavallı hallere düşebildiklerini belgelerle kanıtlamaya çalışan ender insanlar..

Antidepresanlar için zamanında Wikipedia'ya girdiğimde , ilaçları bırakan bir insanın ortalama olarak bir sene , en fazla bir buçuk sene bunun yan etkilerinden etkileneceğini yazıyordu. Bir çok internet sitelerinde İlaç Sendromunun sadece bir kaç hafta süren bir zor süreç olduğundan bahsediliyor. Ender olarak bazı makalelerde, küçük bir kitlenin senelerce bazı semtomlar yüzünden zorlanabilecekleri hakkında bilgi veriliyor.

İlaçların yan etkilerinden çok uzun yıllar çekenlerin sayısı belki yüzde yirmi kadardır. Ancak bugün toplumun en az yüzde otuzunun böylesi ilaçları kullandığını düşünürsek, bunların içinden yüzde yirmisinin hayatlarını bu derece etkileyek bir şeyi yaşayacak olmaları bence yine üzücü ve bilinmesi gereken bir durumdur.

Aklıma geçenlerde bir toplantıda , kocası öldüğünde hiç durmadan ağlayan bir bayanın beş ay sonunda artık dayanamayarak gittiği psikiatristten aldığı reçeteden beri beş yıldır daha huzurlu bir hayat sürdüğünü anlattığı hikayesi geldi. Onun gibi nice insanlar var. Ya ilaç yüzünden, ya da kendisinin ilaca olan güveni yüzünden bu kadar senedir bu bayan mutlu yaşıyorsa kim ne diyebilir?

Bunun yanında hayati boyunca böyle ilaçları yutmuş bir akrabamın sonunda 70 'ine gelince Alzheimer hastası olup çıktığını biliyorum. İlaçlardan bu hastalığın geldiğini nereden bildiğimi sorarlarsa. Yıllardır bu ilaçlar üzerine doktorat yapacak kadar yazı, makale okudum, dokümanterler izledim..Oradan çok şey öğrendim. Bu ilaçlar yüzünden uzun zaman çekmiş biri olmasaydım ben de bunların hiç birinden haberim olmayacaktı!

Bu yüzdendir ki dün blog'umda.o yazıyı paylaştım...

Tabii ben etkisi küçük bir insanım, belli bir kitleye ancak sesimi duyurabilirim. Ama olsun..bazen tek bir insana bile bir faydamız olursa ne ala değil mi?



Batya R. Galanti






                        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder