Uykusuzluk, endişe halleri, panik atak ya da diğer mental sorunlar..çözüm nerede?
Uykusuzluk...En yorgun halinizle yatağa girip, beyaz bir gecenin sonunda, günün ilk ışıklarıyla nasıl sabahladığınızı bilemeden yorgun bir yolcu misali yatağınızdan kalkmaktır.
Uykusuzluk bir çoklarımızın zaman zaman yaşadığı olağan bir durumdur. Kimilerinin hayatlarının belli dönemlerinde karşılaştıkları bir problemdir. Bir diğerlerinin hiç tanımadıkları bir şey, bazıları içinse neredeyse bir norma dönüşür gibidir uykusuzluk! . Yastıklarına başlarını koydukları an anestezi verilmiş gibi baygın uyuyanlar da vardır. Bu da bir şanstır!!
Sanırım kadınlar uykusuzlukla erkeklere göre daha sık karşılaşsalar da erkeklerde de bu problem görülebiliyor.
Kadınlarda demiştim, hormonlar adeta hayatlarını yöneten baş etkenlerdendir. Aynı hormonlar yüzünden genç kızlıktan yaşlılığa kadar kadınlar bir çok semptomların kurbanı bir hayat sürmek zorunda kalırlar. Uykusuzlukta bunların başında gelir...Sinirlilik, hassasiyet, baş dönmeleri, huzursuzluk, ağrılar vs... derken uykusuzluk bir kez baş gösterdimi yandık!! Dönem dönem hep bir şeyler kendilerini hissettirir kadınlara.. Bir çoklarının ilk başvuracakları çözümlerin başındaysa "haplar" gelir!
Benim için uykusuzluk daha genç kızlık zamanlarıma kadar iner. Zaman zaman beni etkilemiş, ama adeta bununla yaşamayı öğrenmiş gibiyimdir. İlk zamanlar zordu belki. Bir anda başlayan bir şey olmuştu. Benim uykusuzluğumun nedeni o büyük korkuydu. Daha önce hissetmediğim yoğunlukta bir endişeydi bu. Öylesi bir korkuydu ki. Koca evrenin içinde bir kaybolmuşluktu bu!!
Ne ilginçtir insan beyni. Sanırım daha küçüklüğümde yaşadığım bir birikim, bir şeyler vardı. Kimse durup dururken böylesi bir girdabın içine bir anda sürüklenmez yoksa diye düşünüyorum. Bir anda kendimi kimsenin yardım edemeyeceği bir durumda bulmuştum. Yardım etmek isteyen varmıydı bilmiyorum. Sanırım böyle bir durumla karşılaştığınızda çok kez başınıza gelen ikinci diğer büyük felaket kendinizi kimseye anlatamamaktır. Korkunun insana ilk etkilerinden biriyse uykusuzluktur. Bir anda daha 17 yaşında bir genç kız geceler boyu gözünün bir an bile kırpmadığı şekilde bulduğunda ne yapar? Hiç!!! Geçmesini bekler... Bekler.. Kendi kendine savaşır.. Günlük hayat devam ederken, hayat koşarken, okul, dersler, sınavlar birbiri ardına gelirken beklentilere cevap veremediğinizi görürsünüz. Daha düne kadar çocukken, böylesi karmaşık şeylerle uğraşmakta nerden çıkar ki?!

Peki ne yaptım? Hiç! Bir ara Pasiflora almayı denemiştim. Kimin tavsiyesiydi bilmem. Doğalmış! İyi gelirmiş. Uyuturmuş!! Kaşık kaşık içseydim de ne yazardı. Herkes horluyor, ben neredeyse bir şişeyi diktim kafama herşey olduğu yerden devam etti. Sabah oldu, gözlerim şiş, okulun yolunu tuttum, uykusuz!!
Annemse ben çocukken uyuyamadığında, arkadaşından zaman zaman bir haplar isterdi. Hatta hapları ben giderdim almaya. Bir kaç gecenin sonunda sanırım atlatırdı sorununu. Sonra bir daha almazdı bu haplardan.
Ancak köşe başındaki eczanede biz ne istersek vardı. Sinir hapları, antibiyotikler vs... Doktordan reçeteye gerek yoktu. Bir iki merdiven inerek girdiğim eczaneden bakkaldan alışveriş yapar gibi, ne istersem verirdi kadın elime. Ne çocuk oluşum, ne reçetesiz gelişim, kimseyi ilgilendirmiyordu. Ver parayı al ilacı! Kadın kutuları incecik beyaz bir kağıda sarardı sonunda. Ve hayat kolaydı. Sonuna kadar kendinizin patronuydunuz. Kimse karışmazdı. Hangi hapı isterseniz yutardınız !! Sonunda bundan çıkacak yararlar ve zararlar da sizin kendi boynunuzaydı.
İlginçtir. Genç kız olmama rağmen ben haplardan korkardım. Birilerinden duymuş olmalıydım. Tüm yaşadıklarıma rağmen ilaçlara elim gitmemişti. İlaçlara başlamak için yaşımın çok küçük olduğunun farkındaydım.
Dokuzuncu sınıfta yaşadığım o korkunç sene ne okulu bırakmayı düşündüm, ne de ilaç kullanmayı..
Sonunda da kısmen o zor dönemi bir şekilde atlatmıştım. Kimin ve neyin yardımıyla, bilmiyorum. Sadece kendimi bir şeylere zorlayarak sanırım. Pes etmedim. Okula her gidişim tekrarlayacak panik atakların korkusuyla olmuşsa da buna kendimi yeniden alıştırana kadar devam etmiştim. Annemin istersen okulu bırak önerisine ne kadar gücendiğimi de ayrıca hatırlıyorum. Herkesin hayalini kurduğu bir okulda okuyup, insan nasıl orta yerde bırakırdı?!!
Ve uykusuzluklar bir zaman sonra kısmen azaldı. Okula gide gele korkularımı kısmen yenerken, uykularım, yorgunluklarımla beraber seyreldi....
Hayat boyu dönem dönem daha az uyuduğum zamanlarım oldu. Dediğim gibi, kadınlarda hormanlar bir çok şeylere sebep olan önemli bir etken.
Ancak sadece belli bir yaşa geldiğimde ilaç tuzağına düşüverdim. Keşke hiç inanmasaydım, SSRI'ların zararsızlığına, etkili oluşlarına.
Geçtiğimiz hafta kızımın en iyi arkadaşlarından birinin ağzından duyduğumda, "Uzun zamandır uykusuzluk içindeyim, artık beni kötü etkilemeye başladı, kendimi hiç bir şeye veremiyorum, derslere çalışmakta zorlanıyorum!" derken!! Bu konu üzerine takıldı kafam; uykusuzluk, endişe halleri ve bir çok sebeple bu yaşlardan başlayan bir maceradır bu! İçine girdiniz mi, bir daha çıkması neredeyse imkansız bir sorundur ilaçlar. İlk anda sihirli bir çözüm gibi görünür insanlara...Sonunda bunların kurbanı oldukları günler geldiğinde de yine sorunun kendi beyinleri olduğuna inanırlar. İlaçların hayatlarını kaydırdığının farkında bile değildirler çoğu zaman. Derler ki; "Bak ilacı kesince olmuyor!" Olmuyor çünkü bedeniniz ilaçlara alışmış! Beyniniz bazı maddelerin tesiriyle değişime uğradıktan sonra yapacak fazla bir şey kalmıyor.
Kızımın arkadaşını daha başlamadan uyarmaya çalıştım. Başka yollar denemesi için. Çünkü ilaç kullanmayı gerektirecek bir durumu olmayan bir genç kızın hayatını bile bile karartmasına izin vermek üzücü.... En azından uyarmakta yarar var. Çünkü biliyorum, doktora gittiğinde hiç bir engelle karşılaşmadan ilaçlar eline verilecek.
Onun gibi bir başka arkadaşı da SSRİ türü ilaçlara başlamış. O ise uzun zamandır çok çaresizlik içinde bocalayan bir genç. Bu yüzden bir şey demek zor. Yine de annesi olsam farklı bir yol denemeye çalışırdım. Eğer mümkünse tabi!!
Toplumun yüzde yirmisi ilaç kullanıyor diye okumuştum bir yerlerde. Benim etrafımda şahit olduğum sayılara bakarsam bu oran komik bir rakkam gibi geliyor bana. O kadar çok insan ilaçlardan bahseder oldu ki!! İnsanların yeterince sorunları var. Bir taraftan genel problemler, diğer taraftan kişisel bocalamalarla hayat düşündğumuzden daha çok zorluyor bir çoğumuzu, Bunun açıkça kişilerin anlatımlarında, genel hallerinde bile gözlememek mümkün.
Geçen haftalarda yine uykusuzluğum tuttu.. O günlerde bir arkadaş bana; "Bundormin!" den haberin yok galiba dedi. "Bundormin", Israel'de satılan bir uyku ılacı. Özellikle yaşlı insanların çok kullandığı bir haptır bu. Eczande, ilaç alan yaşlıların hep ellerine bu hapların verildiğini görürüm. Hayatımda bir defa kullandım. İki gece almıştım bu ilacı. Aman Tanrım, sanki ölmek gibiydi. Normal bir uykuyla hiç ilgisi olmayan tuhaf bir durumdu bu. İlacı aldığınızda kapkaranlık bir dünyanın içine gömülür gibisiniz. O bildiğiniz uykunun sizi sürüklediği o dinlendirici, rahatlatıcı, rüyalara doğru yelken açtığınız bir faza geçmek gibi değildi bu, bu ilaçla uyumak. Hoş olmayan bir deneyimdi.
Dışarıdan aldığınız kimyasallarla bedeninizin alışkın olduğu fonksyonların yerine gelmesini beklemek belki bir derece mümkün. Ancak hiç bir ilaç doğal işleyen şeyin yerini almıyor ve sonunda bedenin doğal işlevlerini yerine getiremeyecek şekilde bozulmasına da sebebiyet veriyor.
Seneler evvel bu tip ilaçlara başlayan bir dostum bir kaç ay içinde ilaçlara her defasında geri dönüyordu. Çünkü şikayetleri en kötü şekilde geri geliyorlardı. Artık ilaçsız bu işi götüremeyenlerden sadece biriydi bu. Annem doktoruna, ilaçları bıraktığımdan bir hayli bir zaman sonra yaşadıklarımdan bahsettiğinde; "İlaç almadan olmaz,,, Tabi ki kendini iyi hissetmez!"demiş.
İlaçsız olmak zorunda! Beyninize bir kez zarar vermiş bir maddeyi ya da benzerini bir defa daha almanın sizin için sorunu çözecek yol olduğuna inanmanın mantığı nerede?!
Doktorlar herşeyi bildiklerini sanıyorlar. Doğru çoğu kez bizden çok daha iyi bildikleri şeyler var. Ancak bazen bizler kendi bedenimizi onlardan iyi tanıyor da olabiliriz. Hele, İlaç Sanayinin , para için insanları nasıl kurban ettiğini anladıysanız. Hele, bu ilaçlar yüzünden seneler boyu azap çeken insanların başlarından neler geçtiğine bire bir şahit olmuşsanız. Eğer, siz bedeninizin neler yaşadığını biliyorsanız. Neden bu şeylere devam edesiniz? Bu büyük bir savaş. İlaçların beyine yaptığı değişimleri değiştirmek bazen mümkün olabiliyor. Bazen bu kısmen mümkün bazen de zararı geriye çevirmek neredeyse imkansız. Bu yüzden çıkmaz bir sokağa girmemek adına yaşadığınız kimi ufak tefek sıkıntılar, kimi depresif haller, kimi uykusuzluk problemleri için kendinize alternatif çözümler aramayı tercih etmenizi öneririm. Başından bu konuda çok şey geçmiş biri olarak. Sahit olduğum örneklere bakarak. Kendinize önce bir şans tanıyın lütfen. İlaçlar sizi daha büyük problemlerin içine sokmaktan baska işe yaramayabilirler de!
Batya R. GALANTI