Dışarıdan gelen havai fişek sesleriyle kendi kendime, birileri bir şeyleri kutluyorlar yeniden diyorum....Özel bir şeyler var yine. Mutluluklarını başkalarıyla paylaşmak isteyenlerin dışa vurdukları sevinç gecenin 11'inde salonumuzda da hissediliyor.
Bir kaç yıl evvel kumsaldaydım yine. Gecenin karanlığını aydınlatan, sıra sıra mumlar diziliydiler kumların üzerinde, denize yakın bir noktada...beyaz bir kumaş ileri doğru serilmiş, her tarafa kırmızı güller dökülmüştü ...Ve en sonunda da bir masanın üzerinde bir şampanya şişesi ve bardaklar duruyordu. Hatta biraz geride bir yerde DJ müziği ayarlıyordu. Tiyatronun oyuncuları daha yerlerini almamışlarsa da davetliler yavaş yavaş çevrede heyecanla bekleşmeye başlamışlardı. Bizim gibi meraklılarsa bakınıyorlardı neler oluyor diye. Romantizmin bir an için heryeri sardığı bir dekordu bu...
Film mi çeviriyorlar acaba? diye düşünseniz de bir an. Sanırım sadece genç bir adam sevdiği kıza evlenme teklif ediyordu o gece.
Her detay, en incesine kadar düşünülmüştü.
Kim demiş ki erkekler romantizmden anlamazlar diye?
Kim demiş ki bugün sevgi yok diye?
Herşey var, hala insanlar aşık oluyorlar. Hala sevgi var!! Beraber bir hayat için hayal kuranlar yığınla. Şarkılara söz olan, filmlere senaryo olarak geçen aşk hikayelerini yaratan gerçek yaşamdaki insanlar bunlar. Hayat var oldukça, sevgi, nefret, kıskançlık.....herşey var olmaya devam edecek.. Sadece duyguların ifade ediliş şekli değişiyor zamanla.
Eskiden belki daha sadeydi yaşanan duygular. Daha size özeldi. Herşey biraz daha tutucu bir alan içinde yaşanırdı. Aşk. sevgi, ihtiras sizle sevdiğiniz arasındaki özel duygulardı. Kimi anları sadece iki insan paylaşırlardı.
Belki de birilerine bir şeyleri ispat etmek yarışı yoktu işin içinde.
Bundan bir kaç ay evvel, yine sahilde Gal'le yürürken, mikrofondan duyuluyordu genç bir adamın sevdiği kıza hayatlarını birleştirmeyi teklif ederkenki kelimeleri. Kalbinin derinliklerinden gelen aşk sözlerini diziyordu. Biz yürürken, sesler tahta bir panonun arkasından geldiği için kimseyi göremesekte kulaklarımızı doldururan o büyülü ifadeler zihnimizde kurulan hayallere dönüşüyordu bir an. Bir taraftan genç çocuğun heyecanı kulaklarımızı doldururken aynı anda en az bir buçuk iki kilometre ötede de kimi havai fişekler patlamaya başlayınca, Gal o an saf saf, " Anne, bu gençler için mi patlatıyorlar o ilerideki hava fişeklerini?" diye sormuştu. Yok Gal, ilerideki havai fişeleri bir başkasına ait herhalde.
Bu tip romantik senaryolar ve mizansenler eskilerden, akılları çok özel şeylere işleyen romantiklerin buluşlarıydı. Seneler evvel, Amerikan Ordusunda görevli kimi askerlerin, Irak'taki operasyonlardan dönüşlerinde nişanlılarına yaptıkları süprizleri kameralar aracılığıyla filme aldıkları çekimlerden esinlendiler herhalde bugünün gençleri.
Bazen de tüm askeri bölüğün gözleri önünde, tören sonunda bir kapanış senaryosu gibiydi böylesi özel anlar. Azdılar, özeldiler. Ender olan görüntüler televizyonlarda gösterildiklerinde heyecan yaratırlardı.Uzun süre nişanlılarından, sevdikleri kızlardan ayrı kalmış subayların mutlulukları... Belkide herşeyi bu kadar özel yapan da buydu. O insanların aylarca sevdiklerinin yüzlerini görmemiş olduklarını bilmek. Ya da çatışmaların olduğu, tehlikeli yerlerden, savaşın, ölümün öldüğü ülkelerden sağ salim dönen sevgiliye ilk sarılıştı bu..belki de bir yıl aradan sonra...
Aslında Irak'taki askerden çok daha öncesi de vardı bu tip çekimlerin. Ancak daha eskilerde belki çoğu çekilenler fotoğraflardaydı.
II. Dünya Savaşının sonunun müjedelendiği 1945 yılına ait bir fotoğraf nasıl da tarihe geçmişti. New York Times Square'de kendini o anın coşkusuna kaptıran bir genç denizcinin ilk gördüğü kıza sarılışı. O meydanda, birbirini aslında hiç tanımayan iki genç insanın kavuşan dudakları Life Dergisinin kapağına geçtiğinde zihinlerden silinmeyecek o görüntünün hikayesini bugüne dek anlatacaklar olacaktı.
Zamanla teknoloji çığır atlarken, toplumların yaşam anlayışı da herkesi geçen yüzyılın Times Square'deki çiftine çevirdi. Her insan, en basit en kendi kişisel imkanlarıyla kendini, o küçük dünyasında bile koca bir kahraman bir artist gibi hayal ediyor artık.
Birazıcık planlayarak, biraz düşünerek kafamızdakileri hayata geçirmenin ne kadar kolay olduğunu biliyoruz.
Otuz sene önce, kocaman kameralar olduğu halde yapılan çekimlerin, kimi televizyonlara satılan görüntülerin benzerlerinin bugün daha geniş platforma yayılabilmelerini sağlayan imkanları artık neredeyse kullanmayan kalmadı.
Ve böylece ortaya bir çeşit yarışta çıktı sanki. Herkes birbirlerini taklit ederken, eskiden çok özel olan şeyler bugün sanki banalleştiler. Çoğu kez, biri diğerinin yaptığının aynısını yapmak arayışında, insanın hep diğerlerinden eksik kalmamak tutkusu aslında herşeyin önünde geliyor.
Önemli olan belki de kendinden çok başkalarına ispatlamak. Önce sizin de bir sevgilinizin olduğunu, sonra onun sizi ne kadar çok sevdiğini, ve sizin için yapabileceklerini. Ve güzelliğinizi, ve şıklığınızı.
Bunların aslında hepsi belki de ister istemez insan olmanın, bir toplumun içinde yaşıyor olmanın değişmez parçaları. (Kısmen hepimizde var olan kimi insanı yönlerimiz bunlar)
Ancak bugün herşey çok şişirilirken sadece, o çok büyük heyecanlar ve film gibi başlayan aşkların sonu da eskisinden çabuk gelmiyorlar mı?
Bugün insanlar herşeyi ekstrem halleriyle yaşıyorlar sanki. Sevgiler, aşklar, evlilikler, birliktelikler ve bir çırpıda biten hikayelerle dolu heryer.
Bu yüzden belki de gerçek olan kimi şeyler aslında bu kadar şişirilmeye ihtiyaç duyulmayacak kadar özeldirler. Size ve sevdiğiniz kişiye aittirler. İspat savaşı içinde olmayacağınız kadar güzel. O anları birlikte, sadece o iki insanın yaşamasıdır o özelliği veren. Başkalarına, çok fazla dekora, çok fazla ışığa ve bağırışa gerek olmadan.
Bir şey ne kadar gerçekse o kadar süsten, ihtişamdan ve gereksizliklerden uzak kalabilir.
Bugün aşklar kadar ayrılıklar da banalleştiler. Ve tüm bunlar artık hiç bir şeyin özelliği kalmamış gibi bir his yaratabiliyor insanda. Ne kadar çok ihtişam ararsanız, ne kadar çok başkaları gibi olmak isterseniz o kadar siz olmaktan, o kadar özel olmaktan uzaklaşırsınız gibime geliyor.