Barışa Filistin tepkisi
Geçtiğimiz Salı günü , Arap Emirlikleri , Bahreyn ve Israel'in imza koydukları barış antlaşması töreni televizyonlardan canlı yayınlandığı sırada Israel'in güneyinde sirenler çalmaya başladı.. Aşdod ve Aşkalon şehirlerin'de de duyulan sirenler, o an Gazze'den Israel'deki sivilleri hedef alan roketler Filistinlilerin Israelle yapılan barış'la ilgili duygularının en açık ifadesiyidi..
Televizyonlarda yüzleri mutlulukla parlayan dört lidere gözlerim iliştiğinde ise şu anki şartlarda bu barışa bu dört ülkenin ne kadar olumlu ve sıcak baktıklarını en net şekilde ifade bulduğunu gördüm..
1948'de Israel'in kuruluş ilanının ertesi günü Filistinlilerin Yahudi devletine karşı zaman kaybetmeksizin başlattıkları saldırılara o zaman bilffil destek verdiği bilinen Suudi Arabistan'ın bugün imzalanan barışın altında şimdilik imzası olmasa da tam destekçisi ve aktif parçası , hatta öncüsü olduğu biliniyor.

Bu barışın geleceğine yıllar evvel inanmak zordu belki. Ancak geçen zamanla değişen koşullar ülkeleri yaklaştırabiliyor. Eski düşmanları yakın startejik dostlar olmaya bile itebiliyor...
2015'te Barak Hüseyin Obama'nın İranla imzaladığı Nükleer Antlaşma'ya inananlar Amerika'da Demokratlar ve İran parasını özleyen Avrupaydı.. Bölge ülkeleriyse bu antlaşmanın kesinlikle hiç bir şeyi güvence altına almadığını biliyordu..
Hüseyin Obama görevde olduğu sürece İslamcılara verdiği destekle Israel düşmanlığını göstermeğe devamn etti. Obama'nın görev süresi boyunca Israel hiç olmadığı kadar yanlız bırakıldı .
Amerika'nın İran'a verdiği ödünler ve hiç bir gerçekliği olmayan bir antlaşmayla Israel ve bölge'de Şii İran'ın tehdit ettiği sünni ülkeler kendilerini hiç bir zaman oilmadığı kadar tehlikede hissettiler. Ve bu durum, Arap ülkelerini kendileriyle aynı düşmana karşı mücadele veren Israel'le yakınlaşmsaya itti. 2015'ten itibaren Israel'le Körfez ülkeleri arasında devam eden bu gizli yakınlaşma , karşılıklı bir anlayışa ve stratejik destek arayışına dönüştü..
Obama'nın gidişi ve Trump'ın gelişi Amerikan politikasının yönünü tamamen değiştirdi...
Hamas ve Abu Mazen şu an tarihte görülmediği kadar yanlızlaştılar..
Kendilerini adil olmayan bir barışın karşısında bulduklarını ve kardeşleri tarafından ihanete uğradıklarını iddia ediyorlar..
Oslo Antlaşmasına göre Körfez ülkeleri Israel ve Filistinlilerle adil bir barış olmadığı sürece normalleşmeyi reddetmişlerdi..
Geçen zamansa Arapların bu konuda sabrını taşırmışa benziyor. Defalarca Israel'in kendilerine yaptıkları önerileri ellerinin tersiyle geri çevirmeyi tercih eden Filistinliler hakkındaki gerçekleri Avrupa'dan daha iyi bilenler Araplardır.
Zaman değişti, koşullar değişti ve kaybedilecek çok şey var. Sanırım bunu tek göremeyen Filistinliler.
Filistinli Yöneticiler bugüne dek halklarını zavallı konumunda tutup, onların sırtlarında kurdukları sömürü rejimiyle istedikleri gibi saltanat sürmeyi, gücü ellerinde tutmayı tercih ettiler. Ve bu oyuna bugün de devam etmek istiyorlar.
Acındırma politikalarıyla aldıkları yardımlarla bu sistemi devam ettirdiler. Savaş, kan, mülteci kamplarında devam eden sefil hayat onların ilacı oldu.
Filistinliler geçen zamanın farkında olmadılar hiç. Artık kaybettikleri destekle nasil idare edecekler? . Bugün ellerinde kalan İran, Katar, Türkiye ve Müslüman kardeşler grubuyla Amerika'ya ve Körfez ülkelerine karşı cephe alıyorlar.
Halbuki Israel Körfez ülkeleriyle barış masasına oturmak için Yehuda ve Somran'daki ilhak kararını durdurdu. Son aylarda Batı Şeria'da yeni yerleşim yerleri kurmak için olan tüm faaliyetler donduruldu.
Bunun Filistinliler açısından büyük bir anlamdı olmalıydı bence. Gerçekten istedikleri barışsa eğer!!?
Israel defalarca Araplardan ve Israel'den gelecek destekle Gazze'nin Ortadoğunun Hong Kong'u olabileceğini tekrarladı.
Körfezden gelen yardımları ellerinin tersiyle geri çevirmeyi tercih eden Abu Mazen hala neyine güveniyor.?
Barış antlaşmasının imzalandığı akşam Israel'i tanıyan arap kardeşlerine meydan okuyan Filistinliler sorunlarının Israel'in " varlığıyla" olduğunu bir kez daha ispatlıyorlar.
Israelli sivilleri hedef alarak tepkisini gösteren, düne kadar yardımlarını bekledikleri Arap kardeşlerinin bayraklarını yakıp üzerlerinde tepinenler adil barıştan bahsediyorlar.
Batya R. GALANTI