5 Şubat 2019 Salı






                                            PSİKİATRİK İLAÇLAR ÇÖZÜM MÜ?




Bundan yaklaşık bir ya da bir buçuk yıl evvel bir sabah oğlumla okul servisini beklemek için aşağıya inmiştik . Oğlum bunu çoktan  yanlız yapması gereken bir yaşa gelmesine rağmen kimi korkuları buna hala daha izin vermiyordu o zamana kadar . Aşağı indiğimizde yan blokumuzda oturan bir komşumuza rastladık. O da küçük kızıyla yine servis bekliyordu.
Kırk yaşlarında olan bu bayanla zaman zaman sohbet etmek imkanım olmuştur. Karşısındaki ile çabuk samimiyet kuran, gelişigüzel, ama bir o kadar hayat yorgunu bir ifadesi olan bu bayan açık sözlü, dediğim dedik tiplerden birine benzer. Bir gün bana ; " Senin oğlun da otist değil mi diye?" direk bir şekilde soruvermişti. Zaten aramızdaki iletişim bu soruyla başlamıştı. Bu bayanın iki çocuğu da otistti. Biri on beş diğeri iki yaşında iki çocuğu vardı.  Büyük olan oğlandı . Otizm erkek çocuklarında kız çocuklarına oranla beş kat fazla görülüyor. İkincisinin kız olduğunu duyunca çok sevinmiş. Bu ona ikinci çocuğunun otizmden muaf olduğuna dair bir işaret gibi gelmiş o zaman. Birinci çocuğunuz otist ise ikinci bir çocuk dünyaya getirmek alınacak büyük bir risktir her zaman.  Ama her şey insanın kendi kişisel özgür kararıdır bu hayatta.
İşte o sabah yine aşağı indiğimizde  bana şöyle bir selam verirken çok heyecanlı bir şekilde telefonda konuşmaya devam etmişti Orit .   Bir arkadaşıyla büyük oğlunun ilaçlar yüzünden girdiği zor durumunu tartışıyordu.
Otist çocukların yarısından  fazlası ne yazık ki psikiatrik ilaçlar altında bir yaşam sürüyorlar.
Neden mi? Bedenleri kocaman antenlerle donanmış bir makine gibi olan bu insanların alıcılarının son derece güçlü olması onların günlük hayatı devamlı bir duyu savaşı içinde geçirmelerine neden oluyor.
Normal insanların farkına bile varmadıkları sesler, dokunuşlar ve bilimum şeyler bu insanların hayatını çekilmez bir hale getirebiliyor.   Hele çok küçük yaştaki otist çocukların daha konuşamadıkları, kendilerini, duygularını hiç bir şekilde dile getiremedikleri çağlarda yaşanılan güçlük hem onlar hem yakınları için kimi zaman bir imkansızı becermek gibidir. Her an yaşanan zorluklar öfke nöbetleriyle biterken yaşam bir cehenneme dönebilir bu insanlar için .
İşte o sabah bu zorlukları birebir yaşayan Orit'in telefonda konuştuğu şeyler korkutucuydu.
Otist çocuklarıyla yaşadıkları çıkmaz yüzünden psikiatrik ilaçlara başvurmak zorunda kalan bir çok anne babanın düştüğü zor durumu anlatıyordu. " Çocuk deli gibi, ilaçlar artık fayda vermiyor..
Ya bırkması lazım  ya da başka bir ilaçla değiştirilmeleri şart." Arkadaşı ona, bir süre hastaneye yatırılmadan bu imkansız diyordu...  Aklıma Gal dört yaşlarında iken başlayan zor dönemimiz  geldi. Altı yaşına geldiğinde öfke nöbetleriyle daha fazla mücadele edemeyeceğimi hissederek çocuğumu bir psikiatriste götürmüştüm ben de. Gal altı yaşında iken ne yazık ki ona hala daha otizm teşhisi konulmamıştı. Fakat yaşadıklarımız sonuçta bizi son derece etkiliyordu. O gün elimizde otistik bir çocuk olduğunu  bilmeyen ve anlamayan bir doktor on beş dakika içinde psikiatrik ilaçlar içinden uygun gördüğü bir tanesini reçeteye yazarak elimize kağıdı tutuşturmayı becermişti. Bu ilaçlar göreceksiniz ki çocuğun nöbetlerini hemen kesecek, ayrıca tikleri için de bire bir bir çözüm olacak.Gerçekten de ilaca başlar başlamaz Gal bir anda bambaşka bir çocuk oluvermişti. Sadece stereotip hareketleri durmamıştı. Bir anda hayatım kolaylaşmış , Gal çok daha sakin bir çocuğa dönüşüvermişti. Sanki sihirli bir değnek değmiş gibiydi. Ne mutlu bize idi kısaca. Fakat aradan geçen aylar boyunca bir yandan kendi kendime peki bu ilaçları ne kadar süre daha vermemiz lazım soruları kafamda dönmeye başlarken diğer taraftan altıncı ayı yakaladığımız gibi öfke nöbetleri yavaş yavaş tekrarlamaya başlamıştı.

İlaç Sanayinin dünyanın en büyük sanayileri içinde olduğunu biliyoruz. Turizm, Bankacılık, Enformasyon, Seks ve İlaç en büyük getirilerin altında imzaları olan endüstri alanları..
Aslında tedavi etmeyip semtomları denetlemeye yarayan bir çok ilacı İlaç firmaları tüm dünyada pazarlamaya devam ediyor.  Placebo etkisi denen şeyi de bugün bir çoğumuz biliyoruz. Bizi iyileştireceğinden emin olduğumuz bir hapı yuttuğumuzda aslında içinde gerçek anlamda tedavi edici hiç bir madde olmayan sözde ilacın bizi iyi etmesidir. Bu bir deneydir.  İlacı alan kişinin kendini iyi olacağı yönde telkin etmesiyle ilişkili olan bir durum ıspatlıyor. Dünyada en çok tüketilen ilaçlar, kalp ve damar hastalıkları için verilen ilaçların yanında ağrı kesiciler, diabet ve ardından gelen Psikiatrik ilaçlar..  Örneğin Psikiatrik ilaçlar mental hastalıkları gerçekten tedavi eden ilaçlar değildirler.  Aslında sadece semtomları belli bir oranda ve yine belli bir zaman için ( kişiye göre değişen bir şey bu )  azaltarak kişinin normal bir hayat yaşayabilmesine yardımcı olan maddelerdir. Ve bu maddelerin doktorlar tarafından verilmesine rağmen çok tehlikeli olabileceklerini genelde insanların bir çoğu ya bilmez ya da kısmen bilir. Bu ilaçlara bir kez başlayan bir kişinin bir daha bunlardan kurtulma şansı neredeyse  yoktur.



Oğlum Risperidone'la yaklaşık altı ay rahat bir soluk almış gibiydi. Bu ilacı kendi elimle oğluma verdiğim günlerde ne tesadüftür ki bedenimde bir çok tuhaf semtomlar yaşamaya başlamıştım.
Yıllar evvel kuzinimin bana geçirdiğim zor zamanları görerek iyi niyetle önerdiği SSRİ sınıfından aldığım antidepresan'ın yan etkileri başlamıştı ve  bense ilk zamanlar bana neler olduğunu anlamıyordum bile. Hafızamda başlayan tuhaflıklar, bir saniyeden diğerine yaşadığım korkutucu unutkanlıklar ve ardından gelen kimi nörolojik başka semtomlar. Kendimi attığım ilk Nörolog bana ilaçları bırakmamın zamanının geldiğini söylediğinde jetonum düşmüştü. Halbuki o güne kadar SSRİ denilen ilaçların, alışkanlık yapmadıklarını ve tamamen zararsız oldukları anlatılıyordu . Yeni dönem ilaçlar olarak duyduğumu anmsiyorum SSRI sınıfına giren ilaçları. Ben bir gün kendimi bu ilaçlar yüzünden bu kadar kötü hissedeceğimi bilseydim hiç kullanırmıydım acaba????
Bıraktığım zamansa kısa süre içinde herşeyin normale döneceğinden çok emindim. Bu pek öyle olmadı.  Oğlumu altı ay sonra doktora tekrar götürdüğümde ise bana dozajı"  biraz arttırmak " lazım demişti .  İşte o gün doktorun dediğinin tam tersini yapmaya karar verdim.
Eğer daha altı yaşında bir çocuk bir kaç ayda bir dozajı yükesiltilmesi gereken bir ilacı kullanmaya devam ederse bu çocuğu nasıl bir gelecek bekliyor olabilirdi?
Aynı zamanlarda oğlumun sınıfından bir çocuğun annesi beni ;  " Onlara yardımcı olmamız şart, bu şekilde bir stresle yaşayamazlar  ilaç en iyi çözüm!!! "  diyerek beni ikna etmeye çalışıyordu.
Bense verdiğim kesin kararın ardından oğlumun ilacını son derece yavaş bir şekilde kestim. İlginç olan nedenini pek bilmediğim bir şekilde öfke nöbetleri o dönem azalmıştı tekrar. Bu benim haklılığımın ıspatı gibi geldiyse de zamanla yeniden yaşadığımız asabiyet hallerini çözmenin farklı yollarını aramaya başladık. Onu ata binmeye götürdüm, jimnastik yaptırdım, yüzdürdüm ve herşeyden önemlisi oğlumun davravislarina, takıntılarına ve kızgınlık anlarında yaşadığı kontrol kaybına karşın ona nasıl davranmamız gerektiğini bize öğretecek bir danışman psikologla görüşmeye başladık. Kendi kendimize de zamanla deneyerek, yanılarak, tecrübeyle onunla en doğru yolun ne olduğunu çözdük. Dönem dönem zorlandığımız hep oluyor. Fakat ilacın en doğru çözüm olmadığını kendi bedenimde de bizzat yaşadığım için Tanrı'dan her zaman bize oğluma yardımcı olabilmemiz için ilaçtan başka yollar bulmamız için yardım etmesini diliyorum.
Komşumun çocuğu olsun, oğlumun sıfında bu tip ilaçlarla yaşamak zorunda bırakılan diğer otist çocuklar olsun yaşadıkları cehennem bence her zamankinden daha büyük çünkü kendi beyinlerinden kaynaklanan karmaşık sorun yetmezmiş gibi vücutlarına sokulan yabancı maddelerin yarattığı yan etkiler çocukları ve anne babaları tam bir çıkmaza sürükleyebiliyor. (Buna bire bir sürekli şahit olduğum için söylüyorum . )  Bu ilaçların yarattığı yan etkileri yok etmek ya da  azaltmak için doktorların onlara yazdığı ikinci ya da üçüncü bir ilacı daha kullanmak zorunda kalan çocukların körpe bedenlerinde oluşabilecek zararların ileride çözümü olmayan kimi nörolojik sorunları da getirebileceğini insanların çoğu bilmiyor bile.

İlaç Endüstrisi kazandığı milyarlarla insanları bir çok kez zehirliyor. Evet doğru bu ilaçları kullanıp hayatları olumlu yönde değişmiş insanlar olduğunu da biliyorum. Psikiatrik ilaçlar kullanan bir insanı bir anda ilaçları bırakmaya ikna etmeğe çalışmak ise  kimsenin görevi kesinlikle değil çünkü öncelikle  bunun tehlikesi çok büyük . Fakat girdiğiniz Psikiatristin kapısından çıkarken elinizdeki prospektüste yazılı olan ilacı alıp başlamak için ikinci kez düşünmenizde fayda var diyorum . Kendi yaşadığım tecrübeler ve şahit olduğum durumlara bakarsam. Lütfen çocuğunuz ya da kendiniz için yapabilecek başka bir şey varsa onu deneyin önce. Gelecekte sürmek zorunda kalacağınız bağımlı bir hayat ya da olası daha fazla  sağlık sorunları yerine belki kendi bedeninizin sizden neler beklediğine kulak verin. Sorununuzu bedeninize sokacağınız suni maddeler yerine, bilinçli bir şekilde kendi kontrolünüzle çözmek çok daha etkili ve sağlıklı olacaktır inanın,


Batya R. Galanti.