ST VALENTİNE
Aşk ne güzel şeydir..Sevmek, sevilmek..bir insanın ayaklarınızı yerden kestiğini hissetmek..hayatı bir anda toz pembe görmek..Ve sevdiğinizi her fırsatta ifade etmek.
Dün alışveriş merkezindeydim. Her tarafta çikolatalar, rengarenk şekerler, balonlar, çiçekler. bin bir çeşit hediyeler vardi.
Sevdiklerine, aşık oldukları kişilere hediye seçen çoğu genç insanlarla doluydu her yer.
Bütün bunlar ne kadar güzel..
Sevgililer Gününde sevdiğini unutmamak.
Bir kez daha sevdiginiz insana hediye almak.
Hıristiyanlıktan tüm dünya'ya hediye edilen bir gün bu..
St-Valentine's in hikayesi de zamanla farklı farklı anlatımlarla bir efsaneye dönüşmüş hikayelerden. Bu günün hikayesi sonuçta III. yüzyılda Roma'da yaşamış olduğu söylenen bir rahibin hikayesidir.
İ.S 268 yılında İmparator olan Claudius II kuvvetli bir ordu kurmak fikriyle askere alınacak gençlerin evlenmelerini yasaklamış. Bu kararı duyan Peder Valentinus ise kararı çok acımasızca bularak seven gençleri gizliden evlendirmeye devam etmiş. Ve bu yaptığı ortaya çıkınca İmparator onu ölümle cezalandırmış.
Bir diğer anlatima göreyse infaz kararını veren yargıcın kör kızına aşık olan Valentinus'ün kızın gözlerini açtığı ve infaza gitmeden evvel bıraktığı mektupta aşkını ilan ederek son olarak " Senin Valentine'in ! " diye imzaladığı anlatılmış.. Hikaye gerçekte olsa bir efsanede olsa yine de heyecan verici . V. yüzyılda Papa Gelasıus I. Valentinus'ü Aziz ilan etmiş.. 17. yüzyılda St Valentine insanların birbirlerine aşk kartları attıkları, artık sevenler tarafından kutlanmaya başlanan bir gün olmuş. 20. yüzyıl'da da neredeyse tüm dünyaya yayılmış bu sevgi günü.
Peki bir St-Valentine's günü tarih'te Yahudilerin başına neler gelmiş onu biliyormuyuz ?
1394 yılında Alsace'ta yaşayan Yahudileri yakan Hıristiyan komşularının hikayesini kaç kişi duydu? . 2000'den fazla Yahudinin bir gecede diri diri yakıldıklarını ....? Her fırsatta sevgiden bahseden dinlerin tarihlerinde nasıl kusurlar da olduğunu bilmekte fayda var mı? Bilmiyorum.
Bir yandan yaşanmışları bilmekte fayda varken bir diğer taraftan belkide 21. Yüzyılda artık sevgiye yüreğimizde açık bir kapı bırakmak daha önemli galiba . .Sevmek , sevilmek ve mutlu olmak için yeni yepyeni fırsatlar yaratmak esas olmalı değil mi? Ve böyle bir günün bize yine de güzel şeyleri hatırlatmaya devam etmesi..Herşeye rağmen!
Hayatın bize sunduğu güzel fırsatları kaçırmamak adına Sevgi adına.
Aslında bizde Tu B'av Sevgililer Günüdür ama bir gün daha olsa ne fark eder ?
Yıl Başı gibi !!! Bir bizimki bir de üniversel versyonları. Deliye her gün bayram misali..
Oğlum bile biliyormuş. Dün gece yatağından beni çağırdı. Yarın Dünya sevgililer günü senin de günün kutlu olsun Anne! demek için.
Kalpleri sevgiyle dolu olan yeryüzünün bu kanatsız meleklerinin yüreklerinde olduğu gibi gerçekten sevebilmek için bugün sadece Otist bir insanın saflığına mı sahip olmak gerekiyor diye merak ediyorum bazen ?
İnsanların çoğu için bugün sevginin neyi ifade ettiğini soruyorum kendime ?
Batı'da ya da Batılı yaşamı örnek almış toplumlarda bugün aşk neyi ifade ediyor. Doğu Kültüründe kadın erkek ilişkileri nasıl? Sevgililer Günü dünyanın farklı yerlerindeki insanlara neleri hatırlatıyor merak ediyorum. Benim kafam yine karışık. Bugünün insanının sevgisine de çok fazla inanamıyorum artık belki de ondan. . Tabii genel olarak konuşuyorum. Gerçek şeygiyi yaşayan insanların da mevcut olduğunu biliyorum. Fakat genel durum bana öyle görünmüyor. .
Modern toplumlarda seks çoktan aşkın yerini almış bir olgu gibi.. Aşk yerine önüne gelenle seks var. Seks her yerde aşk ise az.. Liberal toplumlar sınırları neredeyse tamamen kaldırdıkları zamanlardan bugüne tatmin olmak arayışındalar gibi. Bitmeyen bir açlık hissiyle devam eden tatminsiz bir hayat. Sevgi çok kısa, değerler çok eksik. Aile kavramı çöktüğünden beri ise insanlar bir ilişkiden diğerine arayış içindeler . Hiç bitmeyen bir arayış. Gerçek, kalıcı hiç bir şey kalmamış gibi bir his uyandırıyorlar insanda.
Bunca yazılan aşk şarkıları kimin için o zaman? Kaç kişi aynı insana bir ömür boyu sevgiyle bağlı kalıyor.
Doğu'da ise durum tam tersi . Herşey yüzde yüz faklı..
Bir milyardan fazla olan İslam nüfusuna bakınca göze ilk batan korkunç kapalılığın altındaki örtülü yozlaşmayı görüyorum. Bir erkeğin kendine dört kadınla kurduğu fuhuş yuvalarında yaşayan bağnaz aileler görüyorum mesela. Cinsel haz duymamaları için sünnet ettikleri genç kızlara neler yaptıklarını anlayamayacakları kadar geri kalmışlık içinde yaşayan sapık toplumlar görüyorum. Kadınları malları gibi gören, algılayan ve bu şekilde kullanan erkeklerin sevgilerinden ne beklenebilir? Ya bu tip toplumlardan genel olarak ne beklenir?
Peki yeryüzünde hiç bir şeyin ortasını bulamıyor mu insanlar?
Ya bağnazlık ya yozlaşmışlık içinde yaşayan farklı farklı insan grupları.
Bense sevgiye inanmak istiyorum. Daha genç bir kızken var olduğundan emin olduğum , saf temiz sevgiye. Kalıcı, gerçek. Bağlılığa, sadakate inanmak istiyorum.
El ele, kol kola, yürek yüreğe yola çıkmış çiftlerin hayatı iyi ve kötü günde birlike sonsuza kadar paylaşacakları bir dünya hayal ediyorum. En azından genelin bunun doğru olduğuna inandığı bir dünya hayal ediyorum. Birbirine aynı seviyeden bakan, eşit beraberlikler.. Kimsenin kimseden üstün olmadığı ve sevginin ve saygının her şeyin önünde olduğu evliliklerin örnek gösterildiği bir dünya.
O zaman kutlanacak tüm Sevgililer Günleri daha anlamlı şeyleri hatırlatır olacaklarmış gibi geliyorlar bana.
Batya R. Galanti
Aşk ne güzel şeydir..Sevmek, sevilmek..bir insanın ayaklarınızı yerden kestiğini hissetmek..hayatı bir anda toz pembe görmek..Ve sevdiğinizi her fırsatta ifade etmek.
Dün alışveriş merkezindeydim. Her tarafta çikolatalar, rengarenk şekerler, balonlar, çiçekler. bin bir çeşit hediyeler vardi.
Sevdiklerine, aşık oldukları kişilere hediye seçen çoğu genç insanlarla doluydu her yer.
Bütün bunlar ne kadar güzel..
Sevgililer Gününde sevdiğini unutmamak.
Bir kez daha sevdiginiz insana hediye almak.
Hıristiyanlıktan tüm dünya'ya hediye edilen bir gün bu..
St-Valentine's in hikayesi de zamanla farklı farklı anlatımlarla bir efsaneye dönüşmüş hikayelerden. Bu günün hikayesi sonuçta III. yüzyılda Roma'da yaşamış olduğu söylenen bir rahibin hikayesidir.
İ.S 268 yılında İmparator olan Claudius II kuvvetli bir ordu kurmak fikriyle askere alınacak gençlerin evlenmelerini yasaklamış. Bu kararı duyan Peder Valentinus ise kararı çok acımasızca bularak seven gençleri gizliden evlendirmeye devam etmiş. Ve bu yaptığı ortaya çıkınca İmparator onu ölümle cezalandırmış.
Bir diğer anlatima göreyse infaz kararını veren yargıcın kör kızına aşık olan Valentinus'ün kızın gözlerini açtığı ve infaza gitmeden evvel bıraktığı mektupta aşkını ilan ederek son olarak " Senin Valentine'in ! " diye imzaladığı anlatılmış.. Hikaye gerçekte olsa bir efsanede olsa yine de heyecan verici . V. yüzyılda Papa Gelasıus I. Valentinus'ü Aziz ilan etmiş.. 17. yüzyılda St Valentine insanların birbirlerine aşk kartları attıkları, artık sevenler tarafından kutlanmaya başlanan bir gün olmuş. 20. yüzyıl'da da neredeyse tüm dünyaya yayılmış bu sevgi günü.
Peki bir St-Valentine's günü tarih'te Yahudilerin başına neler gelmiş onu biliyormuyuz ?
1394 yılında Alsace'ta yaşayan Yahudileri yakan Hıristiyan komşularının hikayesini kaç kişi duydu? . 2000'den fazla Yahudinin bir gecede diri diri yakıldıklarını ....? Her fırsatta sevgiden bahseden dinlerin tarihlerinde nasıl kusurlar da olduğunu bilmekte fayda var mı? Bilmiyorum.
Bir yandan yaşanmışları bilmekte fayda varken bir diğer taraftan belkide 21. Yüzyılda artık sevgiye yüreğimizde açık bir kapı bırakmak daha önemli galiba . .Sevmek , sevilmek ve mutlu olmak için yeni yepyeni fırsatlar yaratmak esas olmalı değil mi? Ve böyle bir günün bize yine de güzel şeyleri hatırlatmaya devam etmesi..Herşeye rağmen!
Hayatın bize sunduğu güzel fırsatları kaçırmamak adına Sevgi adına.
Aslında bizde Tu B'av Sevgililer Günüdür ama bir gün daha olsa ne fark eder ?
Yıl Başı gibi !!! Bir bizimki bir de üniversel versyonları. Deliye her gün bayram misali..
Oğlum bile biliyormuş. Dün gece yatağından beni çağırdı. Yarın Dünya sevgililer günü senin de günün kutlu olsun Anne! demek için.
Kalpleri sevgiyle dolu olan yeryüzünün bu kanatsız meleklerinin yüreklerinde olduğu gibi gerçekten sevebilmek için bugün sadece Otist bir insanın saflığına mı sahip olmak gerekiyor diye merak ediyorum bazen ?
İnsanların çoğu için bugün sevginin neyi ifade ettiğini soruyorum kendime ?
Batı'da ya da Batılı yaşamı örnek almış toplumlarda bugün aşk neyi ifade ediyor. Doğu Kültüründe kadın erkek ilişkileri nasıl? Sevgililer Günü dünyanın farklı yerlerindeki insanlara neleri hatırlatıyor merak ediyorum. Benim kafam yine karışık. Bugünün insanının sevgisine de çok fazla inanamıyorum artık belki de ondan. . Tabii genel olarak konuşuyorum. Gerçek şeygiyi yaşayan insanların da mevcut olduğunu biliyorum. Fakat genel durum bana öyle görünmüyor. .
Modern toplumlarda seks çoktan aşkın yerini almış bir olgu gibi.. Aşk yerine önüne gelenle seks var. Seks her yerde aşk ise az.. Liberal toplumlar sınırları neredeyse tamamen kaldırdıkları zamanlardan bugüne tatmin olmak arayışındalar gibi. Bitmeyen bir açlık hissiyle devam eden tatminsiz bir hayat. Sevgi çok kısa, değerler çok eksik. Aile kavramı çöktüğünden beri ise insanlar bir ilişkiden diğerine arayış içindeler . Hiç bitmeyen bir arayış. Gerçek, kalıcı hiç bir şey kalmamış gibi bir his uyandırıyorlar insanda.
Bunca yazılan aşk şarkıları kimin için o zaman? Kaç kişi aynı insana bir ömür boyu sevgiyle bağlı kalıyor.
Doğu'da ise durum tam tersi . Herşey yüzde yüz faklı..
Bir milyardan fazla olan İslam nüfusuna bakınca göze ilk batan korkunç kapalılığın altındaki örtülü yozlaşmayı görüyorum. Bir erkeğin kendine dört kadınla kurduğu fuhuş yuvalarında yaşayan bağnaz aileler görüyorum mesela. Cinsel haz duymamaları için sünnet ettikleri genç kızlara neler yaptıklarını anlayamayacakları kadar geri kalmışlık içinde yaşayan sapık toplumlar görüyorum. Kadınları malları gibi gören, algılayan ve bu şekilde kullanan erkeklerin sevgilerinden ne beklenebilir? Ya bu tip toplumlardan genel olarak ne beklenir?
Peki yeryüzünde hiç bir şeyin ortasını bulamıyor mu insanlar?
Ya bağnazlık ya yozlaşmışlık içinde yaşayan farklı farklı insan grupları.
Bense sevgiye inanmak istiyorum. Daha genç bir kızken var olduğundan emin olduğum , saf temiz sevgiye. Kalıcı, gerçek. Bağlılığa, sadakate inanmak istiyorum.
El ele, kol kola, yürek yüreğe yola çıkmış çiftlerin hayatı iyi ve kötü günde birlike sonsuza kadar paylaşacakları bir dünya hayal ediyorum. En azından genelin bunun doğru olduğuna inandığı bir dünya hayal ediyorum. Birbirine aynı seviyeden bakan, eşit beraberlikler.. Kimsenin kimseden üstün olmadığı ve sevginin ve saygının her şeyin önünde olduğu evliliklerin örnek gösterildiği bir dünya.
O zaman kutlanacak tüm Sevgililer Günleri daha anlamlı şeyleri hatırlatır olacaklarmış gibi geliyorlar bana.
Batya R. Galanti