4 Ocak 2021 Pazartesi

.....

Gal için tek hedefimiz.

Çocuklarımla hangi dilde konuştuğumu sorarlar bazen.İbranice!! Sadece ibranice konuşuruz çocuklarla evde biz. Ama ibraniceyi konuşurken çok kez ladino, bazen türkçe kelimeler de çıkar ağzımdan. Özellikle sevgiyle hitab ederken birisine insan sanki bunu ana lisanında yapmak istiyor daha çok. Gal'i özellikle sık sık "Kuşum benim" diye çağırırım. Bazen onlara sarılırken  "Canım benim"  de derim ben.

Geçtiğimiz gün Gal'e bir şeyler söyledim ve  "Tamam değil mi?! " derken sözümü türkçe kuşum diye tamamladım..  Ve birden sanki oğlumun bu kelimenin anlamını bilmediğini düşünerek; "Gal kuşum ne demektir Türkçe'de biliyormusun? " diye sorunca  oğlum bana: "Bilmiyorum! Ve bilmekte istemiyorum!" diye klasik bir tarzda cevap verdi,

Bundan bir kaç yıl önce ona illede ingilizceyi öğretmenin yolunu aradığım zamanlar geldi aklıma o an. 

Onunla ibranice konuşurken araya ingilizceyi karıştırmamın doğru olabileceğini düşünmüştüm. Yavaş yavaş ona bu şekilde ingilizce konuşmayı öğretebilirdim belki. Günlük sohbetlerimiz arasında bu dili onun beynine  hafiften ışlemek iyi bir fikir olabilirdi.

Ancak  ben ne zaman onunla ingilizce konuşmaya başlasam Gal asabileşmeye başlıyor, bana ingilizce konuşmayı kes diyordu. Bebekliğinden beri her seferinde aynı noktaya dönüyordum. Çocuğuma en basit bir konuda yardım etmek istediğimde, onu herhangi bir alanda ufacık bir adım ilerletmek istesem denediğim tüm yollar beni çıkmaz sokaklara sokuyordu. Ve bu fırtınalı bir denizde kıyıya varmak için savaşmaya benziyordu. Çocuğuma yardim etmek benim için sanki dalgalarda debelenen kayığımın küreklerine asılırken verdiğim tüm savaşa rağmen hep aynı noktada kaldığımı hissetmek gibiydi.

Bu reddediş aslında obsesif bir karşı koyuştu herşeye!!

Otist olduğunu bilmediğim zamanlar bu herşeye karşı çıkışın nedenlerini arardım Google'da. Giyinmek, arabaya binmek, arabadan inmek, herhangi bir yere gitmek..aklıma gelen herşey zordu onunla !!

Ve böyle bir çocuğu terapilere götürmem, terapilerde öğrendiklerimi evde tekrarlamam gerekiyordu.Her defasinda ağlıyor, krizler yaşıyor, kesinlikle istemiyordu. Ve zorla olmuyordu. Olamazdı.

Yatışmıyordu. Yatıştıramıyorduk. Akşamları o yattıktan sonra devamlı araştırır okurdum.

"Oppositional Defiant Disorder"  karşıma çıkıyordu. ..

Her hususta o kadar geniş bir problem listesi vardı ki önümde...Bir çok şey olabilirdi, bir tek şey de! Gal'í bu şekilde bir aralar yaklaşık bir buçuk sene yüzme derslerine götürmüştüm. Bu onunla en uzun terapilerimiz olmuştu. Özel  antrönörü vardı. Ama sonunda havuza her geldiğimizde ağlamaya başlamıştı Gal..

Ve daha sonra ata bindirtik onu.. Otist çocukların atlarla olan özel ilişkisi hep konuşulur ya.

Aslında hiç bir şey ille de söylendiği gibi olmayabiliyor. Televizyonlarda, gazetelerde, kitaplarda herkesin bildiği tanıdığı yöntemler, klişleşmiş yollar ille de her çocuk için mucize çözemlere dönüşmeyebiliyorlar. Gal bir zaman bindi ata.. Ve sonunda o da olmadı. Yine ağladı. 

Bu kez  piano derslerine başladık. Otist çocukların müziğe olan kabiliyetleri açık ve bilinen bir şeydir hani. Ona da sadece bir iki kez gitti. 

Halbuki çabucak öğrenmişti ilk melodiyi. O çaldığında gözlerimden yaşlar gelmişti. Sınıfında aynı sıraları paylaştığı arkadaşları var. Beş çocuk! Aralarından üçü  piano çalıyor. Mozart ve Beethoven..

Müzik bazen bu çocukları normatif insanlara bağlayan bir yol olabiliyor. Ve bunu bazıları en muhteşem şekilde başarıyor. Bizim pianoysa salonda duruyor ... Hep aynı köşede. Düşünmüştüm belki o da ister diye.. İlle Mozart olmayabilirdi. Daha basit melodiler de çalabilirdi belki!

Aslında onun başkaları gibi olmasını beklemedim çoğu zaman. Bazen aklıma gelse de bu tip düşünceleri çok çabuk bir kenara attım. Hem onun, hem benim iyiliğim için

Geçtiğimiz günlerde psikologla konuşurken, bana sordu.. Gal'e hamile iken  nasıl bir çocuk hayal etmiştim? diye. Ne diyeceğimi bilemedim.. Belki de unuttum artık o zamanki hayallerimi..

Yüzü gülsün istedim belki de....

Çocuklarımızı oldukları gibi kabul etmek zorundayız.

Onlara olan sevgimiz güzellikleri, kabiliyetleri ve yeteneklerine göre fazlalaşıp eksilmez, eksilmemeli..

Bizim tek kaygımiz Gal'i hayata hazırlamak..

Ona kendi kendine yetmeyi öğretebilmek.

Bugün için tek hedefimiz bu!



 






























3 Ocak 2021 Pazar

 



                         Gelecek nesillere bırakacağımız dünya...


Şu Koronanın etkilemediği ne var acaba?

Yaklaşık bir yıl içinde insanların hayatını bir uçtan diğerine değiştirdi bu salgın..

Küçücük bebeklerden seksenlerindeki insanlara bir şekilde hayat her yönüyle farklı yaşanır oldu.

Geçtiğimiz günlerde sabahın erken saatinde evden çıkarken yan daireye yeni taşınan komşumuzla ilk kez yüz yüze geldik.

Beraber asansörü beklerken, daha çok genç olan bu açık kumral zayıf bayana günaydın dedim.

Elinde puset vardı!

Kadın bebeğiyle sabahtan yollara çıkıyordu. Büyük ihtimalle bebeği ya safta"sina ( anneannesine ) ya bir bakıcıya ya da belki bir yuvaya teslim edip işine gidecekti.

Bazen hiç tanımadığınız bir insanla, küçük bir alanda tek başınıza bulunduğunuzda. o sessizlik içinde birden rahatsız olursunuz.

Sadece bir asansör bekleyişi bir an için saniyelerden dakikalara dönüşür beyninizde. Hani uzun vadede son derece çabuk geçen zaman kimi  anları size hiç bitmeyecek gibi yaşatır.

Bugün dikkat ediyorum böyle durumlarda insanlar hemen smartphone'larına sığınıyorlar.

Size bir an ne yapacağınızı şaşırtan o anların çekingenliğine kapıldığınızda ille de bir iki kelime konuşarak rahatlarsınız çok kez.

Ben de böylece sık sık tanımadığım insanlarla konuşmaya başlayarak rahatlarım..

Yine kadına hemen; "Sabahtan yola çıktı ufaklık !"diyerek güldüm.

Sekiz aylık olduğunu öğrendiğim küçücük varlık bir annesine bir de bana bakıyordu.

Ne kadar ona gülümsediğimden eminsem de o birden ağlamaya başladı.

Annesine, tabii beni tanımıyor, ilk defa gördüğü bir yabancıdan ağlaması normal derken birden aklıma yüzümdeki maske geldi.

Bebek benim yüzümü değil maskeyi görüyordu .  Çocuk ona gülümsediğimi görmüyor bile!.

Belki annesi gözlerime yansıyan gülümsemenin farkındaysa bile bebek büyük ihtimalle sadece yüzümü örten maskenin aramıza koyduğu belirsizliği ve hatta korkuyu  yaşıyordu.

Bu maskeleri,  küçücük bebeklerin beyinlerinin nasıl algıladıklarını, gözlerini dün açan bu minik varlıkların kendi evlerinin dışındaki dünyada gördükleri maskeli insanların onların psikolojisine nasıl etki yaptığını bilmiyorum.

Bu bebek sadece ona yakın olan insanların yüzlerini inceleme şansına sahipti şimdilik.

Her sokağa çıktığında yüzlerini örtmüş insanların dünyasında büyük ihtimalle neler olduğunu kavramaya çalışıyorlar şimdi bebekler.

Yaşı tam Corona'nın başladığı günlere denk geliyor.

O bir Corona Boom bebeği!!

Savaşlarda eve kapanan toplumlarda yaşanan  nüfus patlaması yeniden yaşanıyor büyük ihtimalle bütün dünya'da!

Bebekler bu kez patlayan bombaların ortasında doğmuyorlar ancak herkesin herşeyden şüphelendikleri bir paranoyanın orta yerinde hayata adım atmanın şaşkınlığı içindeler belki de onlar da.

Anneleri tarafından hiç anlam veremedikleri uyarıları altında bahçeye inen çocukların yaşadığı bir dünyaya geldiler.

Bazen sokağa hiç çıkılmıyor. Sadece en yakınlarıyla görüşülünebileceğini düşünebilir minicik beyinler.

Diğerlerinden uzak durmak gerekiyor!

Arkadaşlarının evlerine gitmelerine bile izin verilmeyen küçükler çok şimdilik!

Toplumun geçirdiği travmanın ortasında hayatlarının ilk yıllarını, en kritik zamanlarını aşmak zorundalar.

Bugünün çocuklarının yaşadıkları belirsizlikle, şüpheyle şekillenen ilk yılları onları ileriki yıllarda nasıl etkileyecek acaba?

Ya görünmez bir şeyden korkmak ?

Akıllarının hiç almadığı şey de bu olmalı.. Görünmezden korkmak!!

Kimileri için bebeklikte, hayatlarının ilk yıllarında yaşanıp unutulacak bir olay olacak bu virüs.

Kimileri için de psikolojilerinde derin bir iz bırakacak.

Onlara verilen mesajlara göre bir çoklarının hayatları şekillenecek .

Bizlerin bilmediğimiz, şimdiye dek tanımadığımız  bir yeni dünya başlıyor belkide onlar için!

Kalabalıklar içinde olmanın keyfine varamayan, törenlerin heyecanını yaşayamayanlar...Milli bayramlarda birlikte sevinemeyen, dini günlerde biraraya gelemeyen toplumlar oluştu birden. Ve bu toplumların içinde ilk günlerini, ilk senelerini geçiren çocuklar yaşadıklarımızın sebeplerini acaba ne şekilde algliyorlar?

Anneleri işsiz kalırken, babaları ekranlardan iş toplantlarını yaparken.

Ekranlara her gün hasta insanların hikayeleri banzen görüntüleri yansirken.

Bir dükkana girebilmek için sırada bekleyen insanlar birbirlerinden uzak durmaya gayret ederken şekillenen yeni toplumsal ilişikiler bugünkü bebeklerin, küçük çocukların standart hayatına dönüşmesin diye ümit ediyorum.

Yapılan aşılar büyük kitleleri hedef alıp, herkesi kapsadığında belki de daha kısa sürecek bir süreçte çocuklar bugünleri unutacak zamanı  bulacaklardır.

Şimdilik dünya hala bu olayı arkasında bırakamadı.

Çocukların eskisi gibi gülümseyebilecekleri , bildiğimiz o monotoniye geri döneceğimiz günleri özledik çoktan.

Paranoik toplumların, hasta insanların içinde büyümesin bir nesil!!

Kendi kendini yıpratmayı başaran toplumlarla dengesini kaybeden dünya, sağlıksız beyinlerin ürettiği teorileri bir kenara bırakıp, sağlıklı nesiller için , bugüne dek devam ettiğimiz yanlışlarımızı bir an önce düzeltmenin yollarını bulmak zorunda!

Yüzyıllarca dengesini bir şekilde korumayı başaran doğayı endüstri devriminden bugüne, kısacık bir zamanda  yıpratan insanın aklını başına almasının zamanı gelmedi mi?

Bugün daha çok seller, daha çok depremler ve tsunamiler olduğu gibi.. neslini tükettiğimiz canlıların yokluğunun bozduğu dengeler yaşamı her yönden tehtid ediyor.

Gelecek nesillere bırakmak zorunda olduğumuz bir dünya var.

Ve bu ortak yaşam için insanların el ele vermesi gerektiği günler çoktan geldi.



Batya R. GALANTI


31 Aralık 2020 Perşembe

Bugüne dek solun seçimle deviremediği Başbakanı sol basının yine sol kanat yargının elinde olan mahkemeler yoluyla indirmek planları, yapılan suçlamaların kanıtlanması için devam eden sürece rağmen sol istediği sonucu alde etmekten uzak görünüyor. Sol kendi kendini zayıflatırken, Netanyahu'ya tek alternatif yine sağ partiler görünüyor.

 


 


                    Dördüncü  seçimler bu sefer solu dışarıda bırakabilir...



Avrupa'da, Kanada'da, Avustralya'da ağır aksak başlatılan aşılar nasıl oldu da Israel'de böylesi bir tempoda başladı ve devam ediyor?!

1.OOO.OOO insana aşı yapıldı bile!.

Bugüne kadar maske takmayı reddedip  yüzlerce kişilik düğünlere devam eden Arap vatandaşlarımız ise aşı yaptırmaya gitmiyorlarmış. (Kim bilir yine ne tip komplo teorileri soktular kafalarına )  İki milyon Israelli Arabın sadece yüzde üçü aşı olmak için baş vurursa bu salgını yenmek kolay olmayacak.

Netanyahu yine yaptı yapacağını ve her ne sebepten olursa olsun insanların hayatları için şu an çok önem taşıyan aşıyı tüm hükümetlerden evvel tedarik edip getirtti ülkeye.

Burada son iki yıldır, tarihinin hiç bir döneminde görülmemiş politik kaos ve çıkmaza rağmen  Israel'de hissettiğiniz o "size verilen hayati değeri bir kez daha anlamak" olarak tarif edilebilecek bir duygu desem  de ben bir diğerlerince Netanyahu'nun kendini seçmene kanıtlayıp önümüzdeki seçimlerde oy toplayabilmek için gösterdiği ekstra çabanın sonuçları olarak ta değerlendirilebilir.

Geçtiğimiz 22 Aralığı 23'üne bağlayan gece Israel'de bir kez daha Hükümet dağıtlıdı.

Aylardır can çekişen, karşılıklı husumetle, içten içe devam eden çatışma ve kavgalarla yedi ay zar zor dayanan 2020 Koalisyon Hükümeti  23 Aralık gecesi, meclis toplantısının sonunda dağıldı

23 Aralık gecesi Knesset Netanyahu tarafından sunulan :  2020-21 Bütçesi'ni onaylamak için yapılacak toplantının ileri bir tarihe ertelenmesini hedefleyen  tasarısını " reddederek 23 Mart 2021 tarihinde   dördüncü kez seçimlere gitmek için karar aldı.

İki muhalif lider olan, Mavi Beyaz Partisi Lideri, eski Genelkurmay Başkanı Benny Ganzt'la Likud Parti'si Lideri Binyamin Netanyahu , son yılların en büyük global krizinin ortasında , aralarındaki tüm anlaşmazlıkları bir kenara bırakarak , zor durumda olan halkı kurtarmak adına birararaya gelmişlerdi.

İlk günden bu evliliğin çok kısa zamanda boşanmayla sonuçlanacağı belliydi.

Şu an , Mavi Beyaz Partisi Başkanı Gantz Netanyahu'yu ülke çıkarlarını değil, kendisini düşünmekle ve ülkeyi gereksiz bir seçime gitmekle suçluyor. Kendi davalarından kaçmak için yeni bir seçime gitmeyi tercih ettiğini söylüyor.

Koalisyon anlaşmasına göre ilk 18 ay başbakanlık yapacak olan Netanyahu'nun görevini tamamlamasının ardından rotasyon kuralına göre 18 ay için Gantz Başbakanlığı ondan devralacaktı.

Bütçe tasarısı geçmediği için dağılan Koalisyon hükümeti geçici hükümet olarak seçimlere kadar  Binyamin Netanyahu'nun Başbakanlında devam edecek.

Seçimleri Mart yerine Mayıs'ta yapılması için ertelemeye çalışan Netanyahu'nun önerisi Mavi Beyaz tarafından Knesset'te reddedildi. Bu arada Netanyahu'nun getirttiği aşılar sayesinde Israel'de kötü giden durumu biraz olsun toparlamak için ihtiyacı olduğu bir kaç ayı daha elde edemedi .

Sonuçta seçimler mart sonunda yapılacak. Ve bu zaman içinde  Korona'dan sarsılan toplumu Netanyahu ikna edebilecek mi bilmiyorum.

Bir taraftan aşılar devam ederken diğer yandan devam eden yarım yamalak bir kapanma  ekonomiyi biraz daha baltalamaktan başka bir işe yaramıyor. Ve virüs  taşıyanların sayısı inmek şöyle dursun artmaya devam ediyor.

Netanyahu'ya karşı kurulan bir orta sol parti olan Mavi Beyazsa  şu an Knesset'e girecek sayıyı bile tutturamamakla karşı karşıya bulunuyor.

Netanyahu ile aynı hükümette hayatta yan yana oturmayacağını söyleyen Gantz'in  sözde durumu kurtarmak adına sonunda Netanyahu ile el sıkışmasını kimse unutmayacak. 

Politik çizgisi açıkça belli olmayan, siyasi tecrübesi ise sıfır olan eski komutana insanlar sadece Netanyahu'ya karşı olduğu  için oy verdiler ve sonuçta Mavi Beyaz'a oy verip  karşılarında yine Netanyahu'yu buldular!!

Sol gittikçe oy kaybediyor.

Israel'deki sol partiler istatistiklerde ; Mavi Beyaz, ( İşçi-Gesher-Meretz birlikte ) , Yesh Atid , bu üç grup, her biri beş ya da altı sandalyeyi geçemiyorlar bugün.

İlk kez Likud partisi bu seçimlerde eskiden olduğu gibi  İşçi (Avoda=Labor ) 'ya  ya da bir başka sol partiye karşı mücadele vermeyecek. 

Bu defa Likud. kendisinden ayrılan Gideon Sa'ar 'in kurduğu " Yeni Umut"  ve Naftalı Bennett'in "Yahudi Evi" partilerine karşı mücadele verecek. Ve, Netanyahu ile Netanyahu'dan daha sağ fikirlere sahip olan bu diğer iki parti  seçimlerin başrol oyuncuları olacaklar.

Bugünlere dek Israel'de elit'in sesi olan Sol Kanat'ın en büyük hatalarından bir tanesi halka inmeyi becerememesi oldu.  Araplarla barışı savunurken içindeki insanın karşısında onlara yüksekten bakan sol ne kadar samimidir? "

Ayrıca toprak karşılığında barışın mümkün olduğunu iddia edenlerin tersine toprak karşılığında her zaman daha fazla terör ve roket alanlar karşı tarafa olan güvenlerini  yitirirken Solun  bugün birilerini ikna etmesi zorlaştı.

Bugüne dek solun seçimle deviremediği Başbakanı sol basının yine sol kanat yargının elinde olan mahkemeler yoluyla indirmek planları, yapılan suçlamaların kanıtlanması için devam eden sürece rağmen sol istediği sonucu alde etmekten uzak görünüyor. Sol kendi kendini zayıflatırken, Netanyahu'ya tek alternatif yine sağ partiler görünüyor.

Israel'deki Yüksek Mahkeme , rüşvet, yolsuzluk ve görevini kötüye kullanma suçlamaları yüzünden , (Amerikalı zengin bir iş adamından pahalı hediyeler , purolar, şampanyalar kabul etmiş olması, Walla ve Yediyot Ahoronot gibi gazete siteleriyle hakkında daha olumlu haberler yayınlamaları için anlaşma yapmaya çalışmak gibi.. ) yasalara göre suçluluğu kesin olarak ispatlanmadığı süre içinde Başbakanlığa devam  edebilme yetkisine karşı bugüne dek  bir şey yapamamıştır.

Açılan suç dosyaları,  sol dışında sağ taraftan da gelen yoğun tepkiler , Covid-19 süreci içinde  durumu idare etmekte gösterdiği açıklar ile Netanyahu  da sonucta zor duruma düşmüştür. Son bir senedir devam eden yoğun baskı onun da oylarını indirmiş olsa da yine de istatistiklere göre Likud oy dağılımında diğer iki büyük sağ partiyle hala başa baş görünüryor.

Bu da  hakkındaki suçlamalara rağmen 2021 seçim sonucunda Likud'lu bir sağ koalisyon hükümeti olasılığının hala mümkün olduğunu gösteriyor,

Gelecek sağ Hükümetlerin,. "Israel Yüksek Mahkemesi Yargıçlarının " seçilme sistemini değiştirmek için adımlar atmak istedikleri biliniyor.

Israel'deki Yüksek Yargı Mahkemesi  kendi içinde kendilerini seçmeye devam ettikçe bu sistemin halkın iradesini temsil etmediğini ve bunun gerçek demokrasiyle bağdaşmadığını söyleyen Sağ , Israel Yargısı'nı  sol görüşlü yargıçların, liberal akımın temsilcilerinin birbirlerini seçtikleri bir kapalı kulüp olmaktan çıkarıp, yargıçların, halk tarafından seçilen milletvekillerinin Knesset'te yapacakları oylamaya göre göreve atanacakları yeni bir Yüksek Yargı Sistemi istiyorlar.

Sol ise  buna karşı çıkıyor!

Büyük ihtimalle sağ'ın zaferiyle bitmesi beklenen 23 Mart seçimlerinde bu kez Netanyahu Başbakanlığı elinden kaçıracak  mi?  Ya da dış politika'daki başarılarının etkisiyle yine de halktan yeterli oy alabilecek mi ? ( Araplarla yapılan barış anlaşmaları)  bilinmez.

Netanyahu, Israel'de  her yerden önce başlayan aşılara rağmen ( ki bu açıkça başbakanın büyük bir başarısıdır!!)  Covid-19 kriziyle savaşırken  hükümet ortakları içinden çıkan farklı sesler ve hükümeti dağıtma tehtidlerinin getirdiği kararların ve belirsizliklerden doğan hataların ekonomiye verdiği korkunç zararların hesabını önümüzdeki seçimlerde ödeyebilir  Kişisel mücadelesinin bedelini halka ödettirmesinin hesabı ise bu kez onu koltuğundan eder mi yaşayıp göreceğiz.




Batya R. GALANTİ 






28 Aralık 2020 Pazartesi

 


                           

                                   Şaka gibi tedbirler salgını değil insanları bitirecek



Israel'de geçen Pazar gününden itibaren başlayan aşılar  şu ana dek yüzbinlerce kişinin aşılanmasıyla hızla devam ediyor.

Kimileri bu aşıya karşı korkuları olduğunu söyleseler de  ( ki onları anlamak kesinlikle mümkün ) insanların çoğunluğu, özellikle Covid-19'un geçirdiği mutasyon sonrası daha da çok aşı olmak icin koşmaya başladılar sanki Israel'de.

Geçtiğimiz haftadan beri  60 yaş üstü insanlar aşı olmaya başladılar. Dün sabah annem de aşısını oldu. Öğleden sonraysa ben eşimle beraber oturduğum şehrin merkezine gittik. Eşim 60 yaşının üstünde olduğu için ona da randevu vermişlerdi zaten. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse ben daha hesapta yoktum ama birden eşim dedi ki çiftler birlikte gittiklerinde ikisine de yapıyorlar. Nasıl bir ilgisi olduğunu pek anlamadıysam da ben de kağıt doldurdum. Sıramız gelince eşimle girdim. Hemşire bana: 

"Sen gençsin neden hemen olmak istiyorsun? "  diye sordu. Aklıma tek gelen şey otist oğlum var ve benim sağlıklı olmam önemli demekti. Kadın lafı uzatmadan o zaman otur dedi ve  bir kaç standart sorunun ardından bana da aşı yaptı.

Şu ana kadar herşey yolunda. Hepimiz gayet iyiyiz. Aşı hiç birimize önemli bir rahatsızlık yapmadı, buna annem de dahil.

En çok şaşırdığımsa şimdiye kadar herkesin,  siz nasıl bu kadar çabuk aşıya başladınız? soruları.

Dünyanın çoğu ülkelerinde aşıya Israel'den günler sonra başladılar. Ağbim İspanya'da yeterli aşı olmadığını söyledi. Doğrumu bu bilmiyorum. Ama bence yeterli ilacı yetiştireceklerdir.

İleriki aylar içinde eğer dünyanın büyük bir bölümü aşı  olursa ve bazı kurallara uyulmaya devam edilirse salgın yavaş yavaş kotrol altına alınabilir.

Şimdilik Israel'de yeniden artan hasta sayısı yüzünden en az iki üç hafta devam edecek tuhaf bit karantina ilan edildi. Hiç bir şeyin çok net olmadığı, tam bir kapatmanın kesinlikle söz konusu bile olmadığı türden bir genel önlem hasta sayısını düşürecek mi yoksa zaten zor bela ayakta duran küçük esnafı tamamen mi bitirecek ?

Bana öyle geliyor ki bu son kapatma olayı salgını durdurmaya değil insanların yemeğini ellerinden sonuna kadar almaya yarayacak!

Hayatımda böyle saçma sapan ve anlamsız bir karantina görmedim. İnsanlar sokaklarda, çocuklar okullarda , sadece yeniden ve yeniden dükkanlar kapalı, cafe ve restoranlar zaten aylardır açılmadılar.

Dilerim aşı yakın zamanda etkisini göstermeye başlar. Yoksa insanlar gerçekten aç kalacaklar!



Batya R. GALANTI


27 Aralık 2020 Pazar

İnsanların doktorlar kadar psikologlara da ihtiyaçları var!


Geçtiğimiz haftalarda  Gal'in psikoloğuyla telefonda görüşüyordum. Eskiden tüm görüşmelerimiz birebir, terapilerin yapıldığı merkezde olurdu. Korona'yla değişen  şeylerden bir tanesi de  randevuların artık kişileri biraraya getirememesi oldu. Yüz yüze görüşmeler bugünkü şartlarda mümkün olmuyor. Olabildiğince zoom'dan gerçekleşen randevular, iş görüşmeleri ve bazı arkadaş toplantıları gibi psikolojik seanslar da telefon'dan,  zoom'dan ve Whatsapp'tan gerçekleşiyor şimdilik.

Geçen sene görüştüğüm, destek aldığım psikolog bizim okul'dan ayrılınca bu sene yeni bir terapistle yola devam etmek zorundaydık. Gal'in okul hayatı süreci içinde  bir çok  rehber danışman tanıdım. Bazen senede bir bazen bir kaç ayda bir değişiklikler yaşadığımız oldu. Kimileri bizim için olumlu deneyimlerdi. Bazıları sanki daha az tecrübeliydiler.. Bazen kendim konuşup kendim çözüm aradığımı hissettiğim durumlar yaşadı. Bu uzun zorlu yolda. Geçtiğimiz hafta benim için yeniden  bir hayal kırıklığı  oldu. Bu seneki Korona  karmaşasında, daha bir şeylerin en orta yerinde iken sene başında tanıştığımız psikolog hamileliğiyle ilgili sorunlar yüzünden ayrılmak zorunda olduğunu bildirdiğinde bu kez gerçekten üzüldüm. Sene başındaki ilk telefon görüşmemizde ismi Vered ( yani Gül olan ) olan bu  terapistle konuştuğumda kendisine hemen ısınıp ısınamama konusunda çok emin olamamıştım aslında.

Bir kişiyle telefonda konuşmak, yüzyüze görüşmek gibi olmuyor. Karşınızdaki kişinin size söylediği şeyleri tamamlayan yüz ifadesini ve  mimikleri görmediğinizde  bir şeyler eksik kalıyor. İletişim büyük oranda etkileniyor . Bazen insanları farklı düşünüp, yanlış algılayabiliyorsunuz .

Benim  üzüldüğüm bu genç bayanla, zoom'la bir süre devam ettiğim görüşmelerimizin devamında  aramda hissettiğim  olumlu iletişimi her defasında bulmamın çok  kolay olmadığı sorununa dayanıyor. İlk telefon görüşmemizin ardından zoom'da devam eden destek terapileri benim açımdan çok çok olumluydu. İşinin ehli, tecrübeli bir terapistle görüşmek gibisi yoktur . İhtiyacınız olan desteği size verebilen bir psikoloğu  her aradığınızda yanınızda bulacağınızı zannetseniz de durum pek öyle olmayabiliyor. Bu yüzden  doğru yerde, doğru öneriler, uygun tavsiyelerle, size otistik çocuğunuzu nasıl eğitmeniz gerektiğini, günlük hayatınızı nasıl düzenlemeniz konusunda size yol gösterebilen bir psikolog altın değerindedir bence. Sizi sıcak sesiyle yeri geldiğinde kucaklamayı bilen anlayışlı, insancıl bir kişiye sorunlarınızı açtıktan, kendiniz ve  ve çocuğunuz hakkında yeterince açıldıktan ve  anlattıktan sonra  bu yolu yarıda kesmek ideal olmuyor ne yazık ki!

Kısacası yarı yolda bırakılmış hissi yaşıyorum şu an. Kadının elinde olmayan sebepler yüzünden bir kez daha tanımadığım bir başkasıyla yoluma devam etmek zorunda kalacağım.  Aynı şekilde tabi Gal de!İyi bir psikolog arayışı bizim gibi problemleri olan insanların çok sık karşılaştığı sorunlardan olabiliyor.

Peki neden iyi bir psikolog bulmakta  bu kadar zorlanıyor insan?

Sebepler çeşitli bence. Kişisel şeyler olabilir, karşılıklı uyum sağlayamama sorunu olabilir ya psikoloğun yöntemi size uymayabilir ya da  psikolog daha tecrübesiz olabilir.

Tüm bunlardan başka , kimi psikologlar sadece kendileri için maddi bir  kaynak  olarak gördükleri görevlerini gerçekten severek yapmadıklarından size uymazlar!!!!  ( Tamamen insanı sevmekle başlayan bu mesleğe uygun olmayan kişilikleri yüzünden iyi birer psikolog olmayı başaramayanlar var! Onların tek ilgilendikleri şey sırtınızdan kazanacakları paradır.

Bugün Gal için bize verilen terapiler devlet desteğinin bir parçası olduğu için tabi durumuz çok farklı

Bense, 22-23 yaşlarımda iken  psikolog arayışına girmiştim. Ailemden, yakınlarımdan  bulamadığım desteği profesyonel bir elden aramak zorundaydım. 1990'larda İstanbul gibi tutucu ve tabuları bir hayli fazla olan bir yerde sessizden kendim için çözüm aramaya koyulmuştum. Her ne kadar  panik atak sorunu hakkında bilgi edinerek, okuduklarım ve öğrendiklerimle kendi kendime bir şekilde yardım etmeyi başardıysam da hala profesyonel birinin  desteğine,  kendimi birisine anlatmaya, bazı şeyleri değiştirmekte yardıma ihtiyacım olduğunun  farkındaydım. Bu şekilde, bir hayli isim yapmış Psikologlar arasından bana yardım edebilecek birisini bulana kadar bir kaçının kapısını vurmak zorunda kalmıştım.

İlk terapi denemem, gazete ve dergilerde sık sık makaleleri yayınlanan , psikoloji üzerine bir çok kitaplar yazmış ünlü bir kadın psikologlaydı . Ve bu denemem benim için  ne kadar büyük bir hayal kırıklığı idi anlatamam! İlk seansımızda kadının karşısına oturduğum ilk dakikalardan itibaren  hiç değişmeyen ciddi bir ifadeyle en ufak bir tepki vermeden sadece söylediklerimi yazıp durmuştu. Bir saat boyunca çocukluğumu anlatmıştım.  İkinci gidişimde yine durmadan yazmıştı. Yüzü yine hiç gülmemiş benim yüzüme ise neredeyse bakmamıştı. Bu da bir yöntemmiş diye iddia etmişti sonradan bir arkadaşım. . Üçüncü kez sadece bir rüyama kısa bir yorum yapmakla kalmıştı. Denizle ilgili bir rüyam için fransızca'da "la mer"  ( denizin )  anne olan " La Mère " ''le bilinç altımda çağrışım yapıyor demişti...Kadının iddiasına göre, 11 yaşımdan beri öğrendiğim fransızcanın  şuur altımda böyle bir kelime oyunu yaşatacak kadar bir etkisi vardı ...  Bu üç terapinin sonucunda tek vardığımız nokta, bana yaptığı bu küçücük psikoanalitik yorumdu. O ana dek kadın hep susmuştu.  Rüyamdaki deniz annemi temsil ediyormuş ! efendim!! Peki!!!

İkinci psikolog deneyimim ise  yine ünlülerden bir tanesiyleydi ve gayet güleryüzlüydü  ama saatleri doluydu . Bu yüzden beni yanındaki tecrübesiz, apprenti genç psikolog'a devretmişti. O da benimle terapiyi bırakıp kas gevşetme teknikleri uygulamayı tercih edince bir kaç boşa giden seansın sonunda yeni birini aramaya başlamıştım bir kez daha

Bir akşam Mecidiyeköy tarafında cadde üstünde kocaman bir apartman dairesinde gittiğim  Psikolog-Dr. bayan hepsinden daha ilginç bir deneyim olmuştu benim için . Kocaman büro gibi bir odası vardı Ve odanın boyutlarına uygun yine koca bir masanın arkasında oturan koca bir kadındı bu . Sanki terapi yapmaktan çok işini iki dakikada prospektüse karalayacağı  ilaçla halletmeyi tercih edecek bir doktora benziyordu. Esasen zaten hem psikiatrist hem de sözde psikoterapistti bu kadın.

Karşısına oturduğum andan itibaren bana yönelttiği bir kaç sorunun ardından kadın mevzuyu hemencecik kendi çocukluğuna getirmişti. Bana kendi çocukluğunu, kendi karmaşık duygularını , ne kadar mutsuz bir gençlik geçirdiğini anlatırken bir ara gözyaşı bile dökmüştü. Bu durumda ben artık iyice afallamıştım. Kadından çıktığımda  kendimi bir hayli tuhaf hissetmiştim. O beni değil ben onu dinlemiş ve sonunda  bir de üstüne kendisine  yüklü bir ücret vermiştim.

Başka bir psikologla yine tek kerelik bir denemem gözyaşlarıyla sonlanmıştı. O adam gerçek anlamda kötü bir insan çıkmıştı. Seans sonuna doğru, fiyatı çok yüksek olduğu için kendisinden benim için  bir indirim yapmasının mümkün olup olmadığını sorduğum için muayehanesinden ben ağlatarak göndermişti. Ona anlattıklarım üzerinden beni incitmesi inanılmazdı.

En sonunda Amerika'da eğitimini tamamlayarak Türkiye'ye dönen genç ve yetenekli, bugün mesleğinde çok iyi bir yerde olduğunu tahmin ettiğim psikolog bayanı bulana dek sonuçta gereksiz zaman ve para harcamak zorunda kalmıştım ne yazık ki!

Ben insanların büyük bir bölümünün  psikoloğa ihtiyaç duyduklarından eminim ama çoğunluk ya bunun farkında değiller, ya da bugüne dek tabu olarak gördükleri terapileri kendileri için olmadığına inanıyorlar.

Bugün bile bir çok insan için psikoloğa gitmek neredeyse delilik demek gibi bir şey. Halbuki normal olmayan insanlar ve deliler kendilerine yardım etmeyi düşünmezler. Bir insan kendi kendine bir destek arıyorsa aklı başında demektir. Ve bugünkü şartlarda profesyonel destek ihtiyacı duymayan kaç insan vardır bilmiyorum. Halbuki en ufacık fiziksel bir rahatsızlığımızda doktorlara sorunsuz koşabiliyoruz. Ruhumuzun aynı itinaya ihtiyaç duyduğuna da neden inanmıyoruz? Ya da ille de panik atak sorununuz mu olması lazım?

Hayat ufacık sorunlardan kocaman mücadelelere kadar bizden çok fazla şeyler bekliyor. Ve günümüz insanı etrafından her zaman ihtiyaç duyduğu desteği bulamayabiliyor. Etrafımızdaki kalabalıklar görünürde yanlızlığımızı gizleseler de gerçekler bir çoğumuz için farklı olabiliyor.

Fakat burada da ortaya çıkan en büyük sorunlardan bir tanesi  psikolog ücretlerinin çok yüksek olmasıdır. Bu da gerçekten haksızlıktır!!! Bir çok insan psikologların aldıkları korkunç ücretler yüzünden, bunu karşılayacak maddi güce sahip olmadıklarından da psikoloğa gidemiyorlar. Devlet psikolojik yardım gören insanlardan psikologların aldığı ücretlerde mantıklı bir fiyat belirlemesi yapmalıdır. Daha sağlıklı, daha iyi işleyen toplumlar için gereken temel bir ihtiyaçtır bu benceToplumların psikolojisine hala daha bir lüks gözüyle bakmaktan vaz geçilmelidir diyorum.


Batya R GALANTI









25 Aralık 2020 Cuma

Geçmişten izler her yerde. Bu yüzlerce, binlerce yıllık tarihi izlerin birleştiği , kimi Arabistan usulü kültür bulamacasının getirdiği daha az estetik yansımalarına rağmen yine de güzel buraları.

                                          

                          

                                              Eski şehire bir kez daha gitmek!

Geçen hafta bahsetmiştim ben. Cumartesi, yaklaşık bir yıl aradan sonra yeniden Ağlama Duvar'indan geçtik şöyle bir .

Benim için sanki hep Yeruşalayim'e gelmişken  bir uğramadan yapamamak hissi gibidir Kotel'e yaptığım  kısacık ziyaretler.

llar önce buraya uzun bir zamandan sonra ikinci gelişimde  hissettiğim yoğun heyecanın anısına bir tekrardır bu sanki. Hep aynı yerde aynı duyguyu, aynı tılsımı aramak!


Dileklerim yirmi sene evvel ne idiyseler,  bugün de aynılar!

Gözlerimi kapatıp değişmeyen duamı tekrarladıktan sonra arabaya bir an evvel geri dönmek için acele eden iki insana kendimi uydurmaya çalışmak bir kez daha

Herşey her defasında  yeterince aceleyle sanki!

Tamam Gal,  bari arabaya başka bir yoldan dönelim mi?

Farklı bir yoldan , farklı bir mekandan geçmiş olalım, ne dersin?

Eşim; " Ama bak oraları daha bir kalabalık olabilir, Korona'dan çekinmiyorsan, sorun yok?!

Açık havadayız ve insanlara yaklaşmadan yolumuza devam edeceğiz! dedim ben, maskemin altından.

Yıllar olmuş Arap çarşısından geçmeyeli..

1995'te ilk kez tek başıma dolaştığım gün  eski şehir neydiyse, bugün de hep aynı..

Çoğu Aşkenaz Haredilerin yaşadığı  Yahudi Mahallesi'nde kılık kıyafetleriyle dindar oldukları aşikar olan  insanları,  kafalarındaki kipalar, ceketlerinin altlarından çıkan tsitsitleri. küçücük kızların diz altı etekleri olmasa Avrupalı zannedersiniz. Çocukların saçları sapsarı, dümdüz.. Şabat için daha itina ile giydirilmişler. Hepsinin bir sürü kardeşleri var. Birlikte oynuyorlar. Başkalarına ihtiyaçları yok. Yeterince kalabalıklar.. Kotel'e doğru, eski şehrin merdivenlerinden  ellerinde pusetle inen, yine haredi genç çiftin arkasından üç beş on, bir sürü çocuk geliyor . Onlar için en anlamlı  Şabat gezmesi bu.

Hafta sonu maceradan maceraya koşmayı aramıyor onlar.

Dindar bir yahudi için  Şabat tüm aile fertleriyle birlikte geçirdikleri günü ifade ediyor. .

Onlar için "dinlenmek";   dua etmek ve bizim  modern hayatta tanıdığımız nimetlerinden tamamen kopup , olabildiğince kendi iç dünyalarına dönük bir gün yaşamak demek.

Tanrı'yla ve çekirdek aileyle birlikte geçecek sakin bir 24 saat Şabat 'ı özetliyor..

Tora'da yazdığı gibi  altı gün çalışacaksın yedinci gün dinleneceksin emrini unutmayan Yahudiler'in yaşantıları bugün hala aynı şekilde devam ediyor.

Israel'de kendilerini dindar olarak nitelemeyip yine de Şabat 'ı bu şekilde yaşayan çok insan vardır. Bu insanlara burada "gelenekçiler"  denir ki bunun adı  "Masortim"dir. ( Masoret, gelenek demek)

Şabat günü hiç bir iş yapmayan, arabaya binmeyen, bütün gün evlerinde sakin bir gün geçiren, arada çocuklarıyla kısa yürüyüşler yapıp, oturdukları çevredeki  parkta bazen yakın dostlarıyla buluşup, kalan zamanlarındaysa uyuyup,  kitap okuyan ve bu şekilde huzur bulan insanlar da çoktur Israel'de.

Arada , Kotel'in bulunduğu meydanı geride bırakan merdivenlerin sonundaki güvenlik kapısı'nda bekleyen polisler var. Buradan çarşıya doğru giden dar yola girmeden , kapıdan Kotel'e inmek isteyen turistler güvenlikten geçiyorlar. Bense sadece dışarı  çıkacağım ve yolumun tam ortasında duran polise pardon derken polis gevezelik ediyor turistlerden biriyle. Beni farkettiğinde özür dileyerek elindeki silahıyla kenara çekiliyor.

Silahlı polisler görmeye alışkın olmayanların en çok rahatsız oldukları şeylerden biri de buradaki bu tip tedbirlerdir..

Israel'de en çok terör saldırısının gerçekleştiği yerlerden biri burası.

Bazen organize saldırılardır bunlar bazense aklına esenlerin kendi kafalarına göre eylemler gerçekleştirdikleri olur..

Belki de bu yüzden eşim pek gönüllü değildir . Eski şehir'den  geçmeği teklif ettiğimde bahaneler arar. 

Bense olasılıkları  görmezden gelebilirim zaman zaman.

Tam da bizim buralardan geçtiğimiz saatlerin ardından iki gün sonra Filistinli bir genç, işte bu güvenlik görevlilerinden bir tanesine ateş açtı. 17 yaşındaki genci polis olay yerinde vurarak öldürdü.

Güvenlik kameralarına yansıyan görüntüler haberlerde gösterildi. Ancak yine de Associated Press ve Reuters gibi haber kanallarında olay şu şekilde verilmiş:  Israel'in,  terör saldırısı olarak " iddia ettiği"  olayda Filistinli bir genç öldürüldü...


Neyse Yeruşalayim'de eski şehir'deki izlenimlerimin tam orta yerindeydim.....

Buralarda  o eski kalabalık yok şimdilik. Her taraf bomboş!. Tek tük yabancı gruplar var.

Bu eski çarşı  hiç değişmiyor.  Kırk sene evvelki aynı insanlar, aynı kılıklar, aynı dükkanlarda aynı hediyelik eşyalar..aynı Ortadoğu havası hep aynı yerde. .

Daracık sokağın iki tarafındaki üç dört dükkandan biri berber!  Hepsi de erkek berberi olan bu dükkanların çoğu öyle antika görünüyorlar ki sanki 150 sene evvelin filmlerinden fırlamış gibiler.. 

Çarşıdaki esnaftan bir  korkum bir çekingem yok.

Gal babasına acele ettirmese, öyle koşuşturmasalar önden, etrafıma daha bir keyifle bakınacağım.

Geçmişten izler her yerde.

Bu yüzlerce, binlerce yıllık tarihi izlerin birleştiği , kimi Arabistan usulü kültür bulamacasının getirdiği daha az estetik  yansımalarına rağmen yine de güzel buraları.

150 senede yapılan kazılarda,  arkamızda kalan  Kotel'in hemen sağ bitişiğinde  II. Tapınağa doğru giden bir yol çıkarılmış , Herod zamanında  İ.Ö 19-20 yılında tapınağı destekleyen kimi duvarlarla birlikte, kolonlar sıra sıra dizili..

Son senelerde ise Kotel'in altında yapılan kazılarda da Tapınak Tepesi'nin  yakınlarına kadar varan  kalıntılar çıkarıldı . Bu kalıntılar içinde II. Tapınak zamanından duvarlar, Memlukluler ve Haçlı dönemlerinden yapılar ve  nice arkeolojik kalıntılar bulunmuş.

İnsanın ağzını açık bırakan şey ise Batı Duvar'nin hemen yanındaki tünellerde gördüğüm iki bin yıllık duvarları meydana getiren kimi devasa büyüklükte taşlardı.. Bazıları onlarca, kimileriyse yüzlerce tonluk farklı boyutlardaki taşların birbirleri üzerine nasıl yerleştirilmiş olduklarını düşünmekten  bile insanın aklı duruyor. Bugünkü teknolojinin olmadığı o zamanlarda bu tip şeyleri o insanların nasıl inşa etmiş olabileceklerini düşünmek bile aklınızı başınızdan almaya yetiyor  

Eski şehrin daracık yolunun sonunda yukarıda vardığımız alanın sağ tarafında Bizans dönemine ait kolonlar altta kalan bir yol üzerinde dizili duruyorlar.. Buranın ismi Bizans döneminde Cardo imiş. Roma'da  Cardo " şehrin kalbi "  denen yermiş. Yani şehrin merkezi imiş burası. İki tarafta dükkanlar bulunurmuş buralarda, o zaman da !  Başımıza bir şeyler gelmeden o kısacık yolu tamamlayıp sol taraftaki araba parkına vardığımızda  Gal mutluydu. Bense senelerden sonra belki de bir gun buraya tek basima gelip bütün bir günü buralari istediğim gibi gezmemin zamanının geldiğini düşündüm . Bir defa olsun buraya belki de sabahtan gelip , bir  daha o tünelleri gezmek, seneler önce girdiğim kiliselere bir kez daha girmek.. O çarşıyı bir kez daha geçmek !


.

Batya R. Galanti

24 Aralık 2020 Perşembe

    Gittikçe daralan çemberi kırmanın tek yolu şimdilik aşı olmak gibi görünüyor!


Pandemide son günlerde yeni gelişmeler var /

İngiltere'de mutasyona uğrayan korona Avrupa'yı hemen yeni önlemler almaya iterken, akılları bizden karışık olan politikacıların bir günden diğerine ne yönde kararlar alacaklarını yakından takip etmek zorunda insanlar.

Şimdilik dünya İngiltere'yle olan teması minimuma indirmiş durumda.

İngiltere'den gelen tüm uçuşlar durdurulurken,  sadece insanları evlerine döndürecek  zorunlu uçuşlara izin var.

Deniz ürünleri ve taze meyve sebzelerin Fransa yolu'yla İngiltere'ye geçişleri ilk bir iki gün tamamen durdurulurken  daha sonra bu kısıtlamalar kısmen azaltıldı.

Şimdi İngilizler tır şoförlerini toplu halde testten geçirme seçeneği üzerinde duruyorlar ancak bu seçenekte olayın karmaşıklığını yüzde yüz çözemiyor galiba çünkü test sonuçlarının çıkması 24'le 48 saat arasında sürüyor. Buda sınırda büyük bir yığılma demek.

Arada birer ikişer başka ülkelerde de bu yeni mutasyon keşfedilmeye başlanırken, kimi insanlar panik içindeler.

Uzmanlar ise genel olarak insanları yatıştırmaya çalışıyorlar.

                                                       Israel'de asılar geçtiğimiz pazar başladı

Israel'de de 4 pozitif vakanın bu virüsü taşıdıkleri ortaya çıktı. Bunlardan üç tanesi İngiltere'den dönmüş kişiler , biri ise burada yapışmış. Bu da demektir ki , Israel'de de bu virüs bir süredir mevcut .

Aslında corona bugüne dek hiç durmadan mutasyona uğruyordu ancak bu yeni keşfedilenin diğerlerinden bir farkı varmış . O da yüzde yetmiş daha çabuk yapışıyor olması.

Bunların yanında tüm haberler olumsuz değil, kimi bilenler, bu son haliyle virüs daha tehlikeli değil diyorlar. ( Ne kadar eminler bilmem!)  tersine daha hafif geçirilen bir çeşit  olduğunu da duydum.

Geçmişte bir yazıda, virüsler insanları öldürmek için insan bedenine girmezler diye okumuştum. Amaçları insan bedenine girip orada onunla birlikte varlıklarını sürdürmekmiş. Bu yüzden zamanla virüsler insanlara kendilerini adapte etmeye çalışıp devamlılıklarını sağlamak için hareket ederler.

Ve virüsler bir yerde adapte oldukça daha az zarar verip, daha hafif reaksoyonlar geliştirmemize de neden olabilirler. Ve bu şekilde insanlar zaman geçtikçe virüse bağışıklık göstermeye de başlarlar..

Geçmişte okuduklarım bana bugün yaşadıklarımıza biraz daha az tedirgin olarak , daha soğukkanlılıkla bakmama da yardımcı oluyor. Ve bu evrende olanlar üzerinde etkim olmayan küçücük bir varlık olan ben ve benim gibi milyonların belkide tek seçeneğimiz kendimizi korumaya çalışarak, bilim adamlarının ve bizi yönetenlerin bize ışık olmaları için dua etmek.

Kimileri biraz daha tedirgin edecek senaryolarla ortaya korkutucu iddialarla da çıksalar, yine de korkmanın ölüme faydası olmadığını bilerek yaşamaya devam ediyoruz.

Bu önümüzdeki Pazar günü , son günlerde bir anda yeniden çok artış gösteren hasta sayısı yüzünden üçüncü kez, şimdilik iki hafta süresince karantina'ya girecek olan Israel'de geçtiğimiz pazar günü sağlık görevlileri, yaşlılar başta olmak üzere herkese aşı yapılmaya başlandı bile. .

Bu konuda dünya öncüsü durumunda olduğumuzu söylediler.

Şimdi genç yaşlı başvuran herkese aşı yapıyorlar .

Yaşlılara ise herkesten evvel bu konuda büyük titizlik gösteriliyor.

Pfızer aşısının  yeni virüs'e de etkili olduğu söylenirken, aklımızı başımıza toplayarak bu olaydan daha büyük zararla çıkmamak adına aşı olmayı kabul etmekten başka çaremiz yok gibi görünüyor.

Çok yakında aşı olmak için başvuracağım

Eğer geçen gün bir kaç saatimi birlikte geçirdiğim arkadaşımın eşinin testi positif çıkmazsa!!!

Arkadaşımın eşinin yan yana birlikte çalıştığı bayan hasta imiş!

Hasta olan birine aşı yaparlar mı?

Peki virüs varken aşı olunur mu?

Olunursa vücut buna nasıl tepki verir şimdilik en ufak bir bilgim yok!

Yakında milyonların olacağı aşıyla bu sorunu halletmek yolunda önemli bir yol kattetmiş olacağız diye ümit ediyor hepimize çok çok şans ve sağlık diliyorum  ben !



Batya R. GALANTI