YEHUDA VE ŞOMRON'DAN NE PAHASINA ÇIKMAK?
Geçtiğimiz Cumhuriyet Bayramında Danielle'in askeri hizmetinde gösterdiği başarısı için ödüllendirilmesinden yaklaşık dört buçuk ay kadar bir zaman geçti.
Komutanının bana açtığı telefondaki; " Bayan Galantı lütfen telefonunu hoparlöre koyarmısın çünkü evdeki herkesin söyleyeceğim şeyi duymasını istiyorum " dediği sözlerle uğradığım şaşkınlık unutulmaz. Bize; " On gün sonra yapılacak Askeri Törende sizleri görmekten onur duyacağım. " derken gözlerim dolmuştu.
İki yıl önce onu askeriyenin ellerine teslim ettiğim gün ; " Artık kızınız bize ait!" demişlerdi.
Benim kızım onlara nasıl ait olabilirdi ki? Eğer 18 yasına getirdiğiniz çocuğunuz bir gün devlet tarafından dünyanın en tehlikeli yerlerinden birinde mecburi hizmet için görevlendirilirse gerçekten sizin elinizden tüm sorumluluk sonuna kadar alınmış demektir. Onun otobüse binip kollarımdan ayrıldığı gün hiç alışık olmadığımı hisleri yaşamıştım. Bense kızımın askeri hizmet için lisede gittiği görüşmelerde kendi isteği üzerine bu görevi üstlendiğini daha sonra öğrendim. . Yehuda ve Şomron ya da Uluslararası lisanda West Bank, başka bir isimle Cisjordanie, ya da Türkçe'de dedikleri gibi Batı Şeria'da hizmet etmek ... Herhangi bir Israellinin bile öylesine gitmeyeceği bir yerde, sadece kendi ilkeleri , kendi inançları ardından koşan çok siyonist yahudilerin , Tora'da Tanrı tarafından bize bağışlandığına inandıkları bu yerleri ne pahasına olursa olsun bırakmaya hazır olmayanların, kimilerince idealist, bir diğerlerince aşırı milliyetçi olarak adlandırılabilecek insanların , Arapların hemen içinde, yanında, ortasında bir yerlerde kurdukları yerleşim yerlerinin göbeğinde bir tepedeki askeri üstte görev yapmak. Her eve dönüşünde korumalı otobüsle önce Yeruşalayım'e varmak. oradan ayrı bir otobüsle on gün boyunca özlediği ailesine yeniden kavuşmak. Ve bunu
" Gerçek bir anlam taşıyan bir görevim var benim " diye nitelendiren Danielle.
Görevi boyunca omuzlarına yüklenen sorumluluğu sonuna kadar yapmak için gece ve gündüz çalışan çocuğum. Terör saldırılarını engellemek , bölgede görevli komando erlerinin, ve yine oralarda yaşayan yerleşimcilerin güvenliğinden mesul olduğu andan itibaren dikkatini ve enerjisini sadece komutları doğru şekilde yerine getirmek, gerekli birimleri doğru zamanda harekete geçirmek için savaşan gençlerden biriydi Danielle.
Cumhuriyet Bayramından bir gün önce düzenlenen tören için yola çıktığımızda sadece son anda ,
korumasız sivil bir otomobille kat edeceğimiz yolu düşündüm birden. Sık sık yaşanan terör saldırıları, hedef olan araçlar, ölen genç, yaşlı, kadın ya da çocuklar gittiğimiz bölgenin tartışmalı statüsünün sonuçları... Aklın, mantığın çok uzağında olan bir çok şeyin yaşandığı topraklar buraları. Kimi zaman inancın kişiyi hangi boyutta kararlara itebileceğini gösteren şeylerden biri burada yaşayan insanlar. Sağlıklı beyinlerin kolayca kabullenemeyeceği olaylara sahne olan yerler.
Bu kadar tehlikeli bir bölgede insan neden çocuk yetiştirmek istesin gibi bir yığın soruları akla getirecek o kadar çok olaylar yaşanmış ki bugüne dek.. Ve hala yaşanmakta .. Ve bu insanları korumak adına 19 20 yaşlarında kendi hayatlarını feda eden gençler görev başında!
Bir diğer tarafta New York'ta , Paris'te veya dünyanın farklı yerlerinde yaşayan insanlar içinse benim yaşadığım şehir ya da tüm Israel korkutucu değil mi? Gerçekten Israel'in merkezine hiç mi taşınmadı bir çok terör olayları.? Hiç mi bombalar patlamadı buralarda? Ya bugüne kadar akıllarına estikçe üzerimize attıkları roketler hayal mi?
Korkutucu olmanın ötesinde sadece Hebron'daki yerleşim yerleri değil ,Israel'in varlığını gayrimeşru sayanların çoğunlukta olduğu bir dünya değil mi bu?
Evimden sadece bir buçuk saat mesafede bir yerlerde dünyanın en çekişmeli , en çok tartışılan topraklardan birinin orta yerinde bir tören için yola çıktık. Güzergahımızın ilk saati bilindik manzaralardı... Merkezden güneye doğru yol almaya başladık. Kiriyat Gat'a kadar küçük yerleşim yerlerinden, ekilmiş tarlalardan geçtik..pamuk tarlalarını tanıdım.. Israel'de tarım o kadar ileri ki..Moşav'lar çoğu zaman zengin.. Türkiye'de alıştığım gibi köy denince fakir fukara insanlar değil
burada akla gelen.. sevimli ancak yine de lüksten uzak tek katlı evler var moşavlarda çoğu zaman..Doğayla baş başa yerlerden geçtik yol boyu.. Kiriyat Gat ise küçücük bir şehir ama modern binalar inşaa edilmiş buralarda. Yeşil hatta varana kadar böyle devam ettik.
Tören saati yaklaştıkça arabamız yeşil hatta vardı . Bizim gibi törene geldikleri anlaşılan diğer ailelerle birlikte Kontrol noktasından bize Hebron'un içlerine kadar eşlik edecek olan askeri aracı beklemeğe başladık.. Bize yaklaşık bir kilometre ileride liderlik eden masif zırhlı araçtan korkup olası bir eylemden vaz geçecek bir terör grubu varmı acaba? Yoksa aracın epey gerisinde kalmayı başardığımız anlarda dağlık yerlerden birileri çıkıp bizi hedef alırmıydı?
Aslında yol boyu işin güvenlik tarafıyla kendimi çok meşgul etmedim. Önce yukarılara doğru tırmandık bir süre. Dağlık yerler olan Batı Şeria, yarı kurak bir bölge.. Yol boyu evler ve yerleşim yerleri aradı gözlerim. Aslında benim için son derece ilginçti buraları görmek.
Uzun bir süre sadece bomboş araziler vardı. Hani bu kadar kavga edilen bir toprak parçasını paylaşmak için savaşan kalabalıklar hayal etmek mümkün .. Bir çıktık bir indik.. Arada klasik Arap köyleri , kimi zaman tepelerde kimi zaman yol kenarında dizili küçük yerleşim birimleri ve arada hep minareler vardı. Bazı yerlerde evleri maviye , yeşile boyamışlar.. Kimi yerlerde A bazen B bazen C diye işaretlenmiş bölgeler Asker kontrolünün varlığını hissetiriyor. A bölgesi sadece Arap yerleşimlerinin bulunduğu yerler , B hem Arap hem Yahudilerin birlikte yaşadığı bölgeler ve C sadece Yahudi Yerleşimleri..
Güvenlik bir tarafa bana o an esas korkutucu gelen şey Arap şoförlerin araba kullanışları oldu. Daracık dolambaçlı, kimi keskin virajlı daracık karayolunda seyreden tıirları, kamyonları kullanan Filistinli şoförler trafik kurallarını hiç tanımaz gibiydiler. ( Filistinli araçlar beyaz plakalıydılar.)
Sanki kocaman araçları küçücük çocuklar kullanıyormuş gibi bir his yaratıyorlardı insanda. Virajı alırken, öndeki aracı pervasızca sollayan o kadar çok araç vardı ki eve sağsalim varacağımızdan emin olmakta gerçekten zorlandım bir ara. Insanların yaşamla ölüm arasındaki kadercilik anlayışının bir başka uzantısımıdır bilmiyorum bu şekilde Allaha teslim bir hayat tarzı. En ufacık şeyin bilincinde olmamak gibi bir şey.
O gün başıma gelebilecek bir terör saldırısından çok bölgedeki koca trafik canavarından korktum diyebilirim kolayca...
Peki bütün bunlara ne gerek var diyecek çok insan duyuyorum. Neden orada Israelliler yaşamaya devam ediyor ? Neden Yahudiler bu bölgeyi bırakmıyor? Barış istemiyorlar o zaman!!
Askerler, gençler bazen çocuklar, hatta bebekler bu bölgede ölmeye devam ediyor?
Danielle bazı geceler beni arardı. Telefon'da " Anne duyuyormusun? " diye sorduğu an kulağıma silah sesleri gelirdi. Danielle neredesin? Üssümdeyim korkma... Duyduğun silah sesleri üssümün yanındaki köyden. Her gece birbirleriyle çatışıyorlar derdi. Bazen sabaha kadar bitmeyen çatışmalar onların normal, günlük rutinleriydi. Kızımın anlatımlarına göre. Hebron sokakları buydu..
Neden peki? Niye çatışıyorlar? diye sordum ilk zamanlar. Ben bilmiyorum ama aralarında çok fazla gruplar var diye anlatıyordu o zaman Danielle. Üssündeki avluda bazen havadaki kurşunların çıkardığı ateş kıvılcımlarını görebiliyordu. Lütfen dikkat et dediğimde merak etme buraya uzaklar ama onları duyup görebileceğimiz kadar da yakınlar. Bir kez bana avludan karşıdaki bir düğünü görüntüledi Danielle. Düğünlerde de havaya ateş etmeye devam ediyorlar.
1967'de Ürdün'den alınan Yehuda ve Şomron Israel güvenliğinin teminatıdır. Kuzeyde Ramat Ha Golan yani Golan tepelerinin son derece önemli olması gibi. Ve Israel'in güvenliğinden tek sorumlu yine Israel'in kendisidir. Uluslararası Cemiyetse sadece kendi hesaplarını yapar.
Kısaca Israel buraları keyfinden değil güvenlik stratejisinin bir parçası olarak tutuyor. Bedavaya kimseye verilmemiş bu yerler için canını feda etmiş insanların kanı ucuz değildir. Eğer güvencemiz olsaydı bence hiç bir sorun yoktu. Karşımızda bizimle yaşamakta sorunu olmayan insanlar olsaydı, kendini ve halkını düşünerek , geleceğe ümitle bakan insanlar yetiştirmek için çabalayan bir kitleyle karşı karşıya olsaydık neden toprak verilmesindi ki?
Ancak bugün devam eden şartlarda görünen odur ki istemedikleri bir savaşa zorlanan Israel'in verdığı şehitlerin kanı Israel'in bugün devam eden varlığının tek garantisidir.
Çünkü karşımızda ne İsviçreli, ne İtalyan ne de Yeni Zelandalılar var. Israel buraları bu derece sorumsuz ve kendi içlerinde bile birbirlerini yiyen insanlara neye güvenerek verecektir?
Merkezden yarım saat ilerimizde kuracakları Hamas Devletiyle nasıl yaşar Israel?
Dilerim bir gün kendi liderlerinin doğru seçimleriyle daha eğitimli, daha hoş görülü, daha öngörülü bir nesil çıkıp bize artık barış yapmanın zamanının geldiğini gösterirler...
Batya R. Galantı