SANAL DÜNYAYA YANSIYANLAR
Her sabah kalktığımda ilk iş olarak haber sitelerinde, o gün kayda değer olaylar olup olmadığını görmek için şöyle bir ana başlıklara göz gezdiririm. Ve Whatsapp'ta yine gözümden kaçmaması gereken önemli mesajlar varsa hemen onlara da bir bakarım.. Ve daha sonra tüm koşturmaların arasında yine gün boyu sosyal medyayı ara ara kontrol ederim..
Son yıllarda insan hayatının iki boyutu var gibi. Biri gerçek hayatımız biri de sanal dünyamız. .
Bir tarafta gerçek dostluklarımız var.. Elle tutabildiğimiz, yüz yüze görüştüğümüz, iyi kötü günde yanımızda olan ya da olmayan arkadaşlarımız var. Ve yine bir ailemiz, işimiz, günlük mücadelerimiz var. . Ağladığımız, kızdığımız ve sarıldığımız insanlarla çevrili bir hikayemiz var her birimizin . Tüm bunlar bizim gerçek yüzümüz.
Ayrıca bir yerlerde , bir kutunun, bir ekranın içinden bize bakan bir başka dünya daha var artık Sanal olan bir dünya . . Ve bu sanal dünyanın içinden kimi bize gülümseyen sanal insanlar var. Kimi zaman bizi düşündürenler ve kimi zaman birazıcık ta olsa bizi kızdırmayı başaranlar da var bazen. Dokunamadığımız, yüzlerini fotoğraflardan bildiğimiz, hatta bazen fotoğraflarına bile şöyle bir kaçamak gözle bakmışlığımız olup sokakta rastlasak belki yanlarından farkında bile olmadan geçip gidecbileeklerimiz var.
Bizleri bizim istediğimiz kadarıyla tanıyanlar bunlar . Onlara ilettiğimiz kadarını bilenler.
Paylaşmakta kusur görmediğimiz kimi şeyleri sergilediğimiz bir sahnemiz var bugün her birimizin. Kimi insanlarsa kendi özel sınırlarını korumakta son derece titizler ki böyleleriyse ya sosyal medya hesabı hiç açmamışlardır. Ya da son derece sınırlı kullanıcılardır.
Bir diğerleri içinse sanal dünya bugün gerçek dünyalarıyla iç içe geçmiş olanlardır.
Her birimizin kendimize göre belirlediğimiz sınırlarımız var. Kimisi çok dar kimisi çok daha geniş sınırlar bunlar.
Ve işte burada söze sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar giriiyor..
Son yıllarda insanlar hayatlarının en önemsiz anlarını bile resmetmek alışkalığını da kazanmış görünüyorlar. Adeta gerçek dünyaları sanal dünyalarına karışmış insanlar var artık. . Ve bunu yapanlar sadece küçük bir yüzde değil bu çok yaygın bir şey. Hatta genç insanlar için , hayata gözlerini açtıkları günden beri sosyal medya kavramının içinde büyüyenler için her gün, her anlarını fotoğraflayarak facebook'da , ınstagram'da paylaşmak nefes almak gibi bir şey oldu.
Bunda tenkit edecek bir şey yok tabii. Her insan keyfine göre ve her dönemin insanı kendi koşullarına uygun yaşar,
Bugünkü insanların kendi kendilerini her an fotoğraflayıp medyada paylaşmalarının çok eskiden beri içimizde olan bir hobinin tutku haline gelmiş şekle dönüşmesi olarak görüyorum ben.
Belli bir oranda hepimiz.özel anlarımızı, gezilerimizi, seyahatlerimizi ve samimi dostlarla bir araya geldiğimiz kimi özel anlarımızı sonsuza kadar sabitleştiren bir resmi saklamak isteriz.. O güzel duyguları bize sonsuza kadar hatırlatacak bir resmi tabii ki paylaşmak ta ister insan.
Bunu kimlerle ve ne kadar sayıda insanla yapacağını ise yine kendi belirler.
Eskiden bilgisayar, smartphone ve bugünkü tüm özel imkanların daha mevcut olmadığı zamanlarda da hep düşündüğümüz ve yaptığımız bir şeydi bu. Fakat eskiden gerçekten de çok özel anlardı fotoğraflara yansıyanlar. Örneğin ailemizle bir araya gelinen bayram yemekleriydi bunlar..okulumuzda çekilmiş özel anlardı kimi zaman.. bir daha görüşmek şansına sahip olmayacağımızı bildiğimiz insanlarla yan yana çekilmiş görüntülerimizdi bu resimler... .daha çok küçükken gittiğimiz bir piknikten geriye kalan tek hatıraydı çekilen fotoğraflar..
Her biri 36 pozluk karelere bölünmüş filmleri dükkanda tab ettirmeye verdiğimizde heyecanla beklediğimiz fotoğraflarımız aile albümünde ya da kendi kişisel defterimizde özenle saklanırdı o zaman. Ve tabii bugüne kadar.
Bugün sabah yataklarından kalkan insanların ilk günaydınlarıyla başlayan ve gün boyu yedikleri yemekten, içtiklerine kadar gerekli gereksiz her ayrıntıyı İnstagramlarında sergileyenler sizin özel hayatınızın paylaştıklarınızın çok ötesinede olabileceğini bile tahmin etmekte zorlanabiliyorlar...
Batya R. Galantı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder