Çok eski bir dosta veda!
Annem dün sabah beni aradığında telefon'da ağlıyordu .. Birlikte büyüdüğü en iyi arkadaşlarından birini kaybetti dün..
Bense geçen gece haberi aldığımda onu hemen aramak istememiştim..
Sabah beni erken saatte kendisi aradı..
Sara öldü!! derken sesi kırıktı..
Ağbisinin vefaatında bile onu daha hazır görmüştüm bir yokluğu kabullenmeye..
Zaten bu son aylar herşeyi biraz değiştirdi.
Arkadaşlarıyla buluşmaya, çıkmaya, haftada bir , bazen iki akşam bizi ziyaret etmeye alışkın olan annem aylardır evimize adım atmıyor.. Arkadaşlarıyla buluşmayı özledi..
Kız kardeşiyle günde bir kez birlikte yaptıkları yürüyüşün dışında , elinde başka bir şey kalmadı..
Bugünlerde hep üzgün gibi...ilk kez!!
Şimdi de arkadaşını kaybetti..
Sen cenaze'ye gidecekmisin ? diye sordu bana!
Tabii dedim..
Ama , corona günlerinde herşey bambaşka..
Kuzinim, cenazeye yirmi kişiden fazla insanın katılamama kısıtlaması yüzünden Sara'nın son yolculuğuna iştirak edip etmeme seçimini bize bıraktı.
Ben, geleceğiz , gerekirse uzak dururuz dedim..
Son dört yılını tamamen annesine adayan, orta yaşa gelen kuzinimin yanına gittiğimde, onu ilk kez bu kadar üzgün ve çökmüş gördüğümü düşündüm.. ( Toparlanacağını biliyorum )
Kendine her zaman iyi bakan, her zaman hayata olumlu yaklaşan bu insan ilk kez bu kadar bitkin görünüyordu.
Sonuçta cenazeye fazla katılan insan olmadı..bense dayanamadım, ona uzak duramadım..yanlızlığına, acısına karşıdan bakamadım.. yaklaştım ve ona sarıldım..
Birisinin sıcaklığına öyle ihtiyacı vardı ki ..
" Seni seviyorum " dedim Luna'ya..
O benim aslında ikinci kuzinim..
Ama birinciden daha yakın oldu bana..
Annemin en yakın arkadaşı Sara babamın kuzeniyle evliydi..
Annem ve en iyi arkadaşı , iki kuzenle hayatlarını birleştirmişlerdi..
Sara hep anlatırdı..
Ben aslında babanı istiyordum diye gülerdi!!
" Peki ne oldu?'
Babanı bana Violette ( halam ) tanıştırmıştı..
Senin baban o zaman çok yakışıklıydı .. ve ben önce onu beğeniyordum, o yüzden de anneni ona tanıştırmak istemiyordum, çünkü biliyordum ki her gören onu isterdi!!
Sarayla annem o kadar yakındılar ki aralarında gizli saklı yoktu..
Gerçekten de öyle olmuş.. Babam annemi görünce yedi sene peşini bırakmamış..
Çikolata kutularını ne yapacağımı bilemezdim der ...annem
"Ben çikolata sevmezdim, babansa devamlı getirirdi!"
Annem istemedikçe babam daha çok koşmuş peşinden..
Sara ise babamın en yakın dostu olan kuzeni ile evlenmiş sonunda..
Ve onlar evliliklerinin ilk yıllarında Israel'e göç etmişler..
Sara yıllarca terzlik yapmış.. Hem de Haute-Couture!
Annemse genç kızlığında onun modeliymiş derdi hep..
Dün son yolculuğunda, o simsiyah kumaşa sarılı bedenine son kez baktığımda, ne kadar da küçük duruyordu..
Ona veda etmeye gelen torunlarıysa kocaman erkeklere, genç bayanlara dönüşüvermişler..
Evine ilk geldiğimde salonundaki duvarda kocaman bir çerçevenin içinde bir sürü fotoğraf vardı..
Purim kıyafetleriyle, yuva'daki sıralarda gülümseyen minicik torunlarının resimleri baş köşedeydiler.
Onlar için o zaman ne kadar da koşmuştu Sara..
Hepsi kocaman insanlar bugün.. Yaşlı safta'larının ölümünü soğukkanlılıkla karşılamış gibiler..
Hayat bu işte..
Ne kadar uzun yaşadığınız farketmiyor..
Bir göz kırpışı kadar kısa geçen ömrünüze neler sığdırdığınız önemli..
Ve arkanızda neler bıraktığınız..
Batya R. GALANTI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder