Düşünce özgürlüğü
Saint-Benoit Lisesi'nin son sınıfı'nda okuduğum sene sınıfta her tipten her kafadan öğrenciler vardı. Kızlı erkekli olarak, aynı sıraları ilk kez paylaştığımız bir sene olduğu için ders içinde çoğu zaman öğrenim havasının ötesinde daha çok bir kahvehane atmosferi, daha bir disiplinsizlik hissiyle yaşanan ilginç bir durum söz konusuydu sınıfta. Bir çoğu arka taraflara yığılmış gençler dersi dinlemekten çok kendi havalarında vakit geçirir gibiydiler .
En önlerde ise uzun boylu, gözlüklü , zayıf bir çocuk otururdu.. Diğerlerinden biraz daha farklı olanlar arasındaydı bu çocuk.. O yüzden de arkada değil önde oturmayı tercih edenlerdendi sanırım.
Biraz dağınıkça halleri olan bu gencin önünde çoğu zaman bir defteri bile varmıydı yokmuydu emin değilim ama sınıfın arkasındaki kızlı erkekli gruptan yine de daha fazla ders dinlediği kesindi.. Zaman zaman felsefe hocamızı kapıda tutup bir sürü soru sorduğunu görürdüm.
İşte günlerden bir gün, rahip olan felsefe hocamız sınıfa girdiği anlarda bu çocuk gayet sakin sınıfın en arka yerindeki portmantoların önünde durup kollarını, çarmıha gerilmiş İsa gibi açarak; " Jesus Christ ! diye sesli sesli tiyatro yapmaya başlamıştı birden..ve tabii kendince o anda dalga geçiyordu..Aslında bunu o öğretmenin gözü önünde yapması hocadan çekinmeyecek kadar aralarında bir dialog olduğunu gösteriyor da olabilirdi. Katolik bir rahip olan hocamıza karşı büyük bir saygısızlık yaptığını düşünürken ben, bir yandan portmantoya kendini askılara asan çocuğun o yana düşmüş kafasıyla , komik duruşuna gülüyordum fakat bir diğer taraftan da ;" Aman Tanrım bu ne yapıyor öyle?! " demek arası bir çelişki içindeydim.. Ancak derse o an giren öğretmen hiç istifini bile bozmamıştı. Çocuktan tarafa bakmamayı tercih eden hoca masanın üzerindeki yoklama defteriyle ilgilenmeye başlamıştı bile.. Bu umursamaz hali belki öğrencisinin çocuksu tarafını tanıdığı içindi..belki de yılların olgunluğuydu bu Herşeyden önce karşısındaki insanın kendisi için en kutsal değerine gülmesinin sadece onu bağlıyan bir şey olduğunu bilecek kadar anlayışlı ve akkılıydı mutlaka.. O çocuk İsa ile dalga geçti diye İsa küçülmemiş, İsa'nın kutsallığı olgusu değişmemişti.. sadece çocuğun biri şaklabanlığı ile kalmıştı!!
Hepimizin kendimizce değerlerimiz vardır. Özellikle inanç insanların genelde çok hassasiyet gösterdiği bir konudur. Dini inancı tam olan insanlar, ateistlerin ya da farklı düşünen, farklı dinlerden kişilerin eleştirilerine başka konulardan daha çok hassasiyet gösterirler. Çünkü çoğu zaman din ve Tanrı insanları diğer konulardan daha büyük bir duygusal ve manevi yükümlülük altında hissettirir.
Tanrı'ya olan inançları bir çok kez insanları manen adeta bir ölüm kalım meselesi kadar bağlar. Eğer kendi Tanrı'ma karşı gelirsem cehenneme giderim diye bir tehdit bile vardır . Ya da kendi gibi düşünmeyene karşı korkunç bir hata yaptıkları duygusunu yaşar insanlar.. Eğer Musa'ya değil de İsa'ya ya da Muhammed'e ya da bir başka şeye inanırsan ya da tersi , işlediğiniz suç korkunçtur.. Her kişi kendi inancına göre kendini tamamen bağımlı hisseder..ve din böylece insanların çoğu zaman tolerans göstermekte zorlandıkları bir konu olur çıkar...
Her insan, her din adamı, dini inancına karşı gösterilen provokatif bir harekete o felsefe hocamız kadar tolerans göstermeyebilir.. Keşke gösterebilseler. Keşke insanlar inançları ışığında biraz daha mantık ve anlayışla hareket etmeği de öğrenseler..
Ailemde reformist yahudiliğe yaklaşan insanlar var.. Geçen sene reformist bir sinagogta kutladığımız bir Bar Mitzva töreninde hep birlikte gitar eşliğinde söylediğimiz Tora şarkıları ve dinlediğimiz kimi küçük anlatılarla geçirdiğimiz bir iki saatlik törende" kadınlarla, erkeklerin yan yana" oturabildiği bir ortamda birlikte dua etmenin güzelliği, reformun bir anlamda mümkün olduğu Israel'de, ultra ortodoks yahudilerin yanında gelişen, büyüyen farklı sesler bana daha bir ümit veriyor..
Günümüze daha uygun şartlar sunan bir inançla da , bir anlayışla da aynı Tanrı'ya sevgiyle, hep birlikte ulaşmak mümkün....
...............................
Geçen gün Paris'in kuzey batısındaki bir banliyö'de sokakta başı kesilmiş cesedi görenler dehşete düştüler. Cesedin yakınlarında elinde bıçakla duran 18 yaşındaki Çeçen genç etrafa bıçakla saldırma teşebbüsü gösterirken olay yerindeki polisler teröristi vurdular..
Öldürülen genç adamın adı Samuel Paty imiş. 47 yaşında bir tarih hocası.
Ve tek suçu talebelerine düşünce özgürlüğü üzerine verdiği derste , Muhammed'in çizili resimlerini göstermek..
Arada, bundan bir iki hafta önce, haftalık, satirik bir dergi olan , ve tüm dinleri sonuna kadar eleştirmesiyle tanınan ve yayınladığı karikatürleri yüzünden 2015'te uğradığı saldırıda 12 karikatüristini İslamcı teröristlerin kurşunlarıyla kaybetmiş olan Charlie Hebdo'nun eski bürosunun bulunduğu yerde yeniden bir saldırı olmuştu..Bu son saldırıda 2 kişi ağır yaralanmıştı..
Sanırım Charlie Hebdo'ya karşı yapılan bu son saldırı sonrasında Sanuel Paty dersinde öğrencilerine demokrasinin temelleri üzerine yeniden konuşmak istemişti... Demokrasi ve fikir özgürlüğü üzerine! !!
İnsanların düşündüklerini söylemekten korkmamaları gerektiğini düşünüyordu Samuel Paty. Çünkü kendisi bu şekilde yetiştirilmişti.
Samuel Taty'nin öldürülüşüne tepkiyle biraraya gelen Fransızlar
Dersinden evvel Müslüman öğrencilerin belki gururlarının rencide olacağını düşünerek sınıftan çıkmalarını istemesi doğrumuydu onu bilmiyorum..
47 yaşındaki öğretmen derste Muhammed'in çıplak karikatürlerini göstermiş.
Bu olayın arkasından dersten çıkarılan Müslüman öğrencilerin anne babaları ayaklanmışlar. Olay müdüre gitmiş ve öğretmenin okuldan atılmasını talep etmişler..
Okul Müdürü velileri ne kadar yatıştırmaya çalışmışsa başaramamış.
Sonuçta Samuel Paty'yi polise şikayet eden bir veli, bununla kalmamış, öğretmeni Facebook hesabından deşifre ederek, insanları eyleme çağırmış..
Zaten aynı velinin kız kardeşi de Daeş saflarında savaşa gitmiş bir radikal islamistmiş..
Müslümanlık bir şeriat dinidir. Müslümanlıkta dine karşı bir şey söylerseniz cezası büyüktür.
Bazı inanç sistemleriyle demokrasi birlikte yürüyemez..
Bir insan hem radikal bir müslüman hem de demokrat olamaz..
Fransa'da polisin radikal islamcı olarak takip altında tuttuğu en az 8.000 kişi varmış.
(Bunlar bildikleri!! )
Tüm bu radikaller sürüsünü Fransa'dan bugün sınır dışı etmek için hala neyi bekliyorlar acaba??
Batya R. GALANTI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder