4 Kasım 2019 Pazartesi

                                                  DOSTLUK SOFRASI




Cuma akşamlarının bambaşka bir  özelliği vardır. Yahudi Dininde Şabat günü aileyi bir araya getirmenin büyük bir önemi vardır. Her cuma gecesi bir bayramdır bizde. Hatta Yahudilikte Şabat en kutsal gün sayılır. Şabat sofrasında  Hala'nın ( Özel Şabat ekmeğinin  )  şarapla beraber kutsanmasıyla yenen yemekte çoğu zaman tüm aile bireyleri biraraya gelir.  Şabat günü masanızın çevresine sizinle birlikte yemeğinize iştirak edecek insanlar Şabat'ın anlamını pekiştirir. . Bu bir Yahudi geleneğidir.

Geçen Şabat akşam annemi alıp bize yemeğe getirmek için yola çıktım.. Yolda radyo'da bir program dinliyordum. Kimi, İspanyol ezgileri, bazı Yunan müzikleri, Latin,  Jazz ve bilimum farklı şarkıların çalındığı sakin , dinlendiren bir haftasonu programı. Dünyanın farklı yerlerinden, farklı kültürlerden çok farklı melodiler dinleten yapımcının hazırladığı bir saatlik yayın fonda yol boyu bana eşlik ediyordu.. Arada kimi ilginç hikayelerini yayında programa çıkarak dinliyicilerle paylaşanlar vardı..

Radyo televizyondan daha güzeldir aslında..Daha tatmin eden bir yönü vardır bence; çünkü dinlediğinizi beyninizde canlandırmak için size de bir pay bırakır. Kitap okurken aklınızda canlandırdığınız sahneler gibi yine sizin düşsel yönünüzü kısmen harekete geçirir radyo da.

Annemin evine bir kaç kilometre kala bir genç adamın anlattığı hikaye beni çok heyecanlandırdı. Biri Arap diğeri Israelli iki ailenin dostluğu ile ilgili bir hikaye bu.   Gerçek bir  hikaye.. Kimi yönleriyle burukluk yaratırken bir diğer taraftan bu dünyanın sanıldığından çok daha iyi insanların yaşadığı bir dünya olduğunu da anımsatan, duygu dolu bir hikaye ..  Ve böylece kendi hikayesini anlatan adamın sesindeki heyecan  bana yeniden bir şeyleri de birlikte düşündürdü.. Mesela geçtiğimiz günlerde anlattığım kimi şeyler aklıma getirdi .  Arap  Israel ilişkileri hakkında. Kimi insanların hesapsız nefretini düşündüm. Bazen iki tarafta var olan kimi sonsuz düşmanlıkları,  ön yargıları ve aslında insanların bilmediği bir çok  dostlukların var olduğunu ama buna rağmen dünyanın dört bir ucundaki insanların burada her Israellinin ya da her Arabın karşılıklı birbirlerini boğazlamakla meşgul oldukları fikirlerinin ne kadar etkili ve yanıltıcı bir propaganda gibi olduğu gerçeğini hatırladım. bunun bir anlamda kısmen doğru tarafları olduğunu da farkettim .. Ama tüm bu düşmanlıkların yanında yine de  hesapsız sevginin de var olduğunu yeniden gördüm ..bunların hepsi var. Ama hiç bir tanesi tek başına bir gerçek değil. Hiç bir şey beyaz ve siyah değil .  Hayat farklı tonlarda , insanlar da öyle.. Nefret var, dostluklar var.. Kötülerin yanında çok iyi insanlar var..

Radyo'da dinlediğim hikaye ise şöyle... Bundan otuz ya da kırk yıl evvelinde başlayan hikaye Gazze yakınlarındaki küçük bir  Israel yerleşim yerinde geçmiş... Bir Şabat gününe doğru  Yahudi bir baba ve oğlu, çıktıkları  alışverişte araba yolda kalıveriyor.  Sderot şehri civarında yaşayan mütevazı bir aile bu.  Eski araba bir anda yolda fire verince çekici çağırıp arabayı en yakın araba tamircisine götürüyorlar. Araba tamircisi , Gazze'de ikamet edip, Israel'de iş yeri olan bir Arap..onun da kendi ailesi, bir işi ve yine iyi kötü kendi şartlarında götürdüğü bir hayatı var. O gün iş yerinde yanında küçük oğluyla berabermiş .  Israelli adamın arabasını bir çırpıda tamir ederken aralarında sıcak bir iletişim oluşunca, otomobil tamircisi ; " Boş ver parayı diyor, şimdi öğle saati, benimle oturun da birlikte güzel bir yemek yiyelim daha iyi !" diyor ve Israelli genç adam küçük oğlu ile birlikte kurulan sofraya misafir oluyorlar..



Bazı dostluklar bir anda oluşur.  Hesapla, kitapla ilgisi olmayan şeyler vardır insan ilişkilerinde. . O da iki kişi arasında doğan anlık dostluklardır.  Bu iki insan o gün doğan arkadaşlıklarını bir zaman sürdürmüşler. Ve iki çocuksa her buluştuklarında birlikte top oynamışlar.. Arap çocuğun adı Sadi idi diye anlattı. O çocukken , her seferinde kalesine gol sokmaya çalıştığı yaşıtı küçük arap dostunu yıllarca görmemiş bir zaman sonra. 2005'ten sonra ,  Hamas'ın başa geçmesiyle  Israel ile durumun iyice bozulmasından sonraysa iki ailenin iletişimleri tamamen kesilmiş.  Taa bundan bir buçuk yıl evvel Israelli adamın telefonu bir gün çalana dek.. Karşımda ağır bir arap aksanıyla konuşan kişi adımı söylediğinde sesini tanımadım dedi. Bana , ben X'in oğluyum deyince şaşırdım " . İsmi Sadi olan bu kişi, çocukluğumda birlikte oynadığım çocuktu. Sadi ona; " Babanı kaybettiğini duydum ! " deyince..... " Evet ama bir yıldan fazla oldu demiş. "Ya peki senin baban nasıl ? " diye soruncaysa  bu kez Sadi ona  babasının Israel'in 2014'te Gazze'ye yaptığı operasyonda öldüğünü söylemiş.  " O an ne diyeceğimi  bilemedim!",,,,.  Böyle bir durumda söylenebilecek ne var?  Terörün, kimi kötü insanların yaptıklarının cezasını çeken masumlar için ne kadar özür dilerseniz kelimeler yeter mi? Israelli genç adamın en son dileyeceği şey çocukluğunda onları hiç tanımadığı halde sofrasında ağırlayan insanın bu şekilde ölmesiydi mutlaka. Sadi'nin eski Israelli dostundan bir isteği vardı ve bu telefonu son çare olarak ona açıyordu. Oğlu çok hastaydı ve ameliyatı için gerekli dört bin doları ona çevresinde temin edebilecek kimsesi yoktu ve çocukken birlikte top oynadığı İsraelli dostu onun son ümidiydi.  Radyo'da hikayeyi anlatırken çok heyecanlanan adam, isminin bilinmesini istemedi.
O gece bu ricayı yatağımda düşündüm. Benim için de küçük bir miktar sayılmayacak bu parayı vermek kararı içinde bocalarken aynı gece rüyama giren babamın bakışlarında gördüğüm , " Beni hayal kırıklığına uğratma lütfen ! " mesajı ile birlikte sabah ilk iş banka hesabımdan gereken miktarı Sadi'nin hesabına geçirdim ve bir daha o parayı düşünmedim ve kimseye bugüne dek bu olayı anlatmadım dedi. Eşim dahi bunu bilmedi. Altı ay sonra bir sabah posta kutumda isimsiz bir sarı zarf buldum . İçinde dört bin dolar vardı! ....

Size bir kez açılan dostluk kucağını, kurulan bir sofrada size verilen dostluk yemeğini unutmak mümkün mü? Yahudi olsun, Arap olsun, dini ya da rengi ne olursa olsun kendi elinizle hazırladığınız yemeği bir başkasıyla paylaşmanın mutluluğunu kelimelerle tarif etmek mümkünmüdür? Dostluğun anlamını bilen hiç kimse böyle bir şeyi unutmaz. Bundan daha önemlisi ise yıllar sonra size ihtiyacı olan kişiye sessizce elinizi uzatmaktır. İyi ki iyi insanlar var, iyi ki birbirini hiç unutmayan dostlar var,, Iyi ki böyle hikayeler var.




Batya R. Galanti








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder