Günümü değiştiren küçük kız
Cuma günü öğlen çıkardığım köpeğimle dolaşırken, etrafta her hafta sonu hissettiğim o farklı atmosferi farkettim yeniden. Oraya buraya yetişmeye çalışan genç anne babalara rastladım her zamanki gibi, Okuldan erken çıkan liseliler yanımdan geçtiler .Hayat dolu ifadelerle çoğu zaman . Kimi küçük çocuklar çantaları sırtlarında keyifle evlerine yürürken Pitzi'ye doğru dönüp her zamanki gibi ; " Ay ne kadar küçük bir köpek" dediler yeniden. Ve yeniden yazdan kalma bir günde, sıcacık, insanın içini aydınlatan güneşini ne kadar sevdiğimi düşündürdü bana Israel'in klasik sonbahar havası. Sonra etrafımdaki yeşilliğe baktım .Buraya ilk taşındığımızda yeni dikilen ağaçların daha bodur ve cılız oldukları için güneşin ışınlarını tutup, gölge yapmaya yetişemedikleri zamanlar aklıma geldi . Şimdi aynı ağaçlar kimi yerde gökyüzünü kapatır oldular.
Pitzi bu arada her zamanki gibi etraftaki kokulardan sarhoş gibiydi . Karşısına çıkan her nokta, her ağaç, her çiçek, böcek ve taşa bıraktığı işaretin ardından burnuna gelen her yeni koku dalgasına doğru manyetik bir alana çekilir gibi koştururken ileride küçük bir kız çocuğu gördüm . Sarı saçları lüleler halinde beline kadar inen, güzel bir kız çocuğu. Çimlerde gezinirken biraz gayesiz, biraz sıkılır gibi görünen küçük bir kız. Kılık kıyafetine baktığımda öyle çok itinayla giydirilmiş bir hali yoksa da elbiseleri tertemiz, saçı pırıl pırıldı. Biraz çekingen bir havada bana, daha doğrusu Pitzi'ye doğru yaklaştı. " Köpeğini okşayabilirmiyim ?" diye sordu..
Bana ne zaman küçük çocuklar Pitzi'yi okşamak istediklerini söyleseler , ne diyeceğimi bilemem. Çünkü çocuklarım, özellikle Gal küçükken eve gelen çocukları Pitzi kıskanır arkalarından gidip paçalarına yapışırdı. Bu yüzden hep çekinirim acaba yanlışlıkla şöyle bir ısırık atar mı diye. Gerçi bugüne kadar böyle bir şey hiç olmadı . Ve ben dayanamadım, " Tabii " dedim.. Biraz okşadıktan sonra , yanımda yürümek istediğini söyledi. Onu reddedemedim.. Nerede oturuyorsun derken Bana Aşkalon'da oturduğunu ve buraya babası ile birlikte geldiğini söyledi . Bu arada evimizin yanındaki üç katlı evlerden en baştaki binanın ikinci katını göstererek , babam bu evde tamirat için çalışıyor. Ben de sıkılıp aşağıya indim dedi. Peki okulun yok mu senin diye sorunca . Yok dedi ben birinci sınıftayım, cumaları bize okul yok dedi. Köpeğini alabilirmiyim diye sorunca ilk önce anlamadım, onu kucağına almak istediğini sandım ve " Ama o bundan hoşlanmayabilir" diye cevap verdim... Kız çok akıllı bir şeydi..Tasmasını kimin tuttuğu ona o kadar farkeder mi? . Ah peki o zaman al sen gezdir yanımda.. Küçük kız hayatından memnun. ben ona " Aşkalon'da çok sık sirenler oluyor , siren çalınca ne yapıyorsun ? . Bana verdiği cevap ilginçti. Sanki sirenlerden onu daha da çok etkileyen başka bir şey vardı. Sirenler çaldığında annemin evindeyim hep dedi. Anladım, baban ve annen ayrı evlerde mi oturuyorlar.. Evet !!. Ama ben babamla daha iyi anlaşıyorum. Ona belki de babanı biraz daha az gördüğün içindir diye yorumda bulunuverdim bu kez.. Bak ben evime dönmeliyim , Pitzi artık sanırım yoruldu. Kızsa ,ne olur onu biraz daha gezdirmek istiyorum deyince. Peki bir tur daha atalım . Çocuk, o kadar tatlıydı ki onu kıramıyordum.. Pitziyi nasıl tutması gerektiğini, nelere dikkat etmesinin önemli olduğunu hemen anlamıştı ama turun sonunda benden bulunduğu ricayla onun o saf çocuk yüreğinin , sevgi dolu kalbinin, kendisi için ne kadar büyük tehlikeler getirebileceğini de anladım. Benimle evime gelmek istediğini söylerken o kadar tatlıydı ki . Ben ona çok yumuşak ve sevecen davranınca bana karşı hemen güven duymuştu. Belkide anne babasının zor hayatlarının içindeki mücadele ve zamansızlıktan yeterli ilgi görmüyor olabilirdi. Belki de sadece çabuk kaynaşan , çabuk ısınan bir kalbi vardı sadece. Ona benim evime gelmesinden çok büyük mutluluk duyacağımı ama bunun mümkün olmadığını söylediğimde. Neden diye sordu. Çünkü ben senin için bir yabancıyım dedim. Ama ben seni tanıyorum deyiverdi, o yemyeşil gözlerini bana dikerek... Hayır sen beni tanımıyorsun.. Onun için beş dakika önce karşılaştığı bir insan , hemencecik çok iyi tanıdığı bir dosttu artık. Ben onun için artık bir tanıdığı idim.
Küçük çocukların kimi pedofillerin, kimi sapıkların, kimi kötü insanların ağına nasıl düşebildiklerine bu şekilde şahittim o an. Bak dedim, annenle , baban sana anlatmışlardır eminim, bazı insanlar çok iyi görünerek seninle dost olup sonra sana kötülük yapabilirler, o yüzden tanımadığın hiç kimsenin evine gitmemelisin. Ama sen öyle değilsin değil mi? diye sorarken sanki hayal kırıklığına uğramıştı . Hatta beni savunmak ister gibi bir hali vardı. Ben öyle değilim ve bu yüzden seni uyardım ya! Hadi şimdi babana git tamam mı? Peki!! dedi ve arkasına bakmadan benden uzaklaştı.
Bu arada ona köpeklere karşı çok bilinçli, çok iyi bir sahibe olacak kapasitesi olduğunu belirtince bana babasının ona köpek alacak parası olmadığını söyledi. Böylece yoksulluğun sadece Türkiye'de olmadığını düşündüm yeniden. Belki oradaki yoksulluk biraz daha içler acısıydı. Daha bir sahipsizlik vardı. Karnı aç insanlar, evsizler yollarda idi. Sokaklarda dilenen insanlar vardı. Ama burada da ayın sonunu getirmekte , çocuklarının en temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan azımsanmayacak kadar miktarda insan var. Parasızlığın 21. yüzyılda tüm dünyada bir çok çocuğun hala karşı karşıya olduğu sorunların en başında geldiği gerçeği ne kadar üzücü. Toplumsal dengesizlikler hala daha büyük bir sorun.
Diğer taraftan küçücük bir kızla yarım saat için arkadaş olmak benim için çok güzeldi. Aynen 19 yaşımda olduğum zamanlardaki gibi. Onunla kimi düşüncelerimizi paylaştık. Gençliğimde her kesimden , her yaştan insana ilgiyle yanaştığım anları yeniden yaşadım.. Sizinle farklı bir yerde, farklı yaşta, farklı konumda olan bir insanla herhangi bir duyguyu, bir anı, bir fikri paylaşmanız mümkün.. Dahası da mümkün, her yaştan, her konumdan insanla arkadaşlık kurmak mümkün. Önemli olan iki insan arasında kurulan iletişimdir.
Ayrıca bu çocuk bana bugünkü aile yapısının karmaşıklığını hatırlattı yeniden. Her üç çiften ikisinin boşandığı günümüzde ayrılan çiftlerin çocuklarının yaşadıkları sorunları düşündürdü bana . Kimileri için zor olan kırık hayatların yanında bir diğerleri için ayrılıkların bazen en iyi çözüm olabildiği gerçeğini de ....
Bir an tek başına bırakılan bir çocuğun saflığından yararlanabilecek insanların varlığı ise en korkutucusu.
Cuma sabahı, benim için çocuk olmanın saflığını yeniden hatırlamak güzeldi..çabucak sevebilen bir kalbin saflığını hatırlamak, yabancı birine kolayca güven duyabilmek... dünyaya daha olumlu gözlerle bakabilmek ve insanlar hakkında sadece iyi şeyler düşünebilmek..
Batya R. Galanti
Pitzi bu arada her zamanki gibi etraftaki kokulardan sarhoş gibiydi . Karşısına çıkan her nokta, her ağaç, her çiçek, böcek ve taşa bıraktığı işaretin ardından burnuna gelen her yeni koku dalgasına doğru manyetik bir alana çekilir gibi koştururken ileride küçük bir kız çocuğu gördüm . Sarı saçları lüleler halinde beline kadar inen, güzel bir kız çocuğu. Çimlerde gezinirken biraz gayesiz, biraz sıkılır gibi görünen küçük bir kız. Kılık kıyafetine baktığımda öyle çok itinayla giydirilmiş bir hali yoksa da elbiseleri tertemiz, saçı pırıl pırıldı. Biraz çekingen bir havada bana, daha doğrusu Pitzi'ye doğru yaklaştı. " Köpeğini okşayabilirmiyim ?" diye sordu..
Bana ne zaman küçük çocuklar Pitzi'yi okşamak istediklerini söyleseler , ne diyeceğimi bilemem. Çünkü çocuklarım, özellikle Gal küçükken eve gelen çocukları Pitzi kıskanır arkalarından gidip paçalarına yapışırdı. Bu yüzden hep çekinirim acaba yanlışlıkla şöyle bir ısırık atar mı diye. Gerçi bugüne kadar böyle bir şey hiç olmadı . Ve ben dayanamadım, " Tabii " dedim.. Biraz okşadıktan sonra , yanımda yürümek istediğini söyledi. Onu reddedemedim.. Nerede oturuyorsun derken Bana Aşkalon'da oturduğunu ve buraya babası ile birlikte geldiğini söyledi . Bu arada evimizin yanındaki üç katlı evlerden en baştaki binanın ikinci katını göstererek , babam bu evde tamirat için çalışıyor. Ben de sıkılıp aşağıya indim dedi. Peki okulun yok mu senin diye sorunca . Yok dedi ben birinci sınıftayım, cumaları bize okul yok dedi. Köpeğini alabilirmiyim diye sorunca ilk önce anlamadım, onu kucağına almak istediğini sandım ve " Ama o bundan hoşlanmayabilir" diye cevap verdim... Kız çok akıllı bir şeydi..Tasmasını kimin tuttuğu ona o kadar farkeder mi? . Ah peki o zaman al sen gezdir yanımda.. Küçük kız hayatından memnun. ben ona " Aşkalon'da çok sık sirenler oluyor , siren çalınca ne yapıyorsun ? . Bana verdiği cevap ilginçti. Sanki sirenlerden onu daha da çok etkileyen başka bir şey vardı. Sirenler çaldığında annemin evindeyim hep dedi. Anladım, baban ve annen ayrı evlerde mi oturuyorlar.. Evet !!. Ama ben babamla daha iyi anlaşıyorum. Ona belki de babanı biraz daha az gördüğün içindir diye yorumda bulunuverdim bu kez.. Bak ben evime dönmeliyim , Pitzi artık sanırım yoruldu. Kızsa ,ne olur onu biraz daha gezdirmek istiyorum deyince. Peki bir tur daha atalım . Çocuk, o kadar tatlıydı ki onu kıramıyordum.. Pitziyi nasıl tutması gerektiğini, nelere dikkat etmesinin önemli olduğunu hemen anlamıştı ama turun sonunda benden bulunduğu ricayla onun o saf çocuk yüreğinin , sevgi dolu kalbinin, kendisi için ne kadar büyük tehlikeler getirebileceğini de anladım. Benimle evime gelmek istediğini söylerken o kadar tatlıydı ki . Ben ona çok yumuşak ve sevecen davranınca bana karşı hemen güven duymuştu. Belkide anne babasının zor hayatlarının içindeki mücadele ve zamansızlıktan yeterli ilgi görmüyor olabilirdi. Belki de sadece çabuk kaynaşan , çabuk ısınan bir kalbi vardı sadece. Ona benim evime gelmesinden çok büyük mutluluk duyacağımı ama bunun mümkün olmadığını söylediğimde. Neden diye sordu. Çünkü ben senin için bir yabancıyım dedim. Ama ben seni tanıyorum deyiverdi, o yemyeşil gözlerini bana dikerek... Hayır sen beni tanımıyorsun.. Onun için beş dakika önce karşılaştığı bir insan , hemencecik çok iyi tanıdığı bir dosttu artık. Ben onun için artık bir tanıdığı idim.
Küçük çocukların kimi pedofillerin, kimi sapıkların, kimi kötü insanların ağına nasıl düşebildiklerine bu şekilde şahittim o an. Bak dedim, annenle , baban sana anlatmışlardır eminim, bazı insanlar çok iyi görünerek seninle dost olup sonra sana kötülük yapabilirler, o yüzden tanımadığın hiç kimsenin evine gitmemelisin. Ama sen öyle değilsin değil mi? diye sorarken sanki hayal kırıklığına uğramıştı . Hatta beni savunmak ister gibi bir hali vardı. Ben öyle değilim ve bu yüzden seni uyardım ya! Hadi şimdi babana git tamam mı? Peki!! dedi ve arkasına bakmadan benden uzaklaştı.
Bu arada ona köpeklere karşı çok bilinçli, çok iyi bir sahibe olacak kapasitesi olduğunu belirtince bana babasının ona köpek alacak parası olmadığını söyledi. Böylece yoksulluğun sadece Türkiye'de olmadığını düşündüm yeniden. Belki oradaki yoksulluk biraz daha içler acısıydı. Daha bir sahipsizlik vardı. Karnı aç insanlar, evsizler yollarda idi. Sokaklarda dilenen insanlar vardı. Ama burada da ayın sonunu getirmekte , çocuklarının en temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan azımsanmayacak kadar miktarda insan var. Parasızlığın 21. yüzyılda tüm dünyada bir çok çocuğun hala karşı karşıya olduğu sorunların en başında geldiği gerçeği ne kadar üzücü. Toplumsal dengesizlikler hala daha büyük bir sorun.
Diğer taraftan küçücük bir kızla yarım saat için arkadaş olmak benim için çok güzeldi. Aynen 19 yaşımda olduğum zamanlardaki gibi. Onunla kimi düşüncelerimizi paylaştık. Gençliğimde her kesimden , her yaştan insana ilgiyle yanaştığım anları yeniden yaşadım.. Sizinle farklı bir yerde, farklı yaşta, farklı konumda olan bir insanla herhangi bir duyguyu, bir anı, bir fikri paylaşmanız mümkün.. Dahası da mümkün, her yaştan, her konumdan insanla arkadaşlık kurmak mümkün. Önemli olan iki insan arasında kurulan iletişimdir.
Ayrıca bu çocuk bana bugünkü aile yapısının karmaşıklığını hatırlattı yeniden. Her üç çiften ikisinin boşandığı günümüzde ayrılan çiftlerin çocuklarının yaşadıkları sorunları düşündürdü bana . Kimileri için zor olan kırık hayatların yanında bir diğerleri için ayrılıkların bazen en iyi çözüm olabildiği gerçeğini de ....
Bir an tek başına bırakılan bir çocuğun saflığından yararlanabilecek insanların varlığı ise en korkutucusu.
Cuma sabahı, benim için çocuk olmanın saflığını yeniden hatırlamak güzeldi..çabucak sevebilen bir kalbin saflığını hatırlamak, yabancı birine kolayca güven duyabilmek... dünyaya daha olumlu gözlerle bakabilmek ve insanlar hakkında sadece iyi şeyler düşünebilmek..
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder