Bizleri zehirleyenler!
Geçtiğimiz günlerde Israel medyasına yansıyan bir haber çok düşündürücü. Yuva çocuklarına yapılan testlerde çocukların idrarlarında yüksek miktarda fosfor görülmüş!!! Neden? Küçük çocukların idrarında gereksiz miktarlarda kimyasallar neden olsun?? Neler oluyor böyle? Neden diye soruyorum ama aslında cevabı bildiğimi, cevabı hepimizin bildiğini biliyorum ..Bizi zehirliyorlar. Hem de her taraftan zehirleniyoruz? Sonra neden bu kadar çok insan hasta diye soruyoruz!! Doktorlar bir taraftan sürekli uyarıyorlar sebze ve meyve yiyin !!! Yesek ne olur yemesek ne olur??
Fast Food degil de sebzeler ve meyve yesek cpk farkeder mi gubun ? Kullanılan hormonlar ve ilaçlama maddeleriyle sebze ve meyveler bu kadar zararlı hale getirildikten sonra ne fark eder ne yediğimiz? Artık neyin daha zararlı olduğunu bile bilmiyorum..
Kristal büfe'nin kendine özgü hamburgeri
Döneri ise yaz aylarında İskele'de, Cumartesi'den Cumartesi'ye yerdik. Ha bir de sandwich'in içini öyle çok fazla etle doldurmazdı dönerci. Bu konuda cimriydi hep satıcılar. Bir sürü paraya içi yarı boş şeyler verirlerdi elimize. İşin kısası öyle pek bolluk ülkesi olmayan bir yerde büyümenin başka iyi tarafları vardı belki de. Daha az fast food, daha az saçmalık yenirdi dışarıda. Sebzeler ve meyvelerde hormonlar, kimyasallar da pek yoktu bildiğim Herşey organikti. Bugün bolluk var ama yediklerimiz, içtiklerimiz çevremizdeki her şey suni ve zararlı maddelerle yüklü. Soluduğumuz havadan , giysilerimizdeki boyalara kadar, içtiğimiz sözde doğal içecekler ve elimizden düşmeyen iletişim aletleri vs... Komple bir tuzak gibi...
Annem sağlıklı beslenme konusunda takıntıları olan bir anneydi. Masadan eti, sebzeyi ve meyveyi yemeden kalkmamız söz konusu değildi. Yemeği plastik kaplarda saklamaya ise daha o zamanlardan sonuna kadar karşıydı. Teyzemin yazlıktaki evinde kullandığı melamin tabaklara özendiğim zaman annem bana cam tabak en sağlıklısıdır demişti. Ve bu konularda bize devamlı konferans verirdi. Yani beslenme konusunda bilinçli büyütüldüm diyebilirim. Fakat bu tip şeylerin bugün ne önemi var? Şehirde yaşadığımız , süper marketlerden alışveriş yaptığımız müddetçe ne kadar sağlıklı olabilir bir insan?
Bugün çocuklarıma bakıyorum. Ben bu konuda ne kadar itina göstersem de onlara benim büyüdüğüm, benim beslendiğimi tarzda beslenmeyi çok fazla öğretemedim. Mutfağa girip pratik fakat elimden geldiğince lezzetli olmasına dikkat ederek hazırlamaya özen gösterdiğim sebze yemeklerini ( Otizmin etkisi ile ) oğluma ve inatçılığıyla yemekte çok problemli bir yapısı olan kızıma bugüne dek sevdiremedim çok fazla. Bazen insanlar ters tepki verirler. 20 yaşını geçen kızım daha yeni yeni bazı sebzeleri yemeğe başladı. Ona baktıkça bu çocuk nasıl böyle çıkmış olabilir derim hep. Ben okuldan geldiğimde annemin yemeklerini ne büyük iştahla yerdim. Hatta okul arkadaşlarım bana sen nasıl bu kadar zayıf kalıyorsun diye sorarlardı hep. Ama bilmedikleri şey ben sağlıklı beslenirdim ve tatlı çok yemez ve çok hareket ederdim.
Bir diğer taraftan yuvalarda yapılan testlerde çıkan sonuçlara gore sebze ve meyveyi daha çok tüketen çocuklarda fosfor maddesine daha yüksek miktarda rastlandığına bakılırsa sağlıklı olmak için ne kadar yırtınırsak yırtınalım elimizden gelen çok fazla bir şey olmadığını görüyorum. Bugün hiç bir şey eskisi gibi değil.
Geçtiğimiz senelerde , sebze ve meyveleri yetiştirenlerin kullandığı ilaçlama maddeleri hakkında ilk kez basında daha kapsamlı haberler çıkmaya başladığı zaman , eve getirdiğimizde satın aldığımız ürünleri iyi yıkamanin ne kadar önemli olduğu üzerinde durulmaya başlanmıştı. Bense bu konuda internette yaptığımı aramalarımda en iyi temizliyicinin karbonat olduğunu okumuştum. Süperden aldıklarımızı buz dolabına koymadan on dakika karbonatlı suda beklettikten sonra fırçayla suyun altında yıkamak en iyi yol deniyordu. Tamam bunu hala yapıyorum ama sebzenin, meyvenin içine giren maddeleri yok etmek mümkün olmadığına göre ne farkeder?
Kısacası, son yıllarda neden Otizm bu kadar arttı? Neden çocuklarda dikkat eksikliği sorunu eskisinden çok daha fazla?.. Neden bu kadar çok kanser vakaları var? diye sormamıza gerek var mı acaba? Daha fazla ürün almak için, daha fazla para kazanmak için insan hayatını açıkça tehllikeye atanların umurlarında bile olmadığımız açık . Aynı şekilde tüm kurumları ve üreticileri denetlemekle yükümlü olan mercilerin, kısaca devletlerin bire bir suçlu oldukları, bizi zehirleyenlerle suç ortaklığı yaptıları ortada
Kullandığımız şeylerin , tükettiklerimizin sadece insanların değil dünyanın da sonunu getirdiğini artık açıkça görüyoruz.
Batya R. Galanti
Geçtiğimiz günlerde Israel medyasına yansıyan bir haber çok düşündürücü. Yuva çocuklarına yapılan testlerde çocukların idrarlarında yüksek miktarda fosfor görülmüş!!! Neden? Küçük çocukların idrarında gereksiz miktarlarda kimyasallar neden olsun?? Neler oluyor böyle? Neden diye soruyorum ama aslında cevabı bildiğimi, cevabı hepimizin bildiğini biliyorum ..Bizi zehirliyorlar. Hem de her taraftan zehirleniyoruz? Sonra neden bu kadar çok insan hasta diye soruyoruz!! Doktorlar bir taraftan sürekli uyarıyorlar sebze ve meyve yiyin !!! Yesek ne olur yemesek ne olur??
Fast Food degil de sebzeler ve meyve yesek cpk farkeder mi gubun ? Kullanılan hormonlar ve ilaçlama maddeleriyle sebze ve meyveler bu kadar zararlı hale getirildikten sonra ne fark eder ne yediğimiz? Artık neyin daha zararlı olduğunu bile bilmiyorum..
Ben çocukluğumda meyveyi sebzeyi çok severdim. Aslında ben daha doğrusu yemeği severdim ama bugünkü fast food benim çocukluğumda minimum bir yer tutardı hayatımızda. Doğal yemenin önemi üzerine çok fazla telkin yapmaya bile gerek yoktu çünkü endüstriyel ürünler çok daha azdı. Sebzeler ve meyveler organikti. Türkiye'de o zamanlar var olan tek fast food dönerli sandwich'ti . Genç kızlığıma doğru ilk McDonald's şubesi Taksim'de kapılarını açtığı güne kadar yediğimiz yegane hamburger Şişli Abidei- Hürriyet Caddesi üzerindeki Kristal Büfe'nin kendine özgü hem çok lezzetli hem de daha az endüstriyel hamburgerleri idi.
Döneri ise yaz aylarında İskele'de, Cumartesi'den Cumartesi'ye yerdik. Ha bir de sandwich'in içini öyle çok fazla etle doldurmazdı dönerci. Bu konuda cimriydi hep satıcılar. Bir sürü paraya içi yarı boş şeyler verirlerdi elimize. İşin kısası öyle pek bolluk ülkesi olmayan bir yerde büyümenin başka iyi tarafları vardı belki de. Daha az fast food, daha az saçmalık yenirdi dışarıda. Sebzeler ve meyvelerde hormonlar, kimyasallar da pek yoktu bildiğim Herşey organikti. Bugün bolluk var ama yediklerimiz, içtiklerimiz çevremizdeki her şey suni ve zararlı maddelerle yüklü. Soluduğumuz havadan , giysilerimizdeki boyalara kadar, içtiğimiz sözde doğal içecekler ve elimizden düşmeyen iletişim aletleri vs... Komple bir tuzak gibi...
Annem sağlıklı beslenme konusunda takıntıları olan bir anneydi. Masadan eti, sebzeyi ve meyveyi yemeden kalkmamız söz konusu değildi. Yemeği plastik kaplarda saklamaya ise daha o zamanlardan sonuna kadar karşıydı. Teyzemin yazlıktaki evinde kullandığı melamin tabaklara özendiğim zaman annem bana cam tabak en sağlıklısıdır demişti. Ve bu konularda bize devamlı konferans verirdi. Yani beslenme konusunda bilinçli büyütüldüm diyebilirim. Fakat bu tip şeylerin bugün ne önemi var? Şehirde yaşadığımız , süper marketlerden alışveriş yaptığımız müddetçe ne kadar sağlıklı olabilir bir insan?
Bugün çocuklarıma bakıyorum. Ben bu konuda ne kadar itina göstersem de onlara benim büyüdüğüm, benim beslendiğimi tarzda beslenmeyi çok fazla öğretemedim. Mutfağa girip pratik fakat elimden geldiğince lezzetli olmasına dikkat ederek hazırlamaya özen gösterdiğim sebze yemeklerini ( Otizmin etkisi ile ) oğluma ve inatçılığıyla yemekte çok problemli bir yapısı olan kızıma bugüne dek sevdiremedim çok fazla. Bazen insanlar ters tepki verirler. 20 yaşını geçen kızım daha yeni yeni bazı sebzeleri yemeğe başladı. Ona baktıkça bu çocuk nasıl böyle çıkmış olabilir derim hep. Ben okuldan geldiğimde annemin yemeklerini ne büyük iştahla yerdim. Hatta okul arkadaşlarım bana sen nasıl bu kadar zayıf kalıyorsun diye sorarlardı hep. Ama bilmedikleri şey ben sağlıklı beslenirdim ve tatlı çok yemez ve çok hareket ederdim.
Bir diğer taraftan yuvalarda yapılan testlerde çıkan sonuçlara gore sebze ve meyveyi daha çok tüketen çocuklarda fosfor maddesine daha yüksek miktarda rastlandığına bakılırsa sağlıklı olmak için ne kadar yırtınırsak yırtınalım elimizden gelen çok fazla bir şey olmadığını görüyorum. Bugün hiç bir şey eskisi gibi değil.
Geçtiğimiz senelerde , sebze ve meyveleri yetiştirenlerin kullandığı ilaçlama maddeleri hakkında ilk kez basında daha kapsamlı haberler çıkmaya başladığı zaman , eve getirdiğimizde satın aldığımız ürünleri iyi yıkamanin ne kadar önemli olduğu üzerinde durulmaya başlanmıştı. Bense bu konuda internette yaptığımı aramalarımda en iyi temizliyicinin karbonat olduğunu okumuştum. Süperden aldıklarımızı buz dolabına koymadan on dakika karbonatlı suda beklettikten sonra fırçayla suyun altında yıkamak en iyi yol deniyordu. Tamam bunu hala yapıyorum ama sebzenin, meyvenin içine giren maddeleri yok etmek mümkün olmadığına göre ne farkeder?
Kısacası, son yıllarda neden Otizm bu kadar arttı? Neden çocuklarda dikkat eksikliği sorunu eskisinden çok daha fazla?.. Neden bu kadar çok kanser vakaları var? diye sormamıza gerek var mı acaba? Daha fazla ürün almak için, daha fazla para kazanmak için insan hayatını açıkça tehllikeye atanların umurlarında bile olmadığımız açık . Aynı şekilde tüm kurumları ve üreticileri denetlemekle yükümlü olan mercilerin, kısaca devletlerin bire bir suçlu oldukları, bizi zehirleyenlerle suç ortaklığı yaptıları ortada
Kullandığımız şeylerin , tükettiklerimizin sadece insanların değil dünyanın da sonunu getirdiğini artık açıkça görüyoruz.
Batya R. Galanti