19 Ağustos 2020 Çarşamba









                           
                     
                                Erdoğan'ın bölgedeki bitmeyen güç gösterisi




Aya Sofya'dan sonra sıra El-Aksa'yı özgürlüğüne kavuşturmakta  demiş Erdoğan.

Yeni Türk Dış Politikası at sırtında koştururken etrafına kılıcını savuran yeniçerileri hatırlatıyor bana.. Gün yok ki Erdoğan birisine, birilerine sataşmasın..

Doğu Akdeniz'de kabadayılığa devam eden Türkiye'ye karşı şimdilik Avrupa nasıl hareket edeceğine karar verebilmiş değil. Kimse gereksiz bir savaşa girmek istemiyor. Zaten 2020'de tüm dünyayı baştan aşağıya vurmuş bir viral kriz mevcut.

Trump'ın  da adeta bir başka cins kabadayı ifadelerine aldanmamak gerekiyor, Çünkü sonuçta Amerika'nın  Ortadoğu'da askerlerini artık boşa feda etmeğe taraftar olmadığı  açıktır. Bu yüzden Donad Trump bir yerde Erdoğan'a karşı yaptırımlardan bahsederken diğer taraftan meydanı kısmen boş bırakmış gibi görünüyor. Şu an o daha çok önümüzdeki aylarda yapılacak seçimler ve Amerika'daki son salgının zararlarını kapatmakla meşgul görünüyor.

Geçtiğimiz haftalarda her ne kadar Macron Erdoğan'a sıkı bir çıkış yapmışsa da. Şimdilik Merkel sadece telefonda Türk Diktatör'ü sakinleştirmeği tercih etmiş.

Yunanistan Karasularında sondaja devam ederken, Kıbrıstaki varlığını öne sürerek Türkiye'nin  bu bölgede arama yapmaya hakkı olduğunu savunuyor. Senelerdir Yunanistan'la inişli çıkışlı, bol gerilimli komşuluk ilişkileri bu kez hiç olmadığı kadar kötüleşti. Yunanistan ve Türkiye  çok uzun bir süreden beri ilk kez  çatışma noktasına geldiler. Fakat bugün için tüm olası sebeplere rağmen kimsenin gerçekten savaşmaya gücü varmıdır, o işte bir soru işaretidir gerçekten..

Türkiye'nin startejik konumuna bakarsak kimsenin Erdoğan'ın canı ne isterse onu yapmasına izin veremeyeceğiyse açıktır.

Bir gün Irak'a saldıran, kuzey Suriye'de Kürtlere karşı savaşmaya devam eden Erdoğan zaman zaman  Israel'e ve Yunanistan'a ve canı nereye çekerse oraya buraya sataşmaya devam ediyor. En son Israel-Arap Emirlikleri yakınlaşmasını kınayarak Arap Emirliklerine tehtidler savurmaya başladı. Efendim, Arap Emirlikleri Israelle barış antlaşması yapamazmış. Bu  hareket onlarla olan karşılıklı ilişkileri kesmek sebebi olurmuş. Yahu, senin bizzat Israelle ilişkin var!  Israel'deki süpermarketlerde  Türk ürünleri bolluğunu mu anlatalım şimdi? Kimi ne için tehtid ediyorsun?

Geçen ay, Ayasofya'yı yeniden cami yaptığı günün ertesi kendisini bir Muhteşem Süleyman ilan etmediği kalmıştı. Kendi toprakları üzerinde var olan bir yapıyı camiye çevirdiği için kahramanlık yapmış gibi demeçler veriyordu. Ülkesindeki aptalları telkin ediyor. Değersiz politikalarıyla, saldırganlığı ve antlaşmazlık çıkardığı dış ilişkilerdeki problematik tavırlarıyla sadece kendi seçmenini kandırıyor bu ahlaksız, din sömürücüsü megaloman. .

Şimdi sıra El-Aksa'yı özgürlüğüne kavuşturmakta diyor. Başka bir dine ait bir mukaddes binayı İslama'a çevirmeyi özgürleştirmek olarak nitelemiş ya. Binlerce yıldır bir dinin sembolünü alıp onu silmek , onu özgürleştirmek oluyor. Ve bu yoldan bu kez Yahudilere gönderme yapıyor. El-Aksa bugüne dek yeterince özgür bunu bilmiyor.

Yahudiler, Beit Ha Migdaş'ın yıkıntıları üzerine Araplar tarafından inşaa edilen  El Aksa'yı eğer isteselerdi 1967'de,  bu şehri ilk aldıkları gün, değil sinagog yapmak , ortadan kaldırırlardı, yıkarlardı. Ve bugün tartışılacak bir konu kalmazdı ortada. Ancak, Yahudiler, dini inançlarina gore en kutsal yer olan noktada inşaa edilen bu yapıya saygı gösterdi , varlığını tanıdı ve  korudu. Hatta El-Aksa'nın yönetimini onlarca yıldır Filistin Vakfına verdiler. Bu yapının bulunduğu alana özel izin olmadan hiç bir Yahudi giremez bile. Ama Erdoğan hala daha özgürlüğe kavuşturmaktan bahsediyor.

Şimdilik Erdoğan her gün satasacak yeni bir hedef buluyor kendisine, bu şekilde ülkesinde gittikçe kötüye giden ekonomiyi  bir şekilde unutturmak istiyor  , son bir zamanlarda kaybettiği desteği , dışarıda kendince sözde güçlü bir politik imaj çizerek  kazanmaya çabalıyor.

Akdeniz suları hiç olmadığı kadar ısınmaya devam ediyor.

Bu kabadayı politikaların gerçek bir savaşla sonlanması ne kadar mümkün bilmiyorum ancak ortada görünen gerçek, Türkiye'nin karşısına çıkmakta isteksiz görünen devletlerin bıraktığı boşluktan Erdoğan'ın fayadalanarak kas gösterisi yaptığı kesin..

Ama sonuç olarak, Akdenizdeki enerji kaynaklarının paylaşımı üzerine çakışan menfaatlerle bölge ülkelerinin  açıkça karşı karşıya geldiği gerçeği ise yadsınamaz.. Bekleyip bu çok çalkantılı dönemin neler getireceğini göreceğiz...



Batya R. Galanti








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder