SIYAH, BEYAZ YA DA SARI OLSAK NE FARK EDER?
Dokuz yaşımda idim. Israel'de ailemle sohnut'a geldiğimizi anımsarım. O yıllarda Tel Aviv'in ve Orta Doğunun en yüksek binası olarak ünlenen Kolbo Şalom'un bilmem kaçıncı katındaki bürosunda kimi sorular sormak için annemin ve babamın arkasından girdiğim o geniş kattaki kalabalığı hiç unutmam. Eğer çocuk kafamda gördüklerimi aklımda çok büyütmemişsem tabii ki. Hani yıllar sonra çocukluğumuzdaki bir çok şey anımsadıklarımızla birlikte üzerine eklediklerimizden ibaret olmaya başlarlar ya. O günden aklımda yer eden en farklı şey hayatımda karşıma ilk kez çıkan siyahi insanlardı. Birileri bana Etiopyalı olduklarını söylediler. Hemen aklıma gelen ilk düşünce " Ah ne güzel, Israel'de siyah insanlar da var!.. olmuştu.
İkinci gelişimse 1986'da idi. Yıllardan sonra büyük özlem duyduğum bu toprağa indiğimde havaalanındaki işlemler sırasında kuyrukta beklerken yanımda yerleri süpüren adama gözüm ilişmişti. Kafasında kipa vardı. Bense; " Aaa ne güzel bu ülke'de havaalanındaki temizlik işçisi de Yahudi diye düşünmüştüm bu kez, Bunda ne var diyeceksiniz. Ama bunda çok şey var aslında. Kocaman bir toplumun içinde yaşayan küçücük bir azınlık içinde büyüdüğünüz zaman alıştığınız kimi davranış kalıpları ve meslekler dışında bir Yahudinin de her millet ve her toplum gibi her işi, her mesleği yapmasının en doğal şey olduğu fikri kimi zaman baya heyecan verici olabiliyor.
Biz Yahudiler Türkiye'de tarihsel, sosyal ve kanuni gelişimlerin sonucu toplumumuz içinde sadece belli insan tipleri görmeğe alışkındık. ( bu konuya ayrıca değinmek gerekir )
1995'te buraya yeniden geldiğimde bir gün otobüs'e bindim. Kendi kendime her gün otobüse binip bir yerlere gidiyordum. Yine kafasında kipalı bir Hintli'nin şoförden bilet aldığını görünce o güne kadar Hindistan'da da yahudiler olduğundan hiç haberim olmadığını farkettim.
Israel'de kısaca beni çeken özellikler her renkten, her gruptan, her meslekten insanların varlığı olmuştu. Bu bana alışılmışın dışında bir olay gibi görünüyordu. Yahudiler içinden gelen birbirinden çok farklı tiplerin bu toplumu oluşturuyor olması beni adeta büyülüyordu. Fakat daha ileride öğrenecektim ki Israel'in bir diğer taraftan en büyük problemlerinden biri de bu kültürel farklılıkların getirdiği kimi toplumsal çekişmelerdi.
Kısaca Israel'in en temel özelliklerinden biri göçmen ülkesi oluşudur . 70 yıl önce doğan ve daha hala emekleme safhasında olduğuna inandığım bir ülkedir Israel. İlk çığlığını attığı andan itibaren farklı unsurları bir araya getirmenin zorluklarıyla büyümeye ve ilerlemeye çalışmasının yanında dışarıdan kendisini hedef alan saldırılara karşı sürekli savaşmak zorunda olan tek ülke .
"İnsanoğlunun " en büyük sorunudur farklı olanı kabul etmek.
Geçtiğimiz hafta Israel'de yaşanan bir olay bütün ülkeyi bir anda ayağa kaldırmakla bitmedi. Tüm dünyanın gözleri de bir kez daha buraya çevrildi. Ailesiyle çıktığı akşam gezmesi sırasında sivil bir polis bir parkta19 yaşlarında , biri Etiopyalı diğeri beyaz iki gencin kendilerinden yaşça daha küçük bir çocuğu tartakladıklarını görünce olaya müdahele etmek istemiş. Polisin kimliğini gören gençler sakinleşmek yerine ona doğru taşlar atmaya başlamışlar. Bir anda gençlerle girdiği mübadelede kendini hayatı tehlikeyle karşı karşıya hisseden polis çıkardığı silahını havaya doğru tutup onları uyarmak yerine yere doğru ateş etmeğe kalkınca seken kurşunla Etiopyalı genç vurularak olay yerinde ölmüş. Polisin müdahalesinde bir yanlışlık olduğu açık. Belki de ortada anlık bir yanlış hesap söz konusuydu. . Orada olmayan hiç kimsenin bu konuda tam hüküm vermesi zor.
Bu olay bir anda ayrımcılıktan şikayet eden bir toplumu ayaklandırmaya yetti. Son bir sene de ikinci defa Etiopyalı bir genç gereksiz bir ölümün kurbanıydı. Ölenin öyle masum bir çocuk olmadığı ortaya konsa da . 18 suç dosyası olan, yanında çakı taşıyan bir genç olsa bile yine de o çocuk o gece orada ölmeyebilirdi . Ve ayrıca hangi yönden bakılırsa bakılsın bu olay toplumumuzda kimilerinin siyah derili insanlara karşı çok daha az tolerans gösterdikleri gerçeğini değistirmez . Sadece bir kıvılcım bir ateşi körüklemeye yetti sanırım.
Başka bir yönden bakınca aynı gece Tel Aviv'in göbeğinde kendilerine karşı olduklarını söyleyen ayırımcılığı protesto eden Etiopyalıların içinden azımsanamayacak sayıda gençlerin protestolarını vandalizm ve barbarlığa çevirmeleri de kabul edilecek bir şey değildir. Çevreyolu üzerinde, işinden evine giden insanların , masum kişilerin arabalarını durdurup içindeki kişiyle arabayı ateşe vermeleri, yine kimi arabaları şoför içinde olduğu şekilde devirmeleri ve taşlarla bile bile insanları hedef almak suretiyle yaralamaları affedilir hareketler değildir. Başka masumları cezalandırarak kendi haklarınızı savunamazsınız. Bu olaylara bakınca görülen şudur ki bir tarafan masumsanız bile diğer taraftan sizin de içinizde masumiyeti tartışılacak insanlar bulunabilir. Ne bir taraf ne de diğeri yanlışlardan, hatalardan ve günahlardan tamamen arındırılamaz.
Burada esas görev devlete düşüyor. Beyaz siyah ya da sarı rengi ne olursa olsun her insan devletin yasaları önünde eşit haklarla savunulursa sorun büyük oranda hallolur. Ayrıca devletin üzerine düşen görevlerden bir diğeri halkı eğitmektir. Okullara bu konuda çok önemli görevler düşüyor bence.
Burası bir çeşit insan labaratuarı gibidir. Çok genç bir ülke. Başka ülkelerin geçirdiklerini, o süreci çok daha kısa ve hızlı atlatmak zorunda olan bir ülke. Kimi toplumsal süreçlerden geçerken düşülen hataları çok çabuk tamir etmek zorunda olan , kısa bir zaman içinde küçük bir nüfusa çok büyük bir göçmen dalgasını yedirmek, adapte etmek zorundadır. Aslında bir şeyler oluyor bu küçük ülkede. Çok güzel şeyler oluyor, az yazılsa da . Aman Allahım nasıl olur ama neden? diye soracak kadar üzüldüğümüz olayları da yaşıyoruz bazen. Yine buralarda .. Israel'de çok iyi, çok fedakar insanlar tanıyoruz. Sadece kendi ailesine, kendi toplumuna değil, herkese karşı iyi olan insanlar tanıyorum. Açık sözlü ve öz verililer.. Israel'de çok kaba insanlar tanıyorum. Sadece kendisi için yaşayan , kimseye saygısı olmayanlar. Her yerde olduğu gibi iyiler ve kötüler var burada da. 21. yüzyılda kendi toplumunuza karşı sorumlu olduğunuz kadar yaşadıklarınız tüm dünyanın gözleri önündeyken vereceğiniz hesap sadece kendinizle kalmıyor. Hele Israel'in hiç şansı yok. Big Brother misali kameralar 24 saat üzerinde. En çok gözlemlenen, en çok eleştirilen ülke olmak bir ayrıcalık gibi. Bu da Tora'da yazan bazı şeyleri hatırlatıyor insana. " Diğer toplumlara ışık olmak zorundasın" Yani toplumumuzu Tanrı ekstradan sınıyor belki de. İyiliklerimizle, yanlışlarımızla ve kusurlarımızla..
Israel için dünya tarihinde yaşanmış ve hali hazırda bugün hala yaşanan tüm çirkinlikleri örnek alarak benzer hatalara düşmemek önemlidir . Ama ne yazık ki bu göçmen ülkesinin her yıl dışarıdan kabul ettiği çok farklı kültürde insanları içine entegre etmeğe çalışırken yaşadığı güçlükleri yenmesi bazen düşünüldüğünden daha zor olabiliyor.
Amaç, insanlara kendi bildiklerinden farklı tonları öğretmek ve kabul ettirmek. Farklı olanı sevdirmek. Değişik kültürlere onu yaklaştırabilmek ve tolerans kelimesinin toplumun birinci kuralı olmasını sağlamak..İnsanlar zordur ve toplum sadece kurallar oldukça işler. Esas olansa sadece kurallar koymak değil onları uygulayabilmektir. . Toleransın ne demek olduğunu anlayamayanlara ise bu kelimenin anlamını yeri gelince cezayla öğretmeli ki herkes rahat bir nefes alsın..` Ve çocukken o çok farklı ve güzel renklerine aşık olduğum bu ülke tüm dünya için de bir örnek olsun.
Batya R. Galanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder