Hayatınızda hiç size çok yakın olan bir insanın yaşadığı tecavüz olayını anlattığı oldu mu bilmem. Geçenlerde samimi bir arkadaşımın bir dostu, ona tecavüze uğradığını anlatmış. Otuz iki yaşında olan genç bayan geçen yıl hiç beklemediği bir şekilde, kendisinden yardım beklediği bir insan tarafından tecavüz edilmiş. Kadının bu olaydan beri büyük bir travma yaşadığını, bunalıma girdiğini söylerken, adama karaşı açtığı mahkemede yaşadığı olayı anlattığında, savcının ona adeta suçlu olan kendisi imiş gibi sorular yönelttiğini, sistemin düşenden yana olmadığını hissettiğini söylüyordu.
Bir an için o genç bayanın yerine koydum kendimi. Gerçekten inanılmaz bir durum bu. Meditasyon seansları için gittiği yerde, ona rehberlik yapan kişinin bir kaç seans ertesinde genç kadının ırzına geçmiş olması!!
Kadının açtığı dava boyunca karşı tarafın gerçekten suçlu olduğunu ispat etmek için çok zorlu bir süreçten geçmek zorunda kalması son derece üzücüdür. Arkadaşım isyan ediyor çünkü o bukişinin doğruyu söylediğini biliyor. Bir de farklı durumları düşünelim. Bir çok gerçek tecavüzün yanında, mahkemeler, üzerlerine iftira atılanların, masum oldukları halde suçlu duruma düşürülen erkeklerin davalarıyla da sık sık karşılaşıyorlar.
Benim en çekemediğim durumlarsa, örneğin, Amerika'da Eyalet Başkanlığına, ya da ABD Başkan adaylığına isimlerini koyan politikacılara, onlara adeta engel olmak isteyen birileri varmışçasına birden bire açılan cinsel taciz davalarıdır. O günlere dek susan kadınlar birden bire sanki akıllarına gelmiş gibi; "Yirmi beş sene evvel, bana büroda tecavüz etmişti!"diye konuşmaya başlarlar. Peki şimdi mi aklına geldi?? Bu kadar sene neredeydin? diye düşünmez mi insan. Neden şimdi??!
Ve bir çok defa hınçlarını alamayan, kendilerini reddeden erkelerden intikam almak isteyen, bazen zengin bir iş adamından para sızdırmak için iftira atan kadınlar da yok mu?! Böyle yalanlar, gerçekten cinsel taciz ya da tecavüz yaşamış diğer kadınların davalarına gölge düşürüyor. Zarar veriyor. Bu genç kadının mahkemesinde de, savcının kadının sözlerine bir çırpıda inanmamasının tek sebebi budur. "İftira"atılan erkeklerin sayısı da yeterince fazladır.
Bazı davalarda ise durum kadının kendisine tecavüz eden kişinin kimliğinde hata yapmasına varabilmektedir..Dün buna örnek bir dava dünya basınında yer aldı.
Dünya mediasına yansıyan dava; Amerikada 1981 yılında New York Eyaletinde yaşanmış bir tecavüz olayıyla ilgili... Herşey bundan kırk yıl önce yaşadığı tecavüz olayını kaleme alan Amerikalı Yazar Alice Sebold'un, Lucky isimli "Anı türü kitabının Netflix tarafından filme alınması kararıyla gündeme gelmiş.
Yazar Alice Sebold, 1981 yılında, yaşadığı New York Şehri'nde, evinden okula yürüdüğü bir gün, Syracuse University, Kampüsüne doğru giden tünelin içinde eli bıçaklı bir adam tarafından tecavüze uğramış. Kendisine tecavüz edilmesinin hemen ardından okul polisine giderek başından geçenleri olduğu gibi anlatmış. Sebold, polis soruşturmasının başlamasından beş ay sonra, bir gün kampüse giden yolda, aynı mekanda karşısına çıkan Anthony Broadwater'in kendisine tecavüz eden kişi olduğuna inananarak onu polise bildirmiş.
Polis, olay günü denizci olarak bulunduğu hizmetinden, hasta babasıyla birlikte olmak için izin alan, 22 yaşındaki Anthony Broadwater'in Sebold'a saldıran kişi olabileceği ihtimaliyle, başka zanlılarla birlikte Alice Sebold'un karşısına tespit için çıkarıyor. Alice Sebold'un karşısında dizili olan zanlılar arasından onu seçememesine rağmen, kimi "sözde delliler" ışığında onu yine de tutukluyor.
1981 yılında 16 sene hapis cezası alan genç adamın, hapisten çıkacağı güne dek masum olduğu konusundaki yalvarmalarına ve iki kez yalan makinesine girmeği kendisinin teklif etmesine rağmen 1998 yılına dek hapiste tutuklu kalmış.
Serbest bırakıldığı günden beri kendisine konulan tecavüzcü etiketini temizleyemeyen bu masum adamın hikayesini filme uyarlamaya karar veren Netflix'in anlaştığı yapımcı Timothy Mucciante senaryoyu okumak istediğinde, yazar Sebold'un kitabındaki olayla, senaryo arasında birbirini tutmayan şeyler olduğunu farketmiş.
Daha sonra yazarın kitabında, olayı anlattığı birinci bölümle, ikinci bölümdeki polisin suçluya yönelttikleri suçlamalar arasındaki anlatılanlarla birbiriyle örtüşmeyen şeyler olduğunu gördüğünde Timothy Mucciante filmi sahneye koymaktan vazgeçerek bunun yerine olayı araştırmaya karar vermiş. Ve tuttuğu özel dedektif, polisin ve mahkemenin masum bir insanı geçerli hiç bir delil olmadan hapise attıklarını kanıtlamış.
22 Kasım 2021'de, olaydan kırk sene sonra aklanan Broadwater'i "Lucky" adli kitabında Alice Sebold şöyle anlatıyordu; " Mahkeme duvarının arkasındaki camın ötesine baktığımda, bir an ismimle hitab ederek beni öldürmeyi arzu eden bir çift göz görüyorum! " .....
Karşısında duran bu zavallı insanı bilmeden bir kez daha infaz ediyordu yazar!!! Sebold'un kitapları bestseller olarak satılırken, o ifadelerdeki satırlarda Anthony Broadwater'ın acısı kat kat büyüyordu!!!
1998'den beri serbest olmasına rağmen, topluma karışamayan, bulunduğu şartlarda bir aile kurmayı göze alamayan, tüm hayatı ellerinden alınan bu insana kaybettiği senelerini kimsenin geri veremeyeceği açıktır.
Daha düne kadar, ortaya çıkan gerçeğe karşı hala susan yazar Alice Sebold, sonunda çok üzgün olduğunu açıklamış. Yazar, olayda "ırk" olayının mutlaka bir unsur olabileceğini de kabul etmiş. Yayınevi ise, bir masumu suçlayan kitabın satışına kırk seneden sonra son verileceğini yayınlamış.
Bugün 61 yaşında olan Anthony Broadwater, eşiyle anne baba olmak şansını artık kaybettiklerini söylüyordu!!
Polis ve mahkeme, yanlış zamanda yanlış yerde bulunan bir insanı suçsuz yere tutuklayarak kendi üzerindeki sorumluluktan sıyrılmıştı. Siyah olan bu insan, toplumun daha zayıf olan tarafında kalmış olmanın bedelini ağır ödemiştir.
Masum oldukları halde, kendilerini savunamayacak kadar yetersiz kalan insanların başkalarının yerine kurban edilebildikleri gerçekleri insanları ne kadar rahatsız ediyor acaba?
Yetkililere olan güvenin sıfırlandığı bir çok olaydan sadece biri bu. Olayın ünlü bir yazarın başına gelmiş oluşu ve bu tecavüzü kitaplarına yansıtmasının getirdiği sansasyon birilerinin kafasında bir şeylerin değişmesi için daha çok çaba harcamak zorunda olan insanlığa bir ders olmuşmudur bilmiyorum..
Ayrıca yazara tecavüz eden gerçek suçlunun kim olduğu da tespit edilmiş. Yazar Sebold'un ardından bir tecavüz olayı daha gerçekleştirdikten sonra tutuklanıp seneler sonra serbest bırakıldığı da ortaya çıkarılmış.
Böylesi asılsız suçlamalar erkek egemen dünya'da sık sık yaşanan saldırılar, cinsel tacizler ve tecavüzlerin ardından kadınların kendilerini savunmakta daha da zorlanmalarına sebebiyet veriyor.