Geçen sene bir komşumuz, genç eşinin vefaatindan bir zaman sonra, küçük oğlunun yaşadığı zor dönemi atlatması ve onu bir parça da olsa mutlu edebilmek için eve yavru bir köpek getirmişti. Böylece Pitzi'yi sabah gezdirmeye çıkardığımda, onları da minicik yavru köpekleriyle görmeye başlamıştım. Çocuk, babasının zamansız ölümünden sonra belki de ilk kez gülümsüyordu. Etrafta bir o tarafa bir bu tarafa koşuşturan yaramaz yavru çok sevimliydi.
Çoğu zaman Hayvanları Koruma Derneklerinden alınan bu köpekler karma oldukları için karakterlerini bilmek, etrafa, aileye ne kadar uyum gösterebileceklerini yüzde yüz kestirmek zor olur. Aradan geçen aylarda köpek bir haftadan diğerine inanılmaz büyüyordu. Artık anneyi ya da büyük kızı köpekle gördüğümde, onlar köpeği değil, köpek onları gezdirir olmuştu. Kadın köpeğe hakim olamaz bir vaziyette koşuştururken, kocaman halat gibi bir tasmayala zaptetmeye çalıştığı hayvan onu nereye isterse oraya çekiyordu. Kadının halleri bir yandan komik bir yandan acınacak şekildeydi. Hayvan çok sevimliydi ancak bir o kadar laf dinlemiyordu.
Bir akşam üstü onları, apartmandaki köpekleri gezdirmeye ( dog sitter'le ) gelen genç adamla gördüm. Meğer adamın esas mesleği, köpekleri alıp gezdirmenin ötesindeymiş. Onun mesleği köpek eğitmenliğiymiş. Pantalonunun yanında sarkan bir sürü anahtarları, arkasındaki sırt çantasıyla, lobide yavaş yavaş yürürken kadına köpekle indiğinde, onu yanında yürüttüğünde nasıl hitab etmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyordu. Benimse bu konuda tek bildiğim şey, köpeklere komut verirken gözlerinin içine bakıp kararlı bir sesle konuşmanız gerekliliğidir. Onların çocuklardan pek farkları yok galiba. Küçük bir çocuğun evdeki kuralları kavrayabilmesi için de aynı şeyi yapmak gerekmiyor mu?! Gözlerinin içine bakarak kararlı bir ses tonuyla çocuğa komut vermek.
Bu genç adamı, komşumuzla bir kaç kez gördüm fakat sanırım, artık köpekten çok beygir büyüklüğünü yakalamış hayvanı nasıl yola getirmeleri konusunda fazla yardımcı olamamıştı.
Geçenlerde, uzun bir zamandan sonra kadınla asansörde rastlaştığımızda; "Sizinkinden ne haber ?"dedim. Onu eğitmeleri için bir aylığına özel bir yere gönderdim dedi. Başa çıkamıyoruz..
Apartmanda büyük köpek beslemek ne kadar iyi bir fikirdir bilmiyorum ancak bu insanlar bir kez karar vermişler. Belki bir çoklarının düşüncesine göre, büyük köpeğin evdeki kişiliği daha çok hissediliyor.
Mesela Pitzi ilk eve geldiğinde, eşimin kucağındaki yaratığın ne olduğunu bile ilk anda anlayamamıştım. Pek akıllı olmayan ama istediğinde uyanıklık yapmayı da bilen bu minik yaratık tam bir apartman hayvanı. Bizim eve ilk geldiğinden beri son derece sıkı bir eğitim görmüş olduğuysa belliydi. Odalara girmiyordu bile.
Yaşlandıkça zor işitmeye başladı Pitzi. Sokaktaysa bizimle gerekli gereksiz inatlaşma belirtileri göstermesi de ayrı bir komediye dönüştü. Ben sağa giderim o sola çeker. Sola gitsem sağdaki arabanın tekerleğini koklamak için inat eder. Derken insana kriz getirir. Bazen de bizi utandırdığı da oluyor. Bir an yanınızdakinin sadece bir hayvan olduğunu unutur ondan ahlak kuralları, terbiyeli olmasını beklediğinizi görürsünüz. Ama bu komik durumları başka köpek sahiplerinde de görüyorum zaman zaman. Köpek birden bire hırlayıp terslendiğinde, siz; "Bugün nesi var bilmiyorum demeye başladığınızda... sen bakma normalde daha terbiyelidir dermiş gibi.....yanınızdaki sanki hayvan değil, evin küçük oğluymuş gibi davrandığınızın farkında bile olmuyorsunuz. Bir de Pitzi çok ayıp diye devam ettiğinizde o zaman tam oluyor!!
Bazen de köpeğiniz, kimi komşularınızın köpekleriyle gerçekten hiç uyuşamaz. O zaman tam bela. Hele yanlışlıkla (!) aynı anda asansöre binmeye kalkarsanız, Walt Disney serisinden bir bölüm ortaya çıkabilir. Hrrrrrr hav hav hav!! Pitzi sakin ol. Sen seninkini kucağına al, ben benimkini tuttum derken. Yukarıya çıkana kadar dünya sonu!!
Seneler evvel, apartmanda zavallı bir köpek otururdu. Zaten köpek hastaydı, Pitzi onu gördüğünde çıldırırdı. Köpeğin sahiplerinin küçük oğlu adeta bize gıcık olur gibiydi. Çocuk sanki, biz Pitziyi saldırmaya telkin ediyormuşuz gibi bize nefretle bakıyordu. Aramızda çocuğu gestapo diye çağırmaya başlamıştık. Ama Pitzi'nin bu köpeğe olan tersliği öylesine bir uyuşmazlıktı ki köpek lobi'den bizden evvel geçmişse orada bıraktığı kokuya bile havliyordu.
Pitzi'nin cinsel tarafınıysa bugüne dek çözemedik. Bugünlere dek genelde aseksüel bir tutum sergileyen köpeğimizin homoseksüel olduğunu iddia eden kızıma inat, Pitzi yaşlılıkta, sonunda kendine birini buldu galiba. Akşam gezmemizde, fıstık gibi genç bir hatun ona cilve yapmaya başladı. Pitzi'yi görür görmez yere yatıp hazır bekliyor. Fırsat kaçmaz diyen bizimki köpeği baştan sona kokluyor... Bu kez ben yine.. Hadi Pizi yeter bu kadar diyorum. Ortalıkta olmaz bunlar..........
Lafın kısası köpeği de iyi kötü terbiye etmek gerekiyor. Tabi insanla karıştırmadan ve abartmadan!! :)))