25 Ekim 2024 Cuma

Varlığımız için kimseyi ikna etmemize gerek yok

Bu günlerde kendi kendime bir karar aldım.

Israel'in Gazze'de, Lübnan'da ya da Ortadoğunun hangi cehenneminde neden savaştığını, amacının ne olduğunu ve neden bu savaşta karşı tarafta her daim  bu kadar çok sivil kayıplar olduğu mevsunu kimseyle özelden tartışmayacağım.

Özellikle bu konuyu açmayanlara hiç bir şekilde bulaşmayacağım. Neden Israel'in katil olmadığını anlatmaya  çalışmayacağım.

Çünkü ne zaman Israel'i anlatmaya kalksam sadece girdiğim stresten, üzüntüden sağlığımın boşu boşuna etkilendiğini hissediyorum. Çünkü Yahudilerin bile,  bizi bir şekilde anladıklarını iddia edenlerin bile aslında ön yargıların etkisinden çok fazla kurtulamamış olduklarını görüyorum. Ve bizi ne kadar anlamak istediklerini iddia etseler de bizim tarafımızda olmanın onlar için adeta zor bir göreve, bir ağırlığa dönüştüğünü hissediyorum.

Kimi yerde yaşadıkları ülkelerde, diğerlerinin baskısından çekindikleri için, başkaları gibi düşnmemenin zor olması, ya da büyük toplumdan kendilerine gelebilecek zararlardan farkında olarak ya da olmayarak korktuklarından dolayı Israel mevzusu kendileri için taşınması zor bir yüke dönüşüyor.

Israel'le özdeşleşmek, Israel'i anlamak  kimi anlamda, yasak meyveye dokunmak gibi

O meyveyi yerseniz gözünüz açılacak ama bunun getirdiklerine de katlanmak zorunda kalacaksınız.

Bu nedenlerden dolayı diaspora'da asimile olmuş,  Yahudiliklerinden geriye neredeyse hiç bir iz kalmamış grupların, Israel'le özdeşleşmeleri düşündüğümüzden de zor.

Hem Türk, hem Amerikalı hem Fransız olup hem de Israel'i desteklemek mümkün değil.

Türklerin yüzde doksanından fazlası Israel'e son derece hışmı duygular duyarken, yan komşunuza  Israel'in bu savaşta verdiği hayati mücadeleden bahsetmekten ve kimi anlamda haklılığını ifşa etmekten çekinmeniz doğaldır.

Ancak zaten, Yahudiler bile,  ne kadar kendilerinde arta kalan bir kimlik olgusu ve bunun getidiği kısmi bir  özdeşleşme hissi olduğunu iddia etseler de yaşadıkları topluma yine de bizlerden çok daha yakın olan bu insanlar için kendilerini Israel'den ve Yahudilikten arındırmak kısmen de olsa daha kolay.

Böylece ben ne yaparsam yapayım, Israel'de yaşamayanları, bizden olmayanları, burada yaşananlara manen ve bedenen uzak kalmışları, bulundukları çevrenin ve şahsi deneyimlerinin, soludukları çevresel farklılıkların etkisiyle, yahudilere yabancı toplumların üzerlerinde yarattıkları baskı ve her bir taraftan beyinlerine ekilen anti propagandanın neticesiyle kafalarında oluşan karmakarışık bir fikir salatasının içinde soluk alan soluk verenler için yeterinden fazla enerji sarfetmemin herhangi bir sonuç getirmeyeceğini anladım.

Konfor alanından çıkmakta zorlanmalarını anlayabiliyorum.

Yabancıların arasında yaşayanlar  için yeterinden fazla enerji sarfetmemin herhangi bir sonuç getirmeyeceği açık.

Bir yıl önce, bizi bugünlere kadar bırakmamış toplumsal bir travmaya dönüşen, korkunç bir katliamla başlayan bu savaşı, arkamızda bırakmak şöyle dursun, İran'la olası bir düello için hazırolda beklediğimiz bu günlerde tüm enerjimi moralimi ve gücümü ailemi ve kendimi toparlamaya harcamam gerekiyor.

Kendi çocuğumun  bulunduğu korkuyu atabilmesi için devamlı mücadele verirken, bizi her an her yerde yakalayabilen sirenlerle kuzeyden, güneyden batıdan ve her taraftan bizi hedef alan  roketlere ve teröre karşı ayakta durabilmemiz için dua ederken, savaşın başında bize sözde destek veren Fransa'nın bir kez daha Yahudileri sırtından bıçakladığına şahitlik ediyoruz. Demokrat Amerikan seçmeninin soykırım söylemlerini duymak zorunda kalıyoruz.

İki yüzlü dünya kendi pisliklerini örtpas ederken bir defa daha ( Yahudilerin yegane devletini )  Israel'i günah keçisi olarak seçtiklerini görüyoruz.

Ve herkese ve herşeye rağmen bizleri korumak adına kendi hayatlarını feda eden gençlerimizi her gün toprağa vermeye devam ediyoruz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder