31 Ocak 2024 Çarşamba

Israel'i yok etmek isteyenlere, burayı bir kaç kelimeyle anlatan Lübnanlı Yazar Brigitte Gabriel.


7 Ekim'den bugüne ne değişti?
Hamas'ın saldırılarıyla...
1945'te son bulan II. Dünya Savaşı'ndan bugüne ilk kez açık açık Yahudileri yok etme hayallerinin canlandığına şahit oluyor tarih.
Israel-Filistin çatışmasıyla; Israel'i haritadan silmek isteyenlere, bu bölgeyi, herhangi bir Batılından çok daha iyi tanıyan..Onların dilini konuşan, onların kültür yapısının içinde büyümüş ve kendisi onların saldırganlıklarından kaçmak zorunda kalmış birinin ağzından, bu yerlerde var olan tek ışığı söndürmek taraftarı olanlara cevap veriyor.
Lübnan asıllı Amerikalı yazar, Brigitte Gabriel

Neden Israel'i yok etmek iyi bir fikir değil?

Israel'in  bilinmeyen, tanınmayan yönlerini anlatıyor.
Arapların başaramadıkları o kadar çok şeyi başarmış tek Ortadoğu Halkı..
Batı'da hala develer ülkesi olarak hayal ettikleri Israel..
Doğu'da ya da Batı'da ve dünyanın bir çok köşesinde, bir çok insanın haberleri bile olmadıkları, günlük yaşamlarının birer parçası durumundaki bir çok teknolojinin, hayatlarını değiştiren bir çok buluşun altında Israel'in adının yazdığını bilmeyenlere....
Bu bölgedeki koca karanlığın içindeki tek aydınlık ülkeyi karartmak isteyenlerin sorunlarının ne olduğunu merak ediyoruz.

Sadece Israel değil, Yahudiler yaşadıkları ülkelerde
Çoğu zaman bilim, müzik ve düşünce dünyasına katkıları olmuş bir millet olduğu halde insanlar onlardan her daim nefret ettiler.
Bugün olanlar da yüzyıllar boyu devam eden aynı nefretin bir uzantısıdır.
Israel'in kendisini haritadan silmek istediklerini açıkça söyleyen ve bunu yapmak için ellerinden geleni ardına koymayan barbarlara karşı gösterdiği direnç ve varlığını korumak için savaşması insanları rahatsız ediyor.

Insanlar Yahudileri toplama kamplarına gönderildiklerinin ertesi günü sevdiler.
 27 Ocak Uluslararası Soykırım Günü sadece göstermelik, ikiyüzlü milletlerin ellerinden çıkan sözümona bir anma günüydü her zamanki gibi.

Onlar bizi kendi elleriyle Gestapoya teslim ettiklerinden bugünlere değişmediler.
Değişen tek şey iki yüzlü hümanizm palavralarıdır.

Yoksa, gerçek bir varoluş savaşının ortasında  bizi alaşağı etmek için böylesi bir birliktelik gösterilemezdi..

Dünya Yahudileri sadece kefen içindeyken seviyor. 


 

30 Ocak 2024 Salı

CNN Türk'ün bile ortak olduğu propaganda yayınlar

 

GARGAT AĞACI HİKAYESİ NEDİR?

Hadislere göre gargat ağacının Müslümanlar ile Yahudiler arasında çıkacak olan bir savaşta Yahudileri saklayacağı düşünülmektedir. Bu yüzden de Yahudiler tarafından özellikle İsrail bölgesine bol miktarda gargat ağacı dikilmektedir. Yahudiler'in arkasına saklandığı her ağaç ve her taş arkasında bulunan Yahudi'yi haber verecek ancak gargat ağacı sessiz kalacaktır. Bu yüzden Yahudiler tarafından bol olarak dikilmekte olan bir ağaçtır.

GARGAT AĞACI HADİSİ

Öyle ki Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek ‘Ya Müslim! Ey Allah kulu! Gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır,’ diyecek. Sadece ‘gargat ağacı’ bunu söylemeyecek. Çünkü o Yahudi ağacıdır.
(Hadis-i Şerif)

https://www.cnnturk.com/ajanda/garkat-agaci-nedir-neden-onemlidir-gargad-agaci-hikayesi-nedir-gargat-agaci-hadisi

29 Ocak 2024 Pazartesi

Hamas destekleniyor, Türkiye'de radikal dinciler katillerin yanındayız diye bağırıyor

Türkçe'de;" Balık baştan kokar!"  diye bir söz söylenir, halk dilinde...

Türkiye İslam Cumhuriyeti'nin başı hiç durmadan Hamas bir direniş örgütüdür diye zırvalarsa.... Hamas'ın kendi milletine ve düşman halka yaptıkları gösterilmez,  İslam dini radikalize edilip, camilerde inananlara fanatizm, nefret aşılanarak ölüm naraları attırılırsa durum çok kötü demektir.

Aklı başında olan Türk insanı hala daha gerçekleri nasıl göremez inanamıyorum.

Bu bölge'de İran Benzeri bir ülke daha doğuyor.

Bu benzerlikten an itibariyle şikayeti olmayan medeni dünya ileride umarım pişman olmaz.

Fikrimce;  Dünya Hamas'ı yaptıklarından dolayı ödüllendirdikçe sade bizler değil neticede kimse iyi günler görmeyecektir.



 

28 Ocak 2024 Pazar

Gazze'de savaş devam ederken Türkiye'de Yahudi olmak



Israel-Gazze Savaşında Türkiye'nin topu aynı zehri saçıyor.

Milletin ağzında artık sadece Israel nefreti. 

Zalim Israil, Katil Israil....

O yetmedi....Yahudiler de ağızlarında.. You Tube'ta..sosyal medya'da...

Kimse bana yalan demesin, interenete bir iki göz atmam yetti...

Ve üzücü olan Türkiye'de antisemitizmin geldiği boyutların kimse için bir önemi yok.
Bu durum adeta herkes tarafından normal karşılanıyor.
Ne baştakinin ne sokaktaki küçük insandan hiç birinin ırkçı beyanlardan rahatsız olmadıklarını görüyorum.

You Tube'da lanse edilen Yahudi karşıtı videoların altlarında, video'yu hazırlayan kişilere sadece övgüler var.

İnsanlar,  " Bu fikir ve düşüncelerin bir ülkenin demokrasisine, bütünlüğüne ve mozaiğine nasıl zarar verecek boyutlarda olduğunu" göremeyecek kadar bilinçsizleşmiş ve bozulmuşlar.

Ülkenin  sözde liberal, sözde Erdoğan karşıtı gazeteleri bile  Israel konusu gündemde olduğunda klasik bir anti çizgide ve diğerleriyle tamamen aynı fikirlerde buluşuyor, aynı konuşup aynı dilden yazıyorlar.

Her yerde, tek bir ağızdan çıkan sözler tüm ağızlarda dolaşıyor.

Tüm Türkiye, top yekün bir politikanın bir parçası olmuş.

Tüm gazeteler, özel yayın organları, You Tuber'lar, tüzel ve özel kişiler...hepsi beraber

Onlar Israel'i eleştirmiyor yalan ve düşmanlık kusuyorlar.

Olayları yaşayan ve soluyan biri olarak ne kadar yalanlar düzüldüğünü gördüğüm için söylüyorum.

Çünkü gerçekleri gizlemek, olayları çarpıtmak yalan söylemektir.

Bir millet soru sormadan, araştırmadan, incelemeden, ya bu kadar da olabilir mi demeden lokmayı ağızlarına verdikleri gibi yutmaya devam ediyor.

Ve sadece Israel ve Yahudi karşıtlığı söz konusu olduğunda bu tek görüşten, tek politikadan herkes sanki memnun.

İki ülkenin arası her gün biraz daha açılıyor.
Nefret en azılı düşmana duyulan boyutları aşacak kadar büyümüş.
Varsa yoksa Gazze ve İsrail..

Zaten uzun bir süredir öyle bir şişirmişler ki bu balonu, artık yangın ve sel felaketleri, deprem, zelzele... her türlü doğal afetlerin hesabını bile Israel'e çıkarabilen sivri zekalı üniversite mezunlarının, Türkiye'nin akıllı geçinen gruplarının yaydığı  komple teorileri heryerde dolaşıyor.

2022'de sözde yeniden ısınmaya doğru giden ilişkiler adına, Israel Cumhurbaşkanının yaptığı Türkiye ziyareti bir kez daha boşa gitti.
Erdoğan uzun zaman Israel kartını dilediği gibi oynamaya devam etti.
Onun canı çektiğinde ısındık, işine geldiğinde soğuduk.
Ama bu seferki bardağın son damlası.
Her Erdoğan çıkışını sineye çekmekten yorulduk.

Israel,  eski dost dediğimiz bu ülkeyle durumu rayına oturtmak çabaları adına tekrar ve tekrar yeni sayfalar açmaktan ve eski defterleri bir kez daha kapatmaktan bıktı.

7 Ekim günü başlayan süpriz savaşta, Israel'in,  1973 Kipur harbinden bugüne bir kez daha varlığını mutlak bir tehlikeye sokan günlerde Erdoğan'ın, Israel'e karşı yaptığı çıkışlar ve Hamas'a verdiği açık destek yenilir, yutulur bir lokma olmaktan çok uzaktır.

Bizi yok etmeye yemin etmiş teröristlerin arkasında yer alarak, bu canavarların yaptıklarını desteklemek, tüm dünyanın gözü önünde meydana gelen bir kıyımı yok saymak, hafife indirgemek, bunu bir halkın haklı mücadelesi olarak nitelemek, yakılan insanları, vücutları parçalanan kadınları, başları koparılan bebekleri  uyduruluşmuş hikayelere çevirmek dost olmaya niyetli bir ülkenin başının altından çıkacak şeyler değildir.
Bunlar ancak, mutlak bir husumetin sonucudur.
Ben zaten Erdoğan ve şürekasının ellerinde olan bu ülkenin hiç bir zaman Yahudi ulusunun dostu olmayacağını hep söyledim.
İlişkilerin kısmen düzelme yoluna gittiğini düşündükleri dönemlerde de Erdoğan'a inanmadım.
Israellilerin senede en az bir kaç kez Türkiye ziyaretlerine rağmen ben bu ülke insanının da, genel anlamda Israel'e düşman olduğunu söyledim.

Türkçeyi biraz bilen, aklı başında her insanın bunu görmesi mümkün.
Komplo teorilerinin, Mossad hikayelerinin sonu gelmedi..
Bu halkın beyni sistematik ve bilinçli bir şekilde senelerce  zehirle yüklendi..
Türk insanının aklı antisemitik bir programla full dolu.

Erdoğan'ın Müslüman Kardeşlerin bir uzantısı olduğunu, Hamas'ın da aynı örgütle ilişkileri bilinen gerçeklerdir; hal böyle olunca Türkiye sınırları içinde basılan tüm gazetelerin birilerinin denetimi altında olduğunu anlamamak imkansız.
Devam eden ticari ilişkilere rağmen...
Ki paranın geldiği yerden, tüm husumete rağmen ticaretten feragat etmemeleri doğal.
Israel'e Türkiye'den gelen malların haddi hesabı olmadığını bilmeyen yok.

Ve yine de birileri, bu durumu, en basit şekliyle ortak maddi çıkarlar olarak değil de yine Mossad'ın Erdoğan'ı desteklemesinin bir işareti olarak görebiliyor. Şeriatçılara da bakarsanız Yahudiler Türkiye'de İslamcılara karşı olan tüm akımların arkasındadırlar.

Kısaca bir parça mantığa  uygun gördükleri her fikir şekillenen yeni bir Yahudi komplosu olarak bizlere geri dönüyor, ve tabii bu şeyler her daim belli grupları ihya ediyor.

Yeni Akit ya da Yeni Şafak gibi İslamcı basının dışında,  CHP'lilerin, solcu ve Anti-İslamcı takımın haber siteleri tarafından çıkan  haberleri gördüğünüzde bu koca ülkede farklı bir düşünceye yer olmadığını farkediyorsunuz.

Evet belki Israel karşıtlığı global bir düzeyde, uluslararası anlamda bir sorun ancak herşeye rağmen, Fransız televizyonlarında, İngiliz basınında, yine belli bir çoğunluğa karşı Israel gerçeklerini dile getiren kimi düşünür yazar ve gazetecilerin fikirleri de yer almaktadır.

Israel'deki savaş yeniden gündeme geldiği günlerden bugüne, sadece Israel'le sınırlı kalmayan bu korkunç karşıtlıkla beraber  Yahudilerin, düşünce şekilleri hayat biçimleri  ve onlarla ilgili her tür şeyi tamamen uydurma ve yalan yanlış fikirlerle ağızlarına dolayan sosyal medya kullanıcıları, gazeteciler ve hatta  politikacılar.....kısaca bu toplumu, şahsi menfaatleri ya da kimi zaman popülerliklerini artımak için kullanan  insanlara karşı duracak, kin ve nefrete itilen basit insanlara işin doğrusunu anlatacak, kendileri gibi, bir diğerleri gibi, yaşamaktan başka amaçları olmayan Yahudileri, onlara karşı düşmanlaştırılan bir toplumun içinde yaşamak zorunda bırakılmış oldukları duruma karşı savunacak kimsecikler yoktur.

En temel hak olan,  huzurlu bir hayat hürriyetlerini ellerinden almaya kalkanlara hadlerini bildirecek bir tek adam kalmamıştır.

Tora'daki metinlerin orasından burasından alıntılar yaparak, sadece  kimi kesitleri, eksiklerle getirerek, metnin, cümlenin arkasında ve önünde gelenleri eklemeden, tam anlamadan,  hikayenin geneline, tam sunumuna girmeden, kendi kişisel yorumlarıyla iyice çarpıtarak, bir defa daha Yahudileri,  inançları üzerinden hedef haline getirenler, Gazze savaşıyla daha da çoğaldılar.

Yahudilerin bu ülkeye bugüne kadar dek zarar verecek hiç bir şey yapmadıklarını söylesem ona da bin bir yalan uydururlar.

Üç aydır Israel'de devam edenlerin Türkiye'deki Yahudilerle en ufak bir ilgisi olmadığını bu millete anlatacak tek bir insan hakları savunucusu kalmamış anlaşılan.

Bu şekilde bu ülkede demokrasiden eser bile kalmadığını bir kez daha tescillemiş oluyoruz. 

Yoksa tüm televizyonlarda, tüm basında ve tüm sosyal medya'da aynı söylevler, aynı karanlık fikirler, aynı eksik haberler, aynı bakış açısı ve sonuçta aynı şeyler duyulmazdı.

Bir parça farklı düşünenler o farklıyı dile getirmeye korkmazlardı.




27 Ocak 2024 Cumartesi

Jerusalem Post Gazetesi'nin bugunku yazisindan bir alinti

UNRWA,  7 Ekim Katliam'ına katılan çalışanları üzerine ateş altında;

Cuma günü UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, İsrail'in UNRWA'ya örgüt çalışanlarından bazılarının 7 Ekim katliamına karıştığı iddiasıyla ilgili bilgi sağladığını söyledi.

Lazzarini, "Teslis'in insani yardım sağlama  gorevini korumak amacıyla, bu personelin sözleşmelerini derhal feshetme ve gerçeğin gecikmeden ortaya çıkması için soruşturma başlatma kararı aldım" dedi. "Terör eylemlerine karışan herhangi bir UNRWA çalışanı, cezai kovuşturma da dahil olmak üzere sorumlu tutulacaktır."

26 Ocak 2024 Cuma

Gazzelilere ağlayanlar..peki ya diğerlerine neden üzülmüyorlar?

 

Dünyanın kimi bölgelerine şöyle bir göz attığımızda, Radikal İslam'ın hakim olduğu grupların sebep olduğu ölümler yeterince büyük rakkamlara ulaşırken, bu sayılardan genel anlamda kimsenin haberi bile yok bugünlere kadar.
Örneğin; SON 20 yıldır süregelen kıyımlara bazı örnekler vermek istersek: Nijerya, Boko Haram'a karşı 350.000 ölü Sudan, JEM/Darfur'a karşı 300.000 ölü Yemen ve Husiler 233.000 ölü Pakistan İslamcılara karşı 50.000 ölü Suriye iç savaşında 400.000 ölü Güney Sudan'daki iç savaşta 400.000 ölü Etiyopya ve Eritre, Tigray'e karşı 600.000 ölü Bütün bu ölüler için dünyanın hiç bir yerinde protesto eden kimseler yok. Yani, yerlerini bile zor bildiğimiz Afrika'nın kimi ücra köşelerinde ya da Ortadoğu'da yılda kaç kişinin kafasını kestiklerinden büyük çoğunluğun haberi bile yok.
Peki bu insanların diğerlerinden farkları nedir?
Mesela beyaz bir Avrupalıdan ya da bir Türkten ve bir Gazzeliden?? Renkleri mi? Bulundukları konumları? Fakirlikleri? Evet, çoğunluk tarafından ağıza bile alınmayan ölümler bunlar...
Ortadoğu'da da birbirlerini, din yüzünden katleden insanların yaşadıkları bu yerlerden ve olanlardan kimse bahsetmiyor... Kimse etnik kıyımlar var demiyor...sayılar sadece kayıtlara geçirilirlerken, bu insanların kimliklerinin arkasındaki hayatlarının kimsenin gözünde değerleri yok.. Onlarca yıldır devam eden katliamlar... Ve tabii, bu savaşlardan her fırsatta, Avrupa kıtasına kaçak yollardan ulaşan göçmenler var... Ya da bir çok ulaşamayanların da kayıtları var... Yollarda telef olan kaçak göçmenlerin sayısını da kaç kişi takip ediyor?? Ve en sonunda bu göçmenlerin kimileri, geldikleri ülkeleri de bildikleri gibi yapma yolunda olduklarının hala farkedemeyenler hala Ortadoğu'daki tüm anlaşmazlıkların, çıkmazın Filistin sorununa dayandığına inanabiliyorlar.

Aydın ve demokrat Israel'e karşı Radikal İslam'ın arkasında duranlar, bir kez daha Gazze derken hala daha geçirdikleri metamorfozu göremeyenler yakında bambaşka bir dünyaya uyandıklarında belki de hepimiz için çok geç olacak.


Paraların yatırıldığı tünellerin uzunluğu yaklaşık 500 kilometreye varıyor