BARIŞ ELÇİLERİ!
İki gün önce Papa Francis Fas'ın başkenti Rabat'ta Fas Kralıyla biraraya geldi.
Son yıllarda Vatikan çok büyük bir değişim gösteriyor. Farklı dinler ve kültürlerle barış yönünde büyük çaba harcayan Katolik Kilisesi kendini 21. yüzyıla her yönüyle adapte etmek için gayret ediyor gibi.
Ne mutlu ki, dini bir lider farklı dinlere barış elini uzatabilsin.
Aynı sebepten 2014 yılında Israel'i de ziyaret etmişti Francis. Bu ziyarete Israel hükümetinin ne kadar önem verdiğini, medyanın büyük ilgisini çok iyi hatırlıyorum.
İki gün önce Rabat'ta Fas Kralı VI. Muhammad de Papa Francis'i çok büyük bir ilgiyiyle karşıladı .
Bugün Fas'ta hala ikamet eden çok küçük miktardaki azınlığın rahat yaşaması için elinden geleni yapan Kral genel anlamda ılımlı bir lidere benziyor..
Tüm bunlar ne güzel haberler. Dünyanın bir yerlerinde insanlar dinleri yüzünden zarar görürlerken birileri bir yerlerde hala kardeşçe bir yaşam sürmek adına çaba harcıyor. Rahat, huzurlu bir hayat için.
Geçtiğimiz hafta aslında internette bu gözle görülen dostlukla hiç bağdaşmayan olaylar hakkında haberlere rastladım internette. Fransa'da son yıllarda artış gösteren kilise yangınları hakkında çıkan haberler çok endişe verici geldi bana... Birileri ( ?! ) sürekli kiliseleri hedef alıyormuş Fransa'nın farklı bölgelerinde .. Bir çok kilise tahrib edilmiş, duvarlarına dışkıyla haçlar, işaretler bırakılmış!! Ve ilginç olan ise tüm bu yaşanan vandalizm karşısında gayet tedirgin olan kilise yetkililerinin suskunluğu!! 2016'da çok daha korkunç bir olay yaşanmıştı.. 86 yasındaki Rahip Jacques Hamel hizmet verdiği kilisesinde boğazı kesilerek öldürülmüştü.
Şimdi gelelim, kardeşliğe.. Papa Francis belki kendi açısından haklıdır. Belki barışçıl yollardan bir yere varmayı deniyordur. Birilerine kardeşçe mesajlar vererek. Tüm gelişen radikal akımlara karşı zeytin dalı uzatarak. Bu yolda, karşı tarafta aynı dilden anlayan liderlerle görüşerek.
Tabii ki kutsalsavaş, cihad fikirleriyle beyinleri doldurulmuş kimi radikal akımlarla aynı dilden konuşmayacak kadar medeni bu insanlar. 21. Yüzyılda kendileri de din savaşı mı başlatsınlar? Hayır! Kilise tabii ki bunu yapmayacak. Çünkü birinin mesajı diğerininkinden çok farklı. Peki barışçıl yollardan, olumlu mesajlarla, iyi niyet ziyaretleriyle bu insanları durdurmak mümkün mü? Bugüne dek, her tür reformu reddeden. en minimal eleştiriye karşı insanları ölümle tehdit edenler. Ve onunla bununla dost olmayacaksınız diyenlerle mi? Bilmem??!!
Ama bakın geçen gün Papa ile Fas Kralı toplantılarının sonunda birlikte önemli bir bildiriye imza atmışlar. Oynanan dostluk tiyatrosunun ardından kabak yine Yahudilerin başına patlamış gibi bir intiba uyandı bende.
Bu iki barış elçisi zat iki din arasındaki sorunları ne güzel de çözmüşler. Bravo! Tek engel galiba Yahudilerin oyun bozanlığı! Efendim, Yeruşalaim'in Uluslararası Statüsünün korunmasının önemini belirtmişler.. Aman çok iyi yapmışlar tabii.
Burada üç dinin " ÖZGÜR " olarak yaşadığı konusunda birisinin şüphesi var sanırım. Eh, bu şekilde bir beyanname çıkarılınca intiba bu oluyor.
Halbuki ben ne zaman Jerusalem'e ( Yeruşalaim-Kudüs!) gitsem ( ki pek dindar biri olmadığım için öyle çok gitmesem de bir iki yıl da bir Eski Kudüs'te bulunmak şansım olur)
Benim şahit olduğum, eski şehirde yaşanan huşu'dur . ( Askerlerin varlığı kimileri için rahatsız edici olsa da ne yazık ki bölge şartları başka türlüsünü el vermiyor!)
Francisken rahiplerine, çevredeki manastırlarda yaşayan rahibelere rastlarız hep eski şehrin sokaklarında gezerken. Hani çoğu arap dükkan sahiplerinin sizleri karşıladığı tipik Ortadoğu dükkanlarının olduğu o daracık taş yollarda yürürken. Her milletten, her dinden insan yanınızdan geçer.. Bir çok dil duyarsınız bir anda etrafınızda. Bazen anlamadan bakarsınız bir anda karşınızda Ortodoks Kilisesinin yerini soran Rus Turiste.. St-Sepulcre Kilisesini görmeye taa Amerika'dan gelen gruplar geçer Ağlama Duvarının önünde dua eden Hasid Yahudilerinin biraz ötesinden.
Yukarıda kalan Al-Aksa'ya ise sadece Kuran'dan kimi sureleri ezbere söyleyebilenleri alır kapıdaki Arap görevliler.. Buranın normal şartlar altında tek sorumluları onlardır.
Üç din burada dua eder kimi günde üç, kimi beş kere ya da kaç kez gerekiyorsa.
Al Aksa'dan birilerine karşı terör estirmek için önlerine gelene taş atmadıkları, saldırmadıkları sürece onlar için de kesinlikle sorun yoktur burada ! Ama cami'de barut, patlayıcı madde , kafa göz yarmak için koca taşlar ve silah saklayanlar kutsal mekan kelimesini ağızlarına almaya utanmalıdırlar.
Papa'nın Jerusalem'i Israel'in başkenti olarak kabul etmemesini Rabat'taki toplantıda hatırlatması ilginç bir yer ve zamanlamadır bence. Bu toplantı sonrası böyle bir açıklamayla Papa Israel'e karşı Arap dostlarımızın yanındayız ve 1967'de Ürdün'den alınan bu topraklardaki Israel'in varlığını reddederken , Ürdün, Mısır ve Suriye'nin Israel'in güvenliğini tehtid eden hareketlerinin bir sonucu olarak başlayan bu savaşın getirilerini reddederken Uluslararası alanda BM tarafından geçmişte açıklanmış olan bildiriyi bugün de hatırlatarak bir kez daha kınıyoruz demiştir Israel'e.
Ortadoğu kaynayan bir kazan.
Her tarafta savaşlar var.
Sünniler ve Şiiler yıllardır birbirlerinin boğazlarını kesiyorlar.
Ortadoğunun dört bir yanında yüzyıllardır ne savaşlar bitti, ne fakirlik, ne bağnazlık ne cehalet ve eşitsizlik.
Son yıllarda tekrardan iyice alevlenen kabile ve din savaşları Ortadoğunun her köşesinde insanları cehenneme sürüklemeye devam ediyor.
Sadece Suriye'de son sekiz yılda milyonlar savaşa yenik düştü.
Irak'ta , Yemen'de Suudi Arabistan ve İran hiç bitmeyeceğe benzeyen bir savaşın içindeler
Yemen'de her on dakikada bir çocuk ölüyor.
Jerusalem'de barış istediklerini söyleyen Fas Kralı Ortadoğu'da her dinin özgür yaşandığı tek adresin neresi olduğunu görmezden gelmeye devam ediyor. Onlar gerçekleri görmezden gelmeye devam ederken bu bölgede yaşayan Hıristiyan'ları buldukları yerde öldüren Daaş militanları başka inançların mezarlarına bile tahammül göstermiyorlar. Kırdıkları heykeller, yıktıkları ibadet yerleri onlar için sürdürdükleri kutsal savaşın bir parçası.
Tüm bu kaos'un orta yerinde küçücük bir ülke var ki tüm savaşlara rağmen hala daha Şalom Aleihem şarkısını bağıra bağıra söyleyen gençlerin Ağlama Duvarı'ndaki Hora'sına karışan kilise çanları ve müezzin sesiyle birlikte masmavi gökyüzünün altında gülümsemeye devam ediyor!!
Papa'ya, Avrupa'ya , Türkiye'ye, İran'a ve tüm karşı gelenlere rağmen!!!
Batya R. Galanti
İki gün önce Papa Francis Fas'ın başkenti Rabat'ta Fas Kralıyla biraraya geldi.
Son yıllarda Vatikan çok büyük bir değişim gösteriyor. Farklı dinler ve kültürlerle barış yönünde büyük çaba harcayan Katolik Kilisesi kendini 21. yüzyıla her yönüyle adapte etmek için gayret ediyor gibi.
Ne mutlu ki, dini bir lider farklı dinlere barış elini uzatabilsin.
Aynı sebepten 2014 yılında Israel'i de ziyaret etmişti Francis. Bu ziyarete Israel hükümetinin ne kadar önem verdiğini, medyanın büyük ilgisini çok iyi hatırlıyorum.
İki gün önce Rabat'ta Fas Kralı VI. Muhammad de Papa Francis'i çok büyük bir ilgiyiyle karşıladı .
Bugün Fas'ta hala ikamet eden çok küçük miktardaki azınlığın rahat yaşaması için elinden geleni yapan Kral genel anlamda ılımlı bir lidere benziyor..
Tüm bunlar ne güzel haberler. Dünyanın bir yerlerinde insanlar dinleri yüzünden zarar görürlerken birileri bir yerlerde hala kardeşçe bir yaşam sürmek adına çaba harcıyor. Rahat, huzurlu bir hayat için.
Geçtiğimiz hafta aslında internette bu gözle görülen dostlukla hiç bağdaşmayan olaylar hakkında haberlere rastladım internette. Fransa'da son yıllarda artış gösteren kilise yangınları hakkında çıkan haberler çok endişe verici geldi bana... Birileri ( ?! ) sürekli kiliseleri hedef alıyormuş Fransa'nın farklı bölgelerinde .. Bir çok kilise tahrib edilmiş, duvarlarına dışkıyla haçlar, işaretler bırakılmış!! Ve ilginç olan ise tüm bu yaşanan vandalizm karşısında gayet tedirgin olan kilise yetkililerinin suskunluğu!! 2016'da çok daha korkunç bir olay yaşanmıştı.. 86 yasındaki Rahip Jacques Hamel hizmet verdiği kilisesinde boğazı kesilerek öldürülmüştü.
Şimdi gelelim, kardeşliğe.. Papa Francis belki kendi açısından haklıdır. Belki barışçıl yollardan bir yere varmayı deniyordur. Birilerine kardeşçe mesajlar vererek. Tüm gelişen radikal akımlara karşı zeytin dalı uzatarak. Bu yolda, karşı tarafta aynı dilden anlayan liderlerle görüşerek.
Tabii ki kutsalsavaş, cihad fikirleriyle beyinleri doldurulmuş kimi radikal akımlarla aynı dilden konuşmayacak kadar medeni bu insanlar. 21. Yüzyılda kendileri de din savaşı mı başlatsınlar? Hayır! Kilise tabii ki bunu yapmayacak. Çünkü birinin mesajı diğerininkinden çok farklı. Peki barışçıl yollardan, olumlu mesajlarla, iyi niyet ziyaretleriyle bu insanları durdurmak mümkün mü? Bugüne dek, her tür reformu reddeden. en minimal eleştiriye karşı insanları ölümle tehdit edenler. Ve onunla bununla dost olmayacaksınız diyenlerle mi? Bilmem??!!
Ama bakın geçen gün Papa ile Fas Kralı toplantılarının sonunda birlikte önemli bir bildiriye imza atmışlar. Oynanan dostluk tiyatrosunun ardından kabak yine Yahudilerin başına patlamış gibi bir intiba uyandı bende.
Bu iki barış elçisi zat iki din arasındaki sorunları ne güzel de çözmüşler. Bravo! Tek engel galiba Yahudilerin oyun bozanlığı! Efendim, Yeruşalaim'in Uluslararası Statüsünün korunmasının önemini belirtmişler.. Aman çok iyi yapmışlar tabii.
Burada üç dinin " ÖZGÜR " olarak yaşadığı konusunda birisinin şüphesi var sanırım. Eh, bu şekilde bir beyanname çıkarılınca intiba bu oluyor.
Halbuki ben ne zaman Jerusalem'e ( Yeruşalaim-Kudüs!) gitsem ( ki pek dindar biri olmadığım için öyle çok gitmesem de bir iki yıl da bir Eski Kudüs'te bulunmak şansım olur)
Benim şahit olduğum, eski şehirde yaşanan huşu'dur . ( Askerlerin varlığı kimileri için rahatsız edici olsa da ne yazık ki bölge şartları başka türlüsünü el vermiyor!)
Francisken rahiplerine, çevredeki manastırlarda yaşayan rahibelere rastlarız hep eski şehrin sokaklarında gezerken. Hani çoğu arap dükkan sahiplerinin sizleri karşıladığı tipik Ortadoğu dükkanlarının olduğu o daracık taş yollarda yürürken. Her milletten, her dinden insan yanınızdan geçer.. Bir çok dil duyarsınız bir anda etrafınızda. Bazen anlamadan bakarsınız bir anda karşınızda Ortodoks Kilisesinin yerini soran Rus Turiste.. St-Sepulcre Kilisesini görmeye taa Amerika'dan gelen gruplar geçer Ağlama Duvarının önünde dua eden Hasid Yahudilerinin biraz ötesinden.
Yukarıda kalan Al-Aksa'ya ise sadece Kuran'dan kimi sureleri ezbere söyleyebilenleri alır kapıdaki Arap görevliler.. Buranın normal şartlar altında tek sorumluları onlardır.
Üç din burada dua eder kimi günde üç, kimi beş kere ya da kaç kez gerekiyorsa.
Al Aksa'dan birilerine karşı terör estirmek için önlerine gelene taş atmadıkları, saldırmadıkları sürece onlar için de kesinlikle sorun yoktur burada ! Ama cami'de barut, patlayıcı madde , kafa göz yarmak için koca taşlar ve silah saklayanlar kutsal mekan kelimesini ağızlarına almaya utanmalıdırlar.
Papa'nın Jerusalem'i Israel'in başkenti olarak kabul etmemesini Rabat'taki toplantıda hatırlatması ilginç bir yer ve zamanlamadır bence. Bu toplantı sonrası böyle bir açıklamayla Papa Israel'e karşı Arap dostlarımızın yanındayız ve 1967'de Ürdün'den alınan bu topraklardaki Israel'in varlığını reddederken , Ürdün, Mısır ve Suriye'nin Israel'in güvenliğini tehtid eden hareketlerinin bir sonucu olarak başlayan bu savaşın getirilerini reddederken Uluslararası alanda BM tarafından geçmişte açıklanmış olan bildiriyi bugün de hatırlatarak bir kez daha kınıyoruz demiştir Israel'e.
Ortadoğu kaynayan bir kazan.
Her tarafta savaşlar var.
Sünniler ve Şiiler yıllardır birbirlerinin boğazlarını kesiyorlar.
Ortadoğunun dört bir yanında yüzyıllardır ne savaşlar bitti, ne fakirlik, ne bağnazlık ne cehalet ve eşitsizlik.
Son yıllarda tekrardan iyice alevlenen kabile ve din savaşları Ortadoğunun her köşesinde insanları cehenneme sürüklemeye devam ediyor.
Sadece Suriye'de son sekiz yılda milyonlar savaşa yenik düştü.
Irak'ta , Yemen'de Suudi Arabistan ve İran hiç bitmeyeceğe benzeyen bir savaşın içindeler
Yemen'de her on dakikada bir çocuk ölüyor.
Jerusalem'de barış istediklerini söyleyen Fas Kralı Ortadoğu'da her dinin özgür yaşandığı tek adresin neresi olduğunu görmezden gelmeye devam ediyor. Onlar gerçekleri görmezden gelmeye devam ederken bu bölgede yaşayan Hıristiyan'ları buldukları yerde öldüren Daaş militanları başka inançların mezarlarına bile tahammül göstermiyorlar. Kırdıkları heykeller, yıktıkları ibadet yerleri onlar için sürdürdükleri kutsal savaşın bir parçası.
Tüm bu kaos'un orta yerinde küçücük bir ülke var ki tüm savaşlara rağmen hala daha Şalom Aleihem şarkısını bağıra bağıra söyleyen gençlerin Ağlama Duvarı'ndaki Hora'sına karışan kilise çanları ve müezzin sesiyle birlikte masmavi gökyüzünün altında gülümsemeye devam ediyor!!
Papa'ya, Avrupa'ya , Türkiye'ye, İran'a ve tüm karşı gelenlere rağmen!!!
Batya R. Galanti